English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ B ] / Bardaklar

Bardaklar traducir español

1,056 traducción paralela
Beyler, bardakları kaldıralım.
Caballeros, hagamos un brindis, ¿ eh?
Öyleyse cehenneme gitmeden güçlenmeliyiz. Ve bardaklarımızı tokuşturalım.
Entonces digamos "al diablo" ¡ Y hagamos sonar nuestras copas!
Öyleyse cehenneme gitmeden güçlenmeliyiz. Ve bardaklarımızı tokuşturalım..
Entonces digamos "al diablo" Y hagamos sonar nuestras copas
Etrafta sigara, bardaklar ve kağıtlar var.
Encontramos cigarrillos, vidrio, papel.
Sen şişeleri getir, sen de bardakları.
Tú traerás las botellas y tú los vasos...
Bardaklarını nereye koyuyorsun?
¿ Dónde tienes los vasos?
Neşe bardakları dolup taşmalı - Kesinlikle.
- Sus copitas de alegría deben desbordar - ¡ Precisamente!
Bir kitapta görmüş, sonrada bütün bardakların üstüne yazdırmış.
Lo sacó de un libro, lo ha impreso en sus vasos.
Prens Vallant filmlerinde olduğu gibi bardakları şömineye atıp kırıyorsun ve giderken kadın ağlıyor.
Son el tipo de vasos que arrojas a la chimenea y se rompen así que cuando escapan, la dama llora, como en el Príncipe Valiente.
Bardakları getir.
Ve a por unos vasos.
Hanımefendi, bardaklar.
Señora, sus vasos.
Acele et, Tono, bardakları getir!
Apúrate, Tono. Los vasos.
Annemin bardakları kömür olmuş.
Las gafas de mamá están achicharradas.
Krem renkli bardaklar Taze elmalı turtalar
Ponis color crema y pasteles De manzana doraditos
Krem renkli bardaklar Taze elmalı turtalar
Ponis color crema y Pasteles crujientes
Bardaklar.
Vasos.
Bardaklarınızı doldurun, tamam mı?
Llenad los vasos.
İnsan hesabı şaşırıyor. Bardakları götürüp duruyorlar.
¡ Perdí la cuenta, tomamos tantas copas!
Yalnız bardaklarımız da yok.
Pero no hay vasos.
Bana bira verin, bardakları da toparlayın.
Dame un poco de cerveza y llévate las copas.
Bardakları yıkayıp şişeyi de temizledim.
Lavé los vasos y luego limpié la botella también.
Laura'nın bu bardakları satın aldığı zamanı hatırlıyorum. Onları çok severdi.
A Laura le encantaban estos vasos.
Sandalyenin ayaklarını bardakların içine koy.
¿ Ahora que hago con la silla?
Anlaşılan bardakları fazla doldurmuşum.
Parece que he llenado demasiado los vasos.
Sabahları geldiğimde koltukta bulduğum tokalar... bardakların kenarındaki ruj lekeleri.
Todas esas mañanas cuando venía y encontraba horquillas en el sofá, pintalabios en los vasos del baño.
Bardaklar kitaplıkta.
Los vasos están sobre la estantería.
Küçük bardaklar.
En las rugosidades.
- Bardaklarımıza kim ilaç koymuş olabilir?
¿ Quién puso la droga en los vasos?
Bardaklar.
Los vasos.
Bu bardakları güneş doğmadan doldurmam gerek.
Tengo que llenar a todas estos vasos antes de que salga el sol.
Kirli cam bardaklar, sulu bira... kapı altlarından geçen cereyanı ve 60 cm televizyonlarıyla.
Lleno de vasos sucios, cerveza aguada... corrientes de aire y un televisor de 23 pulgadas.
Hadi, beyler. İçin. Bardaklarınızı verin, lütfen.
¡ Señores, sus vasos por favor!
Maalesef, bu bardaklar pek uygun değil.
Pero estos vasos son inapropiados.
O bardaklar scotch bardağı bile değildi.
Ahora estamos a mano con los vasos.
Bardaklar, şişeler. Üstelik burada uyumuş.
Además ha dormido aquí.
Elinde şampanya bardakları vardı.
Llevaba una bandeja con copas de champán.
"Bardaklar ve tabaklar. Hepsi çok güzel"
" los vasos y los platos. ¡ Es maravilloso todo!
Hayır, şuraya bak. Bardakları koymanız sonra da bunu her yandan almamız gerekiyor.
No, póngale gafas, quítele esto de aquí.
- Bardakları kaybettik.
Hemos perdido las gafas.
Bardakları getireyim.
Bajaré los vasos.
Diş macunu, deodorant, deterjan. kahve bardakları süt, kapuccino.
Dentífrico, desodorante, detergente. Vasos para café leche, capuchino.
Bardaklar kilerde.
Los frascos están en el sótano.
Niçin bardaklarımızı alıp... odalarımıza gitmiyoruz?
¿ Por qué no agarramos nuestros vasos... y vamos a nuestros compartimentos?
Ve bardaklar... Ne yapıyorsun?
Ios vasos... y las cucharillas.
Bardaklar, bardaklar!
¡ Los vasos, los vasos!
- Stosh, şu bardakları ver.
- Stosh, trae los vasos del fregadero.
Bardakları alayım.
Iré a buscar las tazas.
Kadınımın memnuniyeti için. Torpido gözünde kağıt bardaklar da var.
Hay unos vasos de papel en la guantera.
Sanıyor musunuz ki, bardaklarınızı taze süt ve maden suyuyla doldurunca Vahşi Batınızın vahşiliğine zeval gelecek? Baylar!
¡ Señores!
Bardaklar.
Copas.
- Bardaklar lavabonun yanında.
- Ah, gracias.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]