Şunu söylemeliyim ki traducir inglés
780 traducción paralela
Üzgünüm Baumer, ama şunu söylemeliyim ki...
- I'm sorry, Baumer, but I must say- - - It's no use talking like this.
Böyle bir beyanat verdikten sonra şunu söylemeliyim ki, şu an 54 yaşındayım ama zamanında epey zorluklarla bu yola çıktım çok fazla yükselmediysem, sebebi geldiğim noktayı yeterli gördüğümdür!
After such a statement of principle... let me say that I'm now 54... that I started out... quite low... and... if I haven't risen very high, I've gone quite far!
Ama şunu söylemeliyim ki, bu meselede aşırı tedbirler almak zorunda kalmam benim için keder verici olacaktır.
But I say unaffectedly that it would be a grief to me to be forced to take an extreme measure.
Burada, ama şunu söylemeliyim ki...
Here it is, but I ought to tell you...
Şunu söylemeliyim ki Fuentes ve Garabato'dan bu yana... böylesini görmedim.
I declare that nothing like it has been seen... from Fuentes, Garabato or from anybody else.
Şunu söylemeliyim ki, senora, şimdiye kadar yediğim en güzel etti.
I must say, senora, that's the best meal I've ever eaten.
Şunu söylemeliyim ki :
And I can tell you this :
Şunu söylemeliyim ki bana çok önemli bir hediye verdiniz. Size kendimi sonsuza dek borçlu hissedeceğim.
I must tell you that you've given me such a great gift that I feel I will be forever in your debt.
Bunu yaptıysan, şunu söylemeliyim ki, Catherine sana hayranlık duyuyorum.
Oh, if you have, I must tell you, Catherine, that I admire you greatly for it.
Şunu söylemeliyim ki....
Well, I must say, this is...
Ama artık Bay Worthing'in vesayeti altında olduğunuzu bildiğime göre şunu söylemeliyim ki ;
But I am bound to state that... now that I know you are Mr. Worthing's ward...
Ve şunu söylemeliyim ki, aranızda bir benzerlik oluştu.
And I must say there is a certain resemblance.
Şunu söylemeliyim ki, çok inatçısın, Cary.
I must say, Cary, you've got stubbornness.
Şunu söylemeliyim ki Sarah, bu kadar rezil bir muhitte misyonerliği boş bulmak beni şaşırttı.
I'm surprised the mission was unattended in a neighbourhood as unsavoury as this.
Şunu söylemeliyim ki Maggie, keklerin insanın ağzında eriyor.
Let me tell you, Maggie, them hotcakes of yours just melt in a fellow's mouth.
Hayır, hiçbir şekilde, ama şunu söylemeliyim ki size karşı asla kişisel bir düşmanlığım olmadı.
No, not in the least, but I would like to tell you... I've never had any personal animosity for you.
Bu arada, şunu söylemeliyim ki burada karaağaca benzer ağaçlar var.
By the way, I meant to tell you there are trees here similar to elm.
Şunu söylemeliyim ki beni hayal kırıklığına uğrattın.
I must say, I'm very disappointed in you, Chief Ruddle.
Şunu söylemeliyim ki, her ne zaman Hildegard bu kadar sakinse, genellikle bu en kötüsünün olmak üzere olduğu anlamına gelir.
I must say, whenever Hildegard is this quiet, it usually means the worst is about to happen.
Müvekkilime zarar verebileceğimin farkındayım ama size şunu söylemeliyim ki erdemin benim için hiçbir anlamı yoktur.
Realising that I may prejudice the case of my client, I must tell you that right has no meaning for me whatsoever.
Şunu söylemeliyim ki, bazı yurttaşlarımın da düşündüğü gibi, şiddeti uygulamak beni tiksindiriyor.
I admit openly, that the force, or the kind of it, that some of my compatriots believe we must use, is extremely unpleasant.
Evet, şunu söylemeliyim ki, bunlar çok güzel deriler.
Yes, I must say, such perfectly beautiful coats.
Her şeyden önce Kont, şunu söylemeliyim ki...
First of all, Count Romero, I must tell you that... I am...
Şunu söylemeliyim ki Albay, bu etkinliğin çapı beni şaşırttı.
I must say I am surprised with the extent of this activity, Group Captain.
- Size şunu söylemeliyim ki,... yaptığım deneyde risk, hatta tehlike var.
