English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ A ] / Anlarsınız

Anlarsınız traducir español

1,881 traducción paralela
"Düşman orduyu kıyaslayın, böylece gücün nerede yattığını anlarsınız."
"Compara el ejército rival para saber qué fortalezas tiene."
- Anlarsınız ya.
- lo sabe.
Tabi aynı tarzda, ne demek istediğimi anlarsınız.
De los buenos, si entiendes lo que quiero decir...
Anlarsınız ya, bu kadın deli!
Esta mujer está loca.
Üçüncülük kupası bile önemlidir. - Siz ne anlarsınız ki!
Hasta un tercer premio era significativo. ¿ Qué sabrás tú?
Anlarsınız işte...
Bueno, ya sabes.
Hani olmaz ya, aranızdaki bu şey 40 yıl sürdü diyelim, o zaman anlarsınız.
¿ Qué haces aquí? Tenía que salir de la casa, demasiados recuerdos.
Belki gösterirsem daha kolay anlarsınız.
Probablemente sería más fácil si se los mostrará.
Albümü kaydederken Anlarsınız, prodüktöre dedim ki
Cuando estaba grabando mi disco, le dije al... Productor :
Anlarsınız artık kızın seksi olduğunu. Tek etken gözlüklerdi.
Y te das cuenta de que siempre estuvo buena, sólo llevaba gafas.
Ardından umudunuzun olduğunu anlarsınız.
Luego sabes que la tienes.
Burada benim kadar yaşadığınızda, ve benim gördüklerimi görünce.. olumsuzluğun bu kadar olmadığı anlarsınız..
Cuando se ha vivido aquí tanto como yo lo he hecho, y se ha visto lo que yo he visto, el cinismo no es sólo una pose.
- Arkadaşlarla takılıyorum anlarsınız ya?
- Solo estoy saliendo con amigos, ¿ sabes?
Bazen fazla iyi olduğunu düşünürdüm, anlarsınız ya.
Demasiado y todo a veces, no sé si me entiende.
Geç kalırsam babamın tepesi atar, anlarsınız ya.
Mi padre me dará de patadas en el culo si llego tarde, ¿ sabe a lo que me refiero?
Siz anlarsınız, mükemmel bir plandı.
Una vez fue alguien que todos queríamos y admirábamos. Quiero que le arreglen.
Bir erkeğin sizden hoşlandığını nasıl anlarsınız?
Cómo hacer que a un chico le gustes. Crea conversación.
Dünyayı kırmızı bir lekenin içinde düşünün, başımıza geleceği anlarsınız.
la tierra será una simple mancha en medio de esta tormenta..
Söyleyemeseniz de ters birşeyler olduğunu anlarsınız..
Supe que había algo mal. Algunas veces uno lo puede decir.
Gregory Valentino'nun kollarına bakarsanız birşeyler döndüğünü anlarsınız.
Con sólo mirar los brazos de Gregory Valentino, uno sabe que pasa algo.
Anlarsınız ya, izci sözü.
ya saben, palabra de Boy Scout.
Ama buna rağmen onun kızı. Ona iyi muamele etmek istiyorum, anlarsınız.
Pero, como es su hija, quiero tratarla bien, ¿ sabe?
O zamana kadar umarım anlarsınız, ama suçluluğu yada masumluğu hakkında spekülasyon yapmayacağım.
Antes de eso, espero que usted haya entendido que soy reticente a especular sobre su inocencia o culpabilidad.
"Bu yıkılan duvarı alın, yıllık maaşımın 300 katına ekleyin, " ancak o zaman yerime geçecek kişiyi... "... eğitip işe hazırlamanın bedelini anlarsınız. "
Asi que toma todo ese cristal desparramado y suma eso 300 veces mi salario anual, y tendras lo que costaria reentrenar y reclutar mi reemplazo.
- Eminim anlarsınız.
- Estoy segura de que usted entiende.
Onunla konuşursanız anlarsınız.
Una vez que usted le hable, entenderá.
Çünkü bir şey hissetmezseniz, ruhunuzun hala var olduğunu nasıl anlarsınız?
