English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ A ] / Aldınız mı

Aldınız mı traducir español

5,306 traducción paralela
Herşeyi aldınız mı çocuklar?
Oigan. ¿ Tienen todo?
Thomas ve Marie'yle ilgili mektubumu aldınız mı?
¿ No recibiste mi carta sobre Thomas y Marie?
- Mesajımı aldınız mı?
¿ Recibisteis mi mensaje? Eh, sí.
Sierra 1, yerinizi aldınız mı?
Sierra uno, has llegado ya?
Raven'dan haber aldınız mı?
¿ Sabemos algo de Raven?
Deeks'ten haber aldınız mı?
¿ Saben algo de Deeks?
Sesli mesajlarımı aldınız mı?
- ¿ Donde estabais? Os he llamado quince veces.
Onu aldınız mı?
¿ Qué hay de Emma?
- GPS iz sürme cihazı aldınız mı?
¿ Compró un dispositivo de seguimiento GPS? Sí.
- Hiç telefon üzerinden bir şey aldınız mı?
- ¿ Ha comprado algo por teléfono?
- Güzel. Başka bir şey aldınız mı?
- Bien. ¿ Algo más?
Emniyet Müdür Yardımcısı Dryden'dan desteksiz ve silahsız operasyon yapmak için onay aldınız mı?
¿ Le pidió aprobación al Jefe de Policía Dryden para actuar sin refuerzos y sin armas?
Birini aradınız mı? Herhangi bir telefon aldınız mı?
¿ Llamaste a alguien o recibiste llamadas?
Peki, Mr. MacLaren, bu gidişatın önüne geçmek için önlemler aldınız mı?
Ahora, Sr. MacLaren, ¿ hizo usted algo para prevenir esos acercamientos?
Bunu yazılı olarak da aldınız mı?
¿ Y tiene la autorización por escrito?
Bay Cruz, ondan yakın zamanda haber aldınız mı?
Señor Cruz, ¿ había sabido de él recientemente?
Bugün çocukları kaçıranlardan bir telefon aldınız mı?
¿ Recibió hoy una llamada del secuetrador?
- Çocuklar bana çarpan otobüsün numarasını aldınız mı? - Biz senle bu konuyu konuşmuştuk, Raphael.
Hemos hablado de esto muchas veces, Raphael.
Üçünüzde sudan aldınız mı?
¿ Los tres cogisteis el agua?
- Başınıza darbe aldınız mı?
- ¿ Ha tenido alguna lesión en la cabeza?
Birilerinin gelip çadırımızı, yiyeceğimizi, suyumuzu aldığını ve başımıza X işareti koyduğunu ve senin de hiçbir şey duyup görmediğini mi söylüyorsun bana?
¿ Me estás diciendo que alguien vino, tomó la tienda, la comida, el agua, nos dibujó una X en la frente y tú no oíste ni viste una mierda?
Görüntü aldım çünkü çocuklarımızın annesinin o gece o gelinliğin içinde ne kadar muhteşem olduğunu görmelerini istedim.
Quería grabar videos porque... quería que nuestros hijos vieran lo increíble que lucía su madre. Esa noche... En ese vestido.
Laboratuvar ekipmanlarını ödünç aldığımızı bilmediğine göre endişelenmene de gerek yok.
Ella no sabe hemos prestado equipo de laboratorio, por lo que no tiene que preocuparse por eso.
- Haberi aldınız mı?
¿ Han escuchado?
Kızının tüm şifrelerini aldın mı?
¿ Tienes todas las contraseñas de tu hija?
Evet, mesaj falan mı aldınız?
Sí. ¿ Recibieron un mensaje o cómo fue?
Yeterince zamanınızı aldım.
Bien, creo que ya te hemos quitado demasiado tiempo.
Onu da sıraya aldığınızı mı söylüyorsunuz?
¿ Están diciendo que está en su lista?
Sahte kimlik mi aldınız? Gösterin bakalım.
¿ Conseguisteis documentación falsa?
Şikago'daki adamınız Jerry'den bir e-mail aldım.
Recibí un email de Jerry, su hombre de Chicago.
En sonunda da, üssümüze girip barakalarımızın her birini aldılar.
Finalmente destruyeron nuestra base y derrumbaron todos nuestros barracones.
Rozetinizi de şüpheliden o zaman mı aldınız?
