English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ B ] / Başını kaldır

Başını kaldır traducir español

581 traducción paralela
Gerçi bir an için, başını kaldırıp konuşacak gibi oldu.
Diría que alzó la cabeza como deseando hablar.
Başını kaldır Nick!
Nick, ¡ levanta la cabeza!
Başını kaldır.
Levanta la cabeza
Başını kaldırınca..... Peder Logan'ı fark ettim.
Cuando levantó la cabeza, reconocí al padre Logan, señor.
Sonra mezara gitti ve diğerleri taşı kaldırırken o başını kaldırıp dua etti.
Y entonces fue hacia la tumba. Y mientras los demás movían la piedra, el levantó su cabeza y rezó.
Başını kaldır.
Levanta la cabeza.
Başını kaldırıp gül.
- Qué? Da vuelta la cabeza y sonríe.
Başını kaldırıp bakarsan orada bir telefon numarası göreceksin.
Mire encima suyo, verá un número de teléfono.
sonra geri döndü, bir kez daha etrafında döndü, ve kendi etrafında iki kere döndü, ve sonunda başını kaldırıp baktı son katil nişan almış ona doğru geliyordu.
Entonces disparó una vez, se volteó y disparó por 2da.vez, entonces regresó, giró alrededor una vez, dió una segunda vuelta, finalmente miró hacia arriba y ahí vió al último asesino viniