English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ A ] / Anaıs

Anaıs traducir español

2,862 traducción paralela
Devreler kapatılmış, ancak ana devre ile bağlantı var. Bütün yapmamız gereken devrelere gaz basmak.
Las tuberías están tapadas pero las principales están conectadas, así que todo lo que tenemos que hacer es abrir de nuevo el gas.
Ana reaktör devre dışı.
Reactor primario fuera de línea.
İsmim Natasha Warner ve 10 yıldan fazladır ana haber bülteninde çalışıyorum.
Me llamo Natasha Warner y trabajo en noticias y temas de actualidad desde hace mucho más de diez años.
80'lerin ortalarından beri ana haber bülteninde çalışıyorum.
Trabajo ennoticias y temas de actualidad desde mediados de los 80.
Steve Miller hala ana haber bülteni kameramanı olarak çalışıyor.
STEVE MILLER AÚN TRABAJA COMO CAMARÓGRAFO DE NOTICIAS
Ana Sıçrayan bölüğünden önde olacağız.
Estaremos delante de la principal fuerza Skitter.
Ve şu ana kadar komutanın Sıçrayanlarda olduğunu zannediyorduk.
Y hasta este punto asumimos que los Skitters daban las órdenes.
G.D.'den B.C.E'ye doğru uzanmış toprağın tüm katmanları boyunca çalışan ve doğrudan ana caddeye bağlı jeotermal borular var.
Hay conductos geotermales que corren a través de todas las capas de tierra desde los sitios importates de G.D. hasta el B.C.E. y pasan directamente atravesando la calle principal.
Jack, duman hala ana caddede sıkışmış durumda fakat çok çabuk yayılıyor.
Jack, sigue confinada en la calle Main, pero se está expandiendo rápidamente.
Tamam, çok büyük bir yatırım şirketinde çalışıyorum fakat şu ana kadar daire zamanına geç kalıp kızımın anaokulu öğretmenine yakalanmaktan korktuğum kadar korkmadığımı söyleyebilirim.
Les confiaré que, aunque trabajo para un bufete financiero de gran nivel no hay nada que me dé más miedo que cuando la maestra del jardín de infantes de mi hija nos sorprende llegando tarde a la sesión en círculo.
Ana kapıda çalışır vaziyette.
Me di cuenta de que en el camino a través de las puertas principales.
Bak, zehirlenmiş, bu da antitoksini üretmek için Sığınak'taki ana laboratuarın otomatik yardımına ihtiyacım olduğu anlamına geliyor.
Verás, ha sido envenenado, lo que significa que necesito el asistente del laboratorio principal del Santuario para crear una antitoxina.
Arazinin altından geçip yanlış hatırlamıyorsam ana kampın ötesine çıkması lazım.
Comienza bajo el campo, y si la memoria no me falla, debería terminar más allá del campamento base.
Sayın vatandaşlarımız, bugünkü törenimizin ana nedeni kahraman Lidice halkını anmakla beraber, korkunç bir şekilde Nazi zulmüne uğramış bu köy için yeni bir devrin başlayacağını resmen duyurmaktır.
Ciudadanos, nuestro homenaje conmemorativo no sólo recordará y celebrará a los héroes de Lidice, pero también llegará a ser el nuevo inicio de este pueblo, que llegó a ser un testigo mudo de un horrible crimen nazi.
İkinci sınavın Ana Peçeli'yi öldürmek.
La segunda prueba : matar a la Madre Oscura.
Dinimizin inancına göre... Mayıs ayı, Tanrı Ana'ya ithaf edilmiştir.
En nuestra religión, el mes de Mayo está dedicado a la Madre de Dios.
Ana gemi bir kez yolcularını indirdi mi istilanın bir sonraki safhası başlamış olacak.
Una vez que las naves encubiertas tomen posiciones podrá empezar la siguiente fase de la invasión.
- Görünüşe bakılırsa DNA sarmalları eksik başka erkek çocuklarda varmış ama şu ana kadar tesbit ettiklerimin hepsi bebekken ölmüş.
- Parece que hubo casos de otros chicos con partes de su ADN faltantes, pero hasta el momento, todos los que he encontrado murieron de bebés.