- I must tell you... there's risk, even danger... in my experiment.
Şunu söylemeliyim ki kendisini sadece biraz korunmasız hissediyor.
I'd have said he was just feeling defenceless.
Şunu söylemeliyim ki, savaştan bu yana bizim yöntemlerimiz ve tekniklerimiz ile Komünistlerinki çok benzer hale geldi.
You know, I'd say... since the war, our methods... our techniques, that is... and those of the Communists, have become very much the same.
Şunu söylemeliyim ki, laboratuvarınız en çılgın hayalgücünün bile sınırlarını aşıyor.
I must say, your laboratory exceeds the limits of man`s wildest imagination.
Şunu söylemeliyim ki, sahip olduğun zekayla,... şu anda bulunduğun konumdan, çok daha ileride olmalıydın.
And I must say, given your intelligence, you should have gone far, a lot farther than you have.
Sana şunu söylemeliyim ki sinirlenince seni daha çok seviyorum.
I like you the better for that incivility, I must say.
Şunu söylemeliyim ki, bambaşka bir adam olup çıktı.
I must say he seems like a different man.
Şunu söylemeliyim ki, beni yüzüstü bıraktı.
He let me down, I must tell you.
Şunu söylemeliyim ki, şeytani bir yüzsüzlüğe sahipsin.
You've got an infernal bloody gall, I must say.
Şunu söylemeliyim ki, ikisi çok zarif bir vitrin oluşturuyorlar.
I must say, they make a perfectly exquisite display pair.
Şunu söylemeliyim ki, eğer aynı günde aynı yerde bir sürü güzel kız görürsem bu moral bozucu oluyor.
Still, I must say... if I should see too many beauties in one place or in one day... do you know what happens to me? I get depressed. I think of those I will miss.
Ama şunu söylemeliyim ki...
But I will say this :
Şunu söylemeliyim ki tamamen parasız kalmıştım.
I must say I was completely broke.
Şunu söylemeliyim ki, bu büyük bir onur, Bayan Nilas.
Let me say that this is quite an honour, Miss Nilas.
Royat'ta Hotel sahibi Ama şunu söylemeliyim ki otel misafirleri konusunda şikâyet edemezdim.
No, it's just that they kept me from working.
Şunu söylemeliyim ki, Kaptan...
May I point out, captain..?
Şunu söylemeliyim ki Bayan Quonsett her şeyi çok iyi planlamışsınız.
I must say, Mrs. Quonsett, you have everything figured out.
Şunu söylemeliyim ki...
I declare...
Sana şunu söylemeliyim ki, antrenman yapmaya başlamalısın.
Let me tell you. You should start working out.
Şunu söylemeliyim ki, biz bir ilişki yaşamadığımız için sana iyi geliyorum.
I must say, I'm only nice to you because we're not involved.
Şunu söylemeliyim ki köprüde savaş durumunda çok fazla yoğunluk oluyor!
Roger. It's so nerve-wracking!
Bendeniz Curro sunu samimiyetle söylemeliyim ki... Dünyada ki herkese buraya gelmelerini ve Garabato gibi boga güresçilerine hayran kalabileceklerini bildirelim.
With my hand on my heart, I, Curro... declare all nations of the Earth should come and admire toreros like Garabato.
Şunu söylemeliyim ki, Bay Bunbury'nin yaşayacağına mı yoksa öleceğine mi karar vermesinin zamanı gelmiş sanırım.
I must say. Algy. I think it is high time...
Şunu da söylemeliyim ki bu suçun bile yüreğimde uyandırdığı korku huzurlarınızda gördüğünüz bu adamın duyarsızlığının sebep olduğu korkunun soluk bir yansımasından başka bir şey değildir.
And yet I must say this, the horror that even this crime inspires in my breast, is but a pale reflection of the horror inspired by the callousness of the man you see before you.
Şunu da söylemeliyim ki memnun oldum.
And also because I must say... I'm glad.
Şunu söylemeliyim ki ilk toplantımız çok iyi geçti. Soğuk muydu? Derler ki insan Fransa'dan gelince...
He was a shy man, and it was this shy nature of his that was at the root of his cold manner of welcoming certain people.
Size şunu söylemeliyim ki bu durumdan hasta oluyorum.
- Well, please, we're on the air.