Aldın traducir español
77,083 traducción paralela
Yuvamı elimden aldın ve şimdi de onu geri alacağım!
¡ Tú me quitaste mi hogar y ahora lo recuperaré!
Her şeyimi elimden aldınız!
¡ Me arrebataron todo!
Neden normal espresso aldın ki?
¿ Por qué ordenaste un expreso sencillo?
Lafı ağzımdan aldınız.
Me has quitado las palabras de la boca.
Lafı ağzımdan aldın.
Me robaste las palabras de la boca.
Beni aldın işte.
Pues soy el que tienes.
İstediğini aldın.
Tienes lo que querías.
Hayatını çok... iyiye kullanabilirdi, ama sen ondan bu şansı aldın.
Podría haber dado un giro a su vida, pero no le diste la oportunidad.
Sırf duruşmada Lucifer'a yalancı dedirtmek için o davayı aldın.
Cogiste ese caso solo para intentar conseguir que dijera en el juzgado que Lucifer es un mentiroso.
Su kaydırağını nereden aldın?
¿ Dónde conseguiste el tobogán?
Bu videoyu ne zaman aldınız?
¿ Cuándo recibió el vídeo?
- Tıp eğitimi aldın değil mi?
Bien, fuiste a la facultad de medicina, ¿ correcto?
- Saldırıya uğradığı gece de onu içeriye aldın mı?
- Y la noche en la que fue atacada, ¿ la dejaste entrar esa noche también?
Idaho'daki depo yanmadan önce oradan geçen tüm araçların plakalarını aldın öyle mi?
Así que, ¿ buscaste las matrículas de cada coche que pasó por delante del almacén en Idaho justo antes de quemarse?
Mesajlarımızı aldın mı?
? Recibiste los mensajes?
Ama bundan zevk aldın bu yüzden. Senin bu yüzünü hiç görmemiştim.
Pero lo disfrutaste, porque eso... nunca había visto ese lado tuyo.
O gece alkol aldınız mı?
¿ Y usted había bebido mucho?
Cevabını aldın o halde.
Bien, bueno, ahí está, entonces.
- Jim'den bir bez aldın mı?
¿ Se ha llevado un trapo del taller de Jim?
Sen elimizden aldın.
Tú me la quitaste.
- Telefonunu geri nasıl aldın?
- ¡ No! - ¿ Cómo tienes tu teléfono?
- Pornoları kimden aldın?
¿ De dónde sacaste ese porno?
- Onu nasıl aldın ki hem sen?
¿ Cómo es que lo tienes?
- Nasıl aldınız?
- ¿ Cómo lo ha conseguido?
Garsonlardan biriyle sevişmek için karının 50. yaş günü partisini hazırlık aşamasında terk edip gidip kondom mu aldın?
Dejó los preparativos de la fiesta de los 50 años de su mujer para ir a comprar condones para poder tener sexo con una de las camareras.
Tetch'in kanını aldıklarına göre panzehir yapabilirler ve yaptığımız şeyden sonra şehir bize cephe alacak.
Ahora que ya tienen la sangre de Tetch, pueden hacer el antídoto ; y después de nuestras amenazas, la ciudad entera nos disparará sin pensar
- Neden beni hedef aldığını biliyor musun?
¿ Quieres saber por qué siempre te fijas en mí?
- Mesajını aldım.
Consiguió su texto. Hola.
Uyarını aldım.
Considérame advertida.
- Mesajını aldım.
Recibí tu mensaje.
"Cutter" lakabını nasıl aldığını biliyorsunuz, değil mi?
Decidme, sabéis la razón de que tenga "Cutter" como apodo, ¿ verdad? - No.
Felsefe Taşı'nın parçasını aldığımı söylemediğim için bana hala güvenmiyor.
Sigue sin confiar en mí después de que mentí sobre llevarme un trozo de Piedra Filosofal.
Kızımın canını aldılar.
La vida de mi hija me fue arrebatada.
Babam seni içeri aldı ve sen şoktaydın. Ağlamıyordun bile.
Mi padre te llevó dentro y... estabas en shock...
Babam seni içeri aldı ve sen şoktaydın.
Mi papá te trajo dentro y... estabas conmocionado... ni siquiera llorabas.
Mesajınızı aldım.
Recibí su mensaje.
Enerji kaynağını aldım ama Snart hücrede King Shark ile mahsur kaldı.
Tengo la fuente de energía, pero... Snart quedó atrapado en la celda con King Shark.
Hakimiyetçilerin cihazını aldık.
Tenemos la tecnología de Dominator.
Benden veya Damon'dan haber aldığın anda, onunla istediğini yapabilirsin.
Y tan pronto como escuches de mí o de Damon, puedes hacer lo que quieras con él.
Biraz zaman aldı ama sonunda bu cadı olma olayını kavradım.
Ha costado un poco, pero por fin creo que he averiguado esta brujería.
Mesajını aldım. Bu kadar acele ne var?
Recibí tu mensaje. ¿ Qué es tan urgente?
Uyarımı dikkate aldığını fark ettim.
Y he notado que seguiste mi consejo.
Mesajlarınızı aldım.
He... recibido vuestros mensajes.
Yukarıdakinin bu işleri umursamadığını anlamam sadece biraz zaman aldı.
Así que... me imagino que es solo cuestión de tiempo antes de que los capullos de ahí arriba vengan volando.
Editör olarak pozisyonumu hafife aldığını düşünüyorum.
Y socava mi posición como redactora.
Şefinizden taksi tutanların listesini aldım.
Um, tengo una lista de su controladora... -... de los que reservaron.
Bu listeye bir göz gezdir ve hangilerini aldığını söyle.
Échele un vistazo y díganos a cuáles llevó.
Benim aldığımı da nereden çıkardın?
¿ Qué te hace pensar que fui yo?
Bunları eşinin partisinin olduğu Cumartesi günü saat beşte aldığını gösteren Wessex benzin istasyonuna ait bir fişle birlikte.
Junto con el recibo de una tienda llamada Wessex Fuel. Aparece que los compró a las 5 : 03 de la tarde del sábado, el día de la fiesta de su mujer.
Yoldan yolcu aldığını ve Lyme'a götürdüğünü söylemişti.
Dijo que recogió a un pasajero en la carretera y fue a Lyme.
Senin Lucas'ı gözaltına aldığın saatlerde Leo'nun telefonuna bir çağrı gelmişti.
Ha habido una llamada al teléfono de Leo esta noche en la hora a la que has traído a Lucas.