Porque si no puedes sentir nada, ¿ Todavía tienes alma?
Hanımın dolmalarından birkaç tane yiyince, anlarsınız ya boğazımdaki sos doğruca mideme in...
Tengo una columna sólida de relleno y salsa que me comienza en el cuello y llega directamenta a mi...
Anlarsınız ya.
si sabes a lo que me refiero.
- Burada, Washington'da lobicilerin takıIdığı bir mekana bir şeyler içmeye giderseniz,.. Jeremy Rifkin, Ekonomik Trendler Vakfı Başkanı. ... bunun aslında bir alay konusu olduğunu anlarsınız,..
Aquí en Washington, si usted tiene una tarde y sale a tomar un trago y va a los bares locales que frecuentan los lobbystas todo el mundo se reiría de este asunto todos saben que es un chiste.
Ben... anlarsınız...
Yo estaba... verá...
Umarım burada asıl önemli olanın yolculuk olduğunu anlarsınız.
Espero que entiendan que esto se trata de la travesía.
Beni kaptan olarak seçtiğinizde daha hızlı olmamızın bir yolunu görebileceğimi biliyordunuz anlarsınız...
Sabían cuando me nombraron capitán, que si veo una forma de ir más rápido o... ya saben...
Anlarsınız, Stella'ya hayranım ama bu kadın kendi başına bir şey yapamaz.
Usted entiende, adoro a Stella, pero esta mujer no puede hacer nada por sí misma.
Çocuklar, bazen birini görürsünüz ve o anda anlarsınız ki bu sizin için doğru insandır.
Niños, a veces en la vida ves a alguien... y sabes de inmediato... que es tu pareja perfecta.
Gitmem gerek, anlarsınız.
Estoy ocupada.
- Kötümser bir adamdı, anlarsınız ya?
Era de los que veian el vaso medio vacio, ¿ saben a que me refiero?
Anlarsınız işte, Sontaranlar için bunu yeniden ayarladım, yani...
Y, bueno, sabes, he calibrado de nuevo esto para el aire Sontaran, así que...
Anlarsınız ya, kalabalık beni yakalanmış Tepegöz'le içeri girdiğimi gördüğünde tam bir coşku olacaktı.
Mira, sabía que una vez que la multitud me viera... guiar al cíclope cautivo en Roma, sería un circo.
İşinizin gerçekten kötü olduğunu nasıl anlarsınız, biliyor musunuz? Yarım saatlik öğle tatili veriyorlarsa.
Sabes que tienes un pésimo empleo... cuando te dan media hora para almorzar.
Mr. Hall, umarım sizinle daha fazla aynı görüşte olamayacağımı anlarsınız.
Bueno, Sr. Hall, espero que entienda, no podría estar más de acuerdo con usted.
Anlarsınız ya.
Saben lo que quiero decir.
Hepsi çok spontanedir fakat Orada olmanızın temel sebebinin bu olduğunu anlarsınız.
Es muy espontáneo, pero todo el motivo de estar aquí era para eso.
Eğer ki daha önce gelmek zorunda kalmazsak, anlarsınız ya?
A menos que necesitemos regresar más temprano, ¿ saben?
anlarsınız işte kafamda, oluşurduğum bir şey.
Está más bien en mi cabeza, si usted sabe lo que hablo.
- Beni anlarsınız.
- Usted entiende.
Anlarsınız ya, şeyi...
- Usted sabe, la cosa...
İşte kız kardeşinle konuş o zaman anlarsın.
¿ Dónde está la cama número uno? Aquí. Hable con tu hermana y lo entenderá...
Anlarsınız ya.
Tu sabes.
Anlarsın, kızımın kafasını... böyle şeylerle doldurmak istemiyorum.
Por ejemplo, yo a mi hija... no me gusta llenarle la cabeza de pájaros con esas cosas.
Anlarsın ya, bizim küçük bir miktar paramız var ve bir kısmını atabilirim.
Verá, no tenemos problemas de dinero, y no me arrepiento de donar un poco.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]