Şantaj mı traducir inglés
978 traducción paralela
- Şantaj mı?
- Blackmail, huh?
- Şantaj mı?
Blackmail?
Şantaj mı yapıyorsun? Seni melez...
Why you blackmailing half-breed, I'll...
- Mesela şantaj mı?
- Blackmail rackets?
Whitey ona şantaj mı yapıyordu?
Do you mean Whitey was blackmailing Claire?
Şimdi de şantaj mı?
- Blackmail is it now?
- Sen, karınla şantaj mı... sen...
- You, blackmailing with your wife, you...
Mesele ne, şantaj mı?
What's the deal, blackmail?
- Şantaj mı?
- Blackmail?
- Şantaj mı yapacaktın?
- Blackmail me?
- Şantaj mı? - Evet, korkarım ki bu doğru.
- Yes, I'm afraid that's true, Tony.
Size şantaj mı yapıyor?
He's blackmailing you?
Şantaj mı?
Blackmail?
Şantaj mı bu?
Is that blackmail?
Ona yarısını teklif edin. Şantaj mı, değil mi anlarız.
Offer him half, then we'll soon know if it is blackmail or not.
Biri onun eşcinsel olduğunu öğrendi ve ona şantaj mı yaptı?
Someone found out he was a homosexual and blackmailed him?
Yani size şantaj mı yapıyordu?
- Was he blackmailing you?
- Şantaj mı? Ne için?
- Blackmailing me?
Şunu da söyleyeyim ki, Favell, şantaj, bir meslek sayılmaz ve sana tuhaf gelse de, kendi dünyamızda onunla nasıl başa çıkacağımızı biliriz biz.
And let me tell you, Favell, blackmail is not much of a profession, and we know how to deal with it in our part of the world, strange as it may seem to you.
Ama bir zengini sağıyor olsaydım Barrow da bana şantaj yapsaydı... -... belki o zaman...
But if I was milking a rich guy and Barrow was making me sweat for it maybe then I'd...
Sanırım şantaj diyorlar.
Blackmail, I think it's called.
Patrona şu pis "şantaj" kelimesini kullandığım için özür dilemek isterdim.
I'm even willing to forgive your boss that nasty little word "blackmail."
Birisine şantaj yapmaya, eğer bu kişi Dimitrios ise, varım. Ama para paylaşımında yoğum.
You see, i'm quite prepared in assisting blackmailing a person if that person is dimitrios, but i'm not prepared to share in the profits.
Şantaj için birilerine koz verme alışkanlığım yoktur bay Marlowe.
I'm not in the habit of giving people grounds for blackmail.
Manda için seni bulsaydım artık şantaj yapmaya değmezdin.
You wouldn't be worth blackmailing if I'd found you for Moose.
Şantaj yaptığını bakışlarından anlamadın mı?
Couldn't you see blackmail in his eyes?
Nagel'le birlikte olduğum yıllarda onun şantaj pazarlığı yapanlara neler yaptığını gördüm.
In those years I'm with Nagel... I saw him do... many blackmail.
Çünkü şantaj hesaplaşması için herifin tekinin ofisine gidilmez tatlım.
Because you don't go into a guy's office in a blackmail payoff, sweet.
Karen'a şantaj yapıp Cora rolünü kapmak için adımı kullandın.
You used my name to blackmail Karen into getting you the part of Cora.
Size hiç şantaj yapıldı mı Bay Smith?
Have you...? Have you ever been blackmailed, Mr. Smith?
Ruhlara şantaj yapılmaz, evladım.
One doesn't blackmail souls, my child.
Villette'in şantajı sadece..... evindeki bir geceden mi yoksa sürekli, kesintisiz..... ahlaksız bir ilişkiden mi...
I'm trying to discover if Villette's blackmail was based on his knowledge, not merely of one night at his home, but also of a continuous, uninterrupted, illicit �
Swann'ın buraya gelip ona şantaj yapmasını ben mi planladım?
Are you suggesting I arranged for Swan to come here...
İki şantaj notunu da ben yazmışım. Bay Halliday'in mektubunu saklayıp onu cesedin cebine koymuşum.
And I wrote those two blackmail notes and I kept Mr. Halliday's letter and planted it on the body.
- Sanırım bana şantaj yapıldı.
- Looks like I've been blackmailed.
Bana şantaj yaptığını sanmıştım.
I rather thought you were blackmailing me.
Sophie'ye şantaj mı?
Blackmailing Sophie?
Günah çıkarma kabinindeki sırları şantaj için kullandınız mı?
The secrets of the confessional, did you use those to extort blackmail?
Ama benim size şantaj yapmayacağımın garantisi yok. Ya da hemen şimdi polise gitmeyeceğimin.
But you have no guarantee that I won't blackmail you... or, better than that, go to the police.
- Bana şantaj mı yapıyorsunuz?
- Are you trying to blackmail me?
Bana şantaj yapılıyor.
I'm being blackmailed.
Geri çevirirse, Loca'dan ona şantaj yapalım.
We'll blackball him from the Lodge if he refuses.
Geröekten, benim sevgili Freddy'm, neden şantaj olmasın?
Really, my dear Freddy, why not blackmail?
Bu resimler boşanma mı, yoksa şantaj için mi?
Are these pictures for divorce or blackmail?
Küçük bir şantaj işi ya da dolandırıcılık düşünmüyorum ama hani bütün zor işleri de ben yapıyorum.
I don't mind a little shakedown - a little bunco - but it's just that i'm getting all the hard stuff.
Ayrıca bilirsiniz, bayım, tüm şantaj vakalarının % 90'ının eşcinsel bir kökeni var.
You know also, sir, that as many as 90 % % of all blackmail cases have a homosexual origin.
Şantaj, kurbanıyla işbirliği yaptığımız zaman en basit suçtur.
Blackmail is the simplest of crimes when we have the cooperation of the victim.
Bahsettiğim suç şantaj.
The crime I'm talking about is blackmail.
Birine benim için şantaj yapar mısın?
Would you blackmail a guy for me?
Buna boyun eğer ve korktuğumu gösterirsem, işte o zaman gerçek şantaj başlar.
If I give in and show I'm afraid, then the real blackmailing will begin
Bana şantaj yapayım deme!
Don't blackmail me.