Aramadım traducir español
2,165 traducción paralela
Sana akıl vermek için aramadım.
No te llame por un consejo.
Seni aramadım. Ne zamandı seninki?
A ti no te felicito. ¿ Cuándo es?
Geç saatte aramadım umarım.
Espero que no sea demasiado tarde para llamar.
İhtiyacım olduğunda bile aramadım.
No lo hice aunque lo necesité.
Ben de seni aramadım.
Yo no te he llamado.
Hayır, aramadım.
No, aún no.
Kavga etmek için aramadım.
No llamo sólo para pelear.
Hayır, efendim... ben aramadım.
No, señor... Yo no te llamé.
Gerçekten de aramadım.
De veras, no he llamado.
Hayır, efendim... onu aramadım.
No, señor... Yo no lo llame.
Ben seni aramadım, Shona.
Yo no te llamé, shona.
Daha büyük rezillik çıkmasın diye patronunu aramadım o yüzden harap halde değilim.
Yo no he llamado a su jefe para evitar la vergüenza aun mas, por lo que no se veria como una mierda.
Ben aramadım.
No fui yo.
Biliyorum, aramadım seni.
Mira, sé que no te llamé,
Bana ulaşmaya çalıştın ama ben geri aramadım.
Intentaste ponerte en contacto y no te devolví el llamado.
Fikrini değiştirmek için aramadım.
No te llamé para que cambiaras de opinión.
Hayır, seni aramadım.
No te he llamado.
Saul'u aramadım.
No llamé a Saul.
- Onu aramadım, dostum.
Yo no la he llamado, amigo.
Aramadım, dostum.
No he llamado, colega.
Ama bu sebeple aramadım.
Pero no los llamé por eso.
Ben kayıtsızlık korktum çünkü ben aramadım.
No lo llamaba porque temía su indiferencia.
- Hayır. Yani henüz aramadım demek istedim.
No, todavía no.
Polisi aramadığım için şanlısın.
Tiene suerte de que no llame a la policía.
- Önceden aramadığım için kusura bakma.
- Perdón por no llamar antes.
Kimse seni aramadı mı?
¿ No te llamó nadie?
Aramadı mı?
¿ No?
- Onu aramadın mı?
¿ No le llamaste?
Choi Jung Nam seni aramadı mı?
¿ Has recibido alguna llamada de Choi Jung Nam?
Babam aramadı mı?
¿ Ya llamó Papá?
Baban aramadı mı?
¿ Ya te llamó tu Papá?
Peder Paez'i aramadın mı henüz?
¿ Ya llamaste al padre Paez?
Neden aramadığımı açıklamak istiyorum.
Quiero explicarte por qué no te he llamado.
Son bir yıldır sen aramadığım için üzgünüm.
Lamento mucho no haber devuelto tu llamado en un año.
Anladım, pekala, eğer nefsi müdafaysa neden polisi aramadın John?
Bueno, si fue en defensa propia, John, ¿ por qué no llamaste a la policía?
Hiç kimsenin aramadığını mı?
¿ de que nadie te llama?
Sadece seni benim aramadığımı söylemek istedim.
Quería que supieras que yo no te llamé.
- Önceden aramadığım için üzgünüm.
Lamento no haber llamado antes.
Başkan hâlâ aramadı mı?
¿ Aún no ha llamado la Presidente?
Seni aramadı mı?
¿ El no te llamó?
Aramadığı için merak ettiğini ve biraz endişelendiğini söyle, tamam mı?
Dile que estás un poco preocupada porque no llamó. ¿ De acuerdo?
Tanıdığım biri, ihbar sonrası evi aramadı ve iki gün sonra yerde yatan 3 ceset buldular. Polis. Polis.
Conocí a un tipo que no miró en la casa después del aviso, y dos días después encontraron tres cuerpos en el suelo. ¡ Policía! ¿ Hola? Cuelguenlo! ¡ ¿ Cuánto?
Aramadı mı?
Ella telefoneó?
Belediye avukatını 50 kez aramışımımdır. Geri aramadı.
Llamé al Fiscal unas 50 veces y nunca me respondió.
Hâlâ bu numarayı mı kullanıyorsun bilmiyorum ama artık seni aramadığımı bilmeni istedim.
Sigo sin saber si este es tu número, pero quería que supieras que ya no te buscaré más.
Eğer Kaliforniya'da olup onu aramadığımı öğrenirse... Aslında meşgul olması gereken o kadar çok şey var ki...
Si supiera que estuve en California y no la llamé... aunque probablemente tiene un millón de cosas que hacer...
- Dale hâlâ aramadı mı?
- ¿ Dale ya llamó?
Ruh eşimle tanıştım ve beni bir daha aramadı.
Conocí a mi alma gemela y nunca me volvió a llamar.
Avukat aramadı mı daha?
¿ El abogado llamó?
Onu aramadınız mı?
¿ Ha intentado llamarlo?
Gelip de onu aramadığımı bilmesini istemedim.
No quería decirle a Ellie que estaba aquí y tampoco llamarla.