Basınç traducir español
6,836 traducción paralela
Şimdi biraz basınç hissedeceksin.
Vas a sentir algo de presión ahora. ¿ Está bien?
Balonun içindeki basınç dengelendiğinde daha güçlü bir şeyin onu baskılaması evrenin eşit ölçüde kuvvet uygulaması demektir.
Una vez que la presión se iguala en el centro de una burbuja, lo más fuerte ejerciendo una fuerza sobre el mismo es el peso del Universo empujando hacia abajo equitativamente.
Basınç ölçer. Basınç.
El medidor de presión.
Bu iş kaynak yaparken basınç vanasını...
¿ Así hacemos las cosas ahora, dejando...
Timsahların bir ısırığı yaklaşık 900 kg basınç uygular ağzını bu şekilde kapattığında bunu açacak bir güç yoktur.
Las mandíbulas de cocodrilo se cierran con una fuerza de 2000 libras. Una vez que las pone así, no hay músculo que pueda abrirlas.
Üzerine basınç uygulamalıyız, tamam mı?
Para de quejarte. Debemos mantener la presión, ¿ de acuerdo?
Kabinde basınç kaybediyoruz.
Estamos experimentando la presión de aire baja.
İntrakraniyal basınç büyük miktarda artış göstermiş.
La presión intracraneal se ha incrementado dramáticamente.
- Basınç dengelendi.
La presión se está estabilizando.
İyi ama bu kadar yüksek basınç yumuşak dokuyu yok edebilir. Yağdan kaynaklanacak enfeksiyondan bahsetmiyorum bile. Septik olabilir.
Ese tipo de presión... podría destruir su tejido blando, por no mencionar la infección por el aceite.
Şimdi bende aynı şeyi kabul edeceğim basınç miktraı değişecek, mükemmel hissedeceksin ve dayanacaksın
Si aplico la misma presión de modo más parejo, tienes tiempo de sentirla y te apoyas más en la pierna.
Kapağı açtığımızda borularda basınç meydana gelecek ve bahçeyi su basacak.
Si la llenamos, la presión hará que exploten las cañerías, y podemos inundar el jardín.
Biraz basınç hissedeceksin.
Sentirás un poco de presión.
Basınç... İşte katilin bu.
Presión... esa es la asesina.
Fakat giriş yarasına yapılacak bir basınç veya darbe, yerini değiştirebilir.
Pero cualquier presión o impacto en la herida de entrada podría moverla.
Süper dev bir yıldızın çekirdeği o kadar çok ışık yayar ki dışa doğru olan basınç, yıldızın kütleçekimini bastırabilir.
El núcleo de una estrella supermasiva desprende tanta luz que la presión exterior puede superar la gravedad de la estrella.
Göğsüne basınç uygula. Göğüs kafesindeki yayı kullanarak kulakçıklara baskı yap.
Aplicar succión a la aurícula usando la amplitud de la caja torácica.
Aynı zamanda büyük bir alçak basınç sistemi gelişiyor. Rüzgar getirecek.
A la misma hora, un desarrollo del sistema de baja presión masivo va a empujar el viento.
Daha fazla basınç.
Más presión.
- Tamam. - Bu ateşleyici, bu yağ basıncı.
Jet RPM.
Hiçbir su basıncı.
No hay presión de agua.
Hayır, hayır su basıncı yoktur.
No, no hay presión de agua.
Hayır değilsin, Chris, kan basıncın 170-110
No, Chris, su presión arterial 170-110.
Kan basıncın yükseldi.
Su presión sanguínea es elevada.
Zaytsev'in ikinci motor basıncı yardımı için adama ihtiyacı var.
Zaytsev necesita ayuda con la presión del segundo motor.
Bir kişinin basıncı dengelemesi gerekiyor.
Alguien debe nivelar la presión.
Mach basıncı.
Presión Mach.
Rüzgar hızı, sıcaklık. Basıncı
La velocidad del viento, temperatura presión barométrica.
Basıncı dört yap.
- Dame cuatro de compresión.
Kan basıncı normale döndü.
La presión sanguínea está normalizada.
- Solunum yolu basıncı yükseliyor. - Daha çok genç.
- La presión de las vías respiratorias está subiendo.
Solunum yolu basıncı hala artıyor.
La presión de las vías respiratorias sigue subiendo.
Solunum basıncı sürekli düşüyor.
La presión respiratoria sigue cayendo.
Ortalama arter basıncı 80.
La presión de la arteria principal ronda los 80.
Kan basıncı düşük.
Tiene la presión baja.
Kan basıncı?
Descubrimos cómo girar los sintonizadores.
Muhtemelen su kayaların basıncıyla dağın eteklerine kadar geliyor.
Probablemente, la línea va desde la compresión de basalto a las estribaciones.
Kan basıncında sorun tespit etmişler.
Han tenido problemas con su presión arterial.
Kan basıncı düşüyor.
La tensión está cayendo.
Güneş, en sonunda, dört ya da beş milyar yıl sonra nükleer yakıtını tükettiğinde gazı soğuyacak ve basıncı düşecek.
Cuando el Sol finalmente agote su combustible nuclear dentro de cuatro o cinco mil millones de años, su gas se enfriará y la presión caerá.
Bir yıldız fazla büyükse radyasyon basıncı, kütleçekimini alt eder ve yıldızı parçalar.
Si una estrella es demasiado masiva, su emisión de presión subyuga su gravedad y vuela en pedazos la estrella.
Ne basıncı?
¿ Y la presión?
Kan basıncı?
¿ Presión sanguinea?
Su basıncı sıfırda.
¡ No hay presión de agua!
Biraz tuzlu ama basıncı iyi.
Salobres poco pero buena presión.
İçeride sürekli basıncın büyüdüğü bir yer ta ki açığa çıkana kadar.
Es un lugar donde la presión crece y crece hasta que se libera.
Doktor, kan basıncı düşüyor
¡ Doctor, le está bajando la presión!
Mirasımız olduğu sürece. Kan basıncın tehlikeli düzeyde düşük.
Y que dure.
Kan basıncı 94 / 63, nabız 58.
Presión arterial de 94 sobre 63, pulso 58.
Basıncı bombayla dengeleyemeyiz.
Bueno, no podemos igualar la presión con una bomba.
Kaydıraklardaki su basıncının biraz yüksek olduğunu duydum.
Escuche que la presión del agua en estas atracciones es bastante... alta.
basın 48
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başını dik tut 33
başına dikkat et 60
başının çaresine bak 19
başın nasıl 32
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başını dik tut 33
başına dikkat et 60
başının çaresine bak 19
başın nasıl 32