Bu liderlerden biri olan, kardinal Janusz Wolichek tartışmaları Vatikan'a taşımış ancak şu ana kadar, bir sonuç alamamış.
Entre estos líderes, el cardenal Janusz Wolichek ha estado encabezando las discusiones en el Vaticano, pero sin respuestas por el momento.
Fırtına asit sızıntılarına yol açtı, ana karayla iletişime geçmeliyiz.
Ahora, la tormenta nos dejó con filtraciones de ácido en todas partes así que debemos contactarnos con el continente.
Şimdi başka bir araba çalmış olmalılar. Ama şu ana kadar herhangi bir çalıntı vakası rapor edilmedi.
Entonces han debido robar otro vehículo, pero no se ha denunciado nada.
Söylentilere göre Bay Kennedy başkan yardımcılığı için, önemli bir adaymış, ama ana haberde bunları veremiyoruz.
Kennedy se presentará a la nominación demócrata para la Vicepresidencia. Pero en los noticiarios no interesan las primicias.
Şu ana dek ortaya atılmış ve yaygınlaşmış en çılgınca ve muhtemelen en tehlikeli kavramlardan biri :
Una de las nociones más enloquecedoras pero difundida y potencialmente peligrosa es :
Dolayısıyla, insanoğlunun biyolojisi, ana rahminde başlayan hayat tecrübeleri tarafından oldukça fazla etkilenir ve programlanır.
Así que la biología de los seres humanos se ve muy afectada y programada por las experiencias de la vida que comienzan en el útero.
Yani henüz ana rahminde maruz kalınan stres ileride her türlü ruhsal ve zihinsel bozuklukların hazırlayıcısıdır.
Así, el estrés intrauterino ya prepara el arma para todo tipo de problemas de salud mental.
Temelde iki ana neden vardır ; bunlar bugün gördüğümüz artan sözüm ona "zenginlik" ve nüfus artışını yaratmıştır.
Básicamente, existen dos causas fundamentales que han creado el aumento de la llamada "riqueza" y del crecimiento de la población que vemos hoy en día.
Şu ana kadar, amanda'ya ait, tek bir parmak izi, saç, ter kalıntısı, kan damlası veya DNA hücresi yok.
Aún no hay una huella digital, cabello, mancha, gota de sangre, o celda de ADN perteneciente a Amanda Knox.
Warner Creek's Eugene'nin yaklaşık 50 mil doğusunda ve muhtemelen şu ana kadar bulunduğum en güzel yer.
Warner Creek a unos 50 kilómetros al este de Eugene, y es probablemente uno de los más bellos lugares que he estado.
Bana göre, şu ana kadar yapılmış en gerçekçi işlenmemiş ve patlayıcı etkisi olan albümdür.
Para mí, aún hoy, es el disco más explosivo, genuino y crudo que existe.
Ziyaretçiler'den verilen bilgiler göre Beşinci Kol intihar bombacıları Gemide Yaşam programına dahil olarak ana gemilere sızmışlar ve kendilerini havaya uçurmuşlar.
Según la información recibida de los visitantes, hombres bomba de la Quinta Columna ganaron acceso a las naves como parte del programa "Vivir a Bordo" y se inmolaron.
Henüz bir isim açıklanmadı ama buradaki kaynaklar New York ana gemisindeki saldırının hazırlayıcısının kimliğinin Will Lerner adında Long Island'lı ailesi olmayan bir M.T.A. şöförü olduğunu belirtiyorlar.
No se dieron nombres, aunque aquí las fuentes identificaron al autor del atentado de Nueva York como Will Lerner. Un conductor de Long Island, sin familia.
Şu ana kadar gördüğüm en Alman-sı şey buydu.
Eso fue la cosa mas alemana que he visto nunca.
Ana damarlara yapışmış.
Está adherido a los vasos principales.
Ana karakter, babasının ölümünden sonra liderliğe geçmiş şımarık, genç bir prens.
El personaje principal es un joven príncipe consentido avocado al liderazgo tras la muerte de su padre.
Lily ana bunlardan sıkıldı.
- No me meteré en este drama.
Bu ada ulusu tehlikeli ve yasadışı bir neo-steroidin ana kaynağı. "Zehir" adıyla satılan kuvvet arttırıcı bir ilaç.
Esta isla es la fuente principal de un peligroso e ilegal esteroide una droga fortalecedora que se vende en las calles bajo el nombre de "Venom".
Ama görünen o ki, cerrahi bölümler ana bilim başkanı olmama ve 30 yılı aşkın süredir sahip olduğum genel cerrahi tecrübeme rağmen, tavsiyem yeterli bulunmamış.
Pero aparentemente, mi recomendación Cómo jefe de cirugía, con más de 30 años de experiencia en cirugía general a mis espaldas, no es suficiente.
- Slorach'ın görüştüğü tüm şüphelilerin şahidi varmış. Kurbanın komşusu olan ana şüpheli John McLeod'un da şahidi varmış.
Todos los sospechosos con los que el detective habló tenían coartadas, incluyendo el principal sospechoso, un vecino de la víctima, un tal John McLeod.
Ana yolmuş, sürüymüş, Sophia'ymış, Carl'ın vurulmasıymış... Artık korkması gerekmiyor.
La carretera, la manada, Sophia, Carl recibiendo un tiro ella ya no tiene que sentirse asustada.
Beni öIdürmek isteseydi şu ana kadar çoktan yapmış olurdu.
Pero no quería matarme.
Bir jeneratörün derin üç hikayesi ana kontrol odası, yardımcı çıkış ve bu havalandırma.
Tres pisos de profundidad... con un generador, una sala de control principal y salida auxiliar. Y esta es la ventilación
Tezimi hallettim ve aslında, danışmanım ş ž u ana kadar gördüğü en iyi taslaklardan biri olduğunu...
Ya me he encargado de mi tesis... y al final mi tutor dice que es una de las mejores propuestas que le han llegado...
Biliyor musun, bileğinin burkulduğu o ana geri gitmeye çalışıyorum.
Aún trato de volver al instante en que su tobillo se dobló.
Sanki ana rahminden intihar giysisiyle çıkmış gibiler, değil mi?
Es como si saliesen del vientre materno vistiendo un chaleco-bomba ¿ Verdad?
- Safra kesesi sistik kanal, ana safra kanalı. Evet. Anatominin yanlış tanımlanması..... safra ağacı hasarlarının önde gelen nedenidir.
la vesicula biliar conducto cistico, conducto biliar comun si... errores en la identificacion de la anatomia es la principal causa de las lesiones del árbol biliar
Bu arada, baş asistanlık yarışında ben de varım ve şu ana kadar gayet iyiydim. Bu yüzden Dr. Webber'e hastanın ihtiyaçlarını kendi kazancımın önüne koyduğumdan bahsederseniz sevinirim.
y dicho eso, estoy en la carrera para jefe de residentes, y al momento, estoy pateando culos, así que apreciaré si le mencionas al Dr. Webber que di prioridad a las necesidades del paciente sobre mi satisfacción personal.
Gövdesi tamamen yanmış. Ama ana kart, mucizevi bir şekilde hemen hemen bozulmamış.
Bueno, la carcasa está completamente quemada, pero la placa base, milagrosamente, está más o menos intacta.
Güzel, tahmin edeyim, Jade Dragon devlet işinde, bu yüzden, Sophie, sen de bir makale yazıyorsun Jia, sen de onun ana kaynağısın.
Bien, déjeme adivinar, "Jade Dragon" es estatal, así que, Sophie, está escribiendo una exclusiva, y, Jia, usted en su principal fuente de información.
Jimmy Cannon'ın şu ana kadar hayatta kalmasının tek sebebinin, ona zarar vermek isteyen kimseyi sağ bırakmamış olması olduğunu biliyor. Şu anda ise, Reggie ve oğlu, Jimmy Cannon'a zarar verebilecek olan yegâne iki kişi.
Sabe que Jimmy Cannon ha sobrevivido porque no deja con vida a nadie que quiera perjudicarlo.
Hücre arkadaşı kendini asmış. Ana dedikodular Küçük Çocuğun onu astığı yönünde.
Su compañero de celda se ahorcó, pero se dice que Pequeñín lo estranguló.
Atış yapmanın ana fikrini hiçbir zaman anlayamadım.
Nunca he entendido el gusto por disparar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]