Ölüyorlar traducir inglés
695 traducción paralela
Dr. Ranger, gıdasızlıktan yavaş yavaş ölüyorlar.
Dr. Ranger, they're slowly dying of undernourishment.
Ama onlar da bizler gibi doğup, bizler gibi ölüyorlar. Aslında ben de tırtılların gençlik dönemlerini merak ediyorum.
But they are born and die like us l must say, I wonder how caterpillars have their young
Ölüyorlar, yüzlercesi!
They're dying! Hundreds! Get a woman to help.
Ölebilir! Bak şunlara! Gözlerimin önünde kan kaybından ölüyorlar!
Look at them, bleeding to death in front of my eyes!
Ve açlıktan ölüyorlar.
And they're starving.
Çünkü ertesi gün seni görmek için ölüyorlar.
The next day, they're dying to see you.
Hastanede sinek gibi ölüyorlar.
Dying like flies at the hospital.
Atina'da açlıktan ölüyorlar. Günde 400 kişi.
In Athens, they're dying of starvation, 400 a day.
Deniz acımasız ve gemiciler denizde ölüyorlar.
Bitter is the sea, and it's at sea that a sailor dies.
Değişiyorlar, yok oluyorlar ölüyorlar.
They change. They desert. They die.
Ama yine de ölüyorlar.
But they do anyway.
İnsanlar konuştukları için ölüyorlar.
That's the way people get killed, talking.
Bu kurallar yüzünden ölüyorlar.
They're dying by those rules.
En azından ölüyorlar.
Well, anyway, they're mortal.
Yani boş yere mi ölüyorlar?
Meaning they died in vain?
Bu uğurda ölüyorlar.
That's all they're dying for.
- Açlıktan ölüyorlar.
- They're starving.
Kan kaybından ölüyorlar.
They carry the signs.
hala dünyada cinayet var, soygun var... biz şu an burada konuşurken bile, insanlar açlıktan ölüyorlar.
There's still murders, robberies. Even now while we're talking, people are starving.
Yanan ormanlardan açık düzlüklere kaçan terörize olmuş vahşi hayvan sürüleri kuruyup çamurlaşmış su gölcüklerinin yakınında ölüyorlar.
Terror-stricken herds of wild animals fleeing from the blazing forests to the open plains are dying of thirst around mud-caked water holes.
Bu yüzden ölüyorlar.
They're dying because of that.
- Günümüzde insanlar çok basit ölüyorlar.
- People die easily nowadays
Yok yere ölüyorlar.
They die for nothing.
Bu adamlar burada vakit geçirdikçe ölüyorlar diyor.
He says these guys spend their time dying in here.
Ey Denizler Tanrısı, rüzgar bizi terk ediyor. İnsanlarımız zayıflıyor ve ölüyorlar.
Oh, God of Waters, the winds forsake us, our men weaken and die.
Tüm çiftçiler açlıkdan ölüyorlar.
All the farmers are starving.
Ölüyorlar.
Just dead.
Hayır! Ölüyorlar!
( JENNY ) No, they die.
Fukaralığımız dayanılmaz, kızlarımız açlıktan ölüyorlar,
Our poverty is great, our daughters are starving,
Masum insanlar her gün ölüyorlar.
that's what I'll do. Innocent people die every day.
Asilzadelerin işine gelebiliyor olabilir ama bu karmaşadan kaçmaya çalışan çiftçiler açlıktan ölüyorlar!
Nobles may benefit from it but the fleeing farmers starve to death!
Gerçekten ölüyorlar.
Properly dead, sir.
Hiçbir inancı olmayan o insanlar savaşa gidip, anlamsızca savaş meydanlarında ölüyorlar.
Those people who do not have any belief and go to war... would only die meaninglessly on the battlefield
Seviyoruz... sonra da ölüyorlar.
We love them... and then they die.
- General, adamlarım her metre için ölüyorlar.
- My boys have been dying for yards.
Ama onlar öldüğünde, rahat ölüyorlar.
But if they die, they die comfortably.
Açlıktan ölüyorlar.
The y're dying of hunger.
Birader Man, aptal bunlar, boş yere ölüyorlar
Brother Wan, they'll just die for nothing! Prince Kang is confined here.
Kendi hastalıklarından değil, başkalarının hastalıklarından ölüyorlar.
They do not die from their own, but from someone else's illness.
Buradaki hayvanlar temiz su yokluğundan ölüyorlar.
Stock around here are dying for lack of good water.
Ölüyorlar.
They die?
- Dönekler sinek gibi ölüyorlar.
- The renegades are all dying like flies.
Ve bu kızlar dudaklarında bir parça kan ile ölüyorlar.
And these girls, they died with blood upon their lips?
Yaklaşmak istiyorum bakalım korkudan ölüyorlar mı.
I want to get close up, see if they stink of fear.
Böylece yaşlanıp ölüyorlar.
And gradually you get old and die.
Ölüyorlar mı?
Are they dying?
Kurbanları kilit altına aldığımızda kısa sürede komaya girip ölüyorlar.
If we lock them up, they immediately go into a coma and die shortly afterwards.
İyi bir savaş için ölüyorlar.
They're just dying for a good fight.
- Ölüyorlar.
- Dying.
Ama insanlar kliniğin kapısından henüz girmeden ölüyorlar. Biliyorum.
I know.
- Ölüyorlar mı?
Well, of course they do