English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ Ş ] / Şuradaki

Şuradaki traducir inglés

8,765 traducción paralela
Şuradaki Çin Bankası Kulesi.
That right there, that's the Bank of China building.
Şuradaki neon pembe neon reklamı görüyor musun?
And... all right, you see that... that neon sign, the purple neon sign?
Şuradaki biblolar güzelmiş.
There's some cute little trinkets.
Metal plakları şuradaki çocuğun önünde.
Metal vinyl's over there by that kid.
Şuradaki annen şimdi kulağına ismini fısıldayacak.
There is your mother..... about to whisper your name.
- Şuradaki insanlar ne yapıyorlar?
We've wasted enough time here already. How was London?
- Sence şuradaki kız benim bebeğimden daha mı tatlı?
You think that baby over there is cuter than my girl?
Şuradaki alandalar.
Over there in that field.
- Şuradaki A.J Salerno mu?
- Is that A.J. Salerno over there?
Şuradaki kadını hatırlıyor musun?
Do you recognise your one over there?
Ve şuradaki toparlanmaya bakın.
And look at the clusters here.
Şuradaki iskeletleri gördün mü?
You see those skeletons?
Şuradaki oda ne?
What about that door over here?
Şuradaki.
It's that one.
Şuradaki mi?
It's that one?
Şuradaki telefon kulübelerini söküp cama fırlatabiliriz.
We can probably heave those two phone booths through this window.
Şimdi seni şuradaki kadınla tanıştıracağım ama dikkatli ol.
Now, I'm gonna introduce you to that woman yonder, but be careful.
Şuradaki küçümenlere bakalım.
Let's have a look at these little guys over here.
Şuradaki.
... this one here...
Olmaz, yukarı götür, şuradaki odaya.
No... keep it up stairs... in that room...
Şuradaki masaları görüyor musun?
See all these booths over here?
Şuradaki barmenimiz oluyor.
This is our, uh, bartender over here.
Ya şuradaki?
What's that over there?
Şuradaki üçgen deliklerden bütün üst gövdede var.
And then these triangular punctures That are all over the torso,
Şuradaki virajı görüyor musun?
See the bend in the road?
Şu köşedeki muşambayla şuradaki kovayı getir o zaman.
Get that tarpaulin in the corner and the bucket there.
- Bu şuradaki Al Bettendorf için bir bağış etkinliği.
This is a fundraiser for Al Bettendorf over there.
Şuradaki Büyükayı ve şu da Ülker ve ona benzer bir şeyler.
There's..... the plough and seven sisters and..... there's some other shit.
Sadece şuradaki otomat kabul ediyor bu paraları.
Accepted only at that vending machine.
Şuradaki lamba direğini diyorum!
Over there, a lamp post?
Şuradaki anneler ne dersin?
What about those moms over there?
Şuradaki siyah kısım ise kapı.
And the black part there, that's the door.
Şuradaki Sessiz Ateş'te onun dokun ve bak olayını görmüştüm.
I seen her gettin'the touch and stare from Quiet Fire over there.
Vay anasını, şuradaki yanık izinde.
Oh, holy mother, there it is in... in the burn marks.
Şuradaki zenci Bay Temiz'i söylemiyorum bile.
I haven't even gotten started on the black Mr. Clean over there.
Şuradaki şeye bak.
Look at... that thing over there.
Pekala, Reynolds, 27 numaralı tekne pert olmuş, hemen şuradaki.
Okay, Reynolds, 27 boat slip, Hey There.
Çünkü deli gibi yalnızım ve Tinder uygulamasıyla sevgili arayan 25 yaşında biriyle sohbet etmektense şuradaki bar sopasını kendime geçirmeyi tercih ederim.
Well, that is a shame. Because I am lonely as hell and the idea of trying to have a conversation with some 25-year-old as she swipes through Tinder, makes me want to impale myself on that bar tap.
- Şimdi şuradaki sürtükle başa çıkmam gerek.
I will be there, I promise. Now, I've got to deal with this bitch over here.
- Sağa dön. Şuradaki Las Palmas'a.
Make a right, right here on Las Palmas.
- Şuradaki beyefendiye servis etmemi mi isterdiniz?
Would you rather I had served it to that gentleman?
Bana dik dik bakan şuradaki adam mı?
Is it that man over there staring at me? Is that him?
Şuradaki adama bak.
Hey, yo. Check out our man here.
En hızlı giriş çıkışımız şuradaki kapıdan olur gibi.
Looks like that door is our fastest way in and out.
Şuradaki yüzünden, geçen gece oldu.
It was this one, last night in bed.
Sorunumuz ise şuradaki senin eleman.
Only problem is your guy over there.
Şöyle yapalım, sen git şuradaki satıcıdan bozdur.
Do one thing, get change from that stall.
Hadi şuradaki elamanla konuşalım. Bir şeyler biliyor olabilir, değil mi?
Let's just talk to this guy over here- - he could know something, right?
Şuradaki bezi. Ver hadi.
Right there - - hand it to me!
Şuradaki bakım ekibi.
That's maintenance over there.
Biliyor musun, şuradaki Ajan Chamberlain var ya bu dünya üzerindeki en güvenilir adam olabilir.
You know, Agent Chamberlain over here... He might be the most trusting man on the face of the earth.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]