¿ Le quitó usted entonces su placa al sospechoso?
Kızın birinden bir mesaj aldın ve beni şutladın mı yani?
¿ Recibes un texto de esa chica y yo estoy fuera? Tú fuiste la que me animó a invitarla a salir.
Geri aldım. Dedektif, o gece, Bay Flores'i vurup öldürdükten sonra, ne yaptınız?
¿ Detective, esa noche... luego de dispararle y matar al Sr. Flores, qué hizo?
Tyrannosaurus'u heceleyebildiğim için iki altın yıldız aldım. Sen heceleyebilir misin?
Tengo dos estrellas de oro para deletrear Tyrannosaurus. ¿ Puedes?
Lance'den aldığımız bomba kalıntılarını analiz ettim.
Analicé la bomba restos que recibimos de la lanza.
- Aracımızı bozmadan önce aldı başını gitti ve onu takip etmemen konusunda beni uyardı.
- Se marchó solo... después de destrozar el nuestro y de decirme que no lo siguiera. Sí, así es.
Akli dengesi bozuk bir kadını gözaltına aldığınızın farkında mısınız?
Se da cuenta... Que esta llevando una mujer inestable bajo su custodia.
Elena tedaviyi aldığımız ve birbirimizin kafasını uçurmak istemediğimiz an seni bulacağım ve sana hayatının en güzel gecesini yaşatacağım.
Elena, en el segundo en que estemos curados de esto y no queramos arrancarnos las cabezas, voy a perseguirte y cuando te encuentre te daré la noche más impresionante que puedas recordar el resto de tu vida.
Yani bugün aldığınız ilk yardım eğitimi sizi birer kahraman yaptı.
Entonces la clase de RCP que tomaron hoy... de hecho los convirtió en héroes.
Adadan çok... Gökyüzünde inanılmaz güzel yıldızlardan başka bir şeyin olmadığı ve duyduğun tek sesin çekirge sesleri olduğu ve nefes aldığında gelmiş geçmiş en güzel barbekünün kokusunu aldığın bütün sevdiğin insanların orada olduğu ve bizim her zaman yaptığımız şeyleri yaptığımız bir yer.
Es más bien un lugar donde... ves nada más que el cielo más bonito lleno de estrellas, y el único sonido que oyes es el de los grillos, y cuando tomas aliento, hueles la más deliciosa barbacoa,
Yani ben... mesajınızı aldım ve aramanız beni heyecanlandırdı.
Bueno yo... recibí tu mensjae y me encanta que hayas llamado.
Telefonlarımızı ve saatlerimizi aldınız.
Tú tomaste nuestros teléfonos, su reloj.
Aldığımız bazı emirler ekranlarınızda.
En pantalla para todos, acabamos de recibir algunas exigencias.
Bayan, kitabında da yazdığı üzere kocanızın ilk bakkalını kurması amcasından aldığı borçla mı oldu?
Señora, ¿ puede confirmar que su marido abrió su primera tienda gracias a un préstamo de su tío, tal y como dice en el libro?
- Beni uçağa aldırır mısınız efendim?
¿ Puede ponerme en un avión, Sr.?
Bilesin diye söylüyorum, istediğimizi aldığımız zaman bir bıçak alacağım Genelkurmay Başkanı kocanın bağırsaklarını deşeceğim.
Solo para que lo sepas, una vez que tengamos lo que queremos, voy a tomar un cuchillo, y voy a destazar a tu esposo Jefe del Gabinete.
Tüm hasatlarımızı aldın korkunç yaratıkların tarlalarımızı ele geçirmelerine müsade ettin.
Te llevaste nuestras cosechas, dejaste que horribles criaturas invadieran nuestras tierras.
Ansızın bir çağrı aldığım zaman, yeni şef bizi haftalardır kiralamamıştı.
El nuevo jefe no nos había contratado desde hacía semanas, cuando repentinamente recibí una llamada.
Bayım, Raquel hayatınızın en iyi ve bir o kadar da iyi olmayan yıllarını aldı.
Señor, Raquel le ha robado los mejores años de su vida y una docena de los no tan buenos.
Satın aldığımız binalar bir koruma alanı içindeydi binaların kullanıma dönüştürülmesi başarısız oldu.
Los terrenos que compramos estaban en una zona protegida por lo que el cambio a zona urbana no es posible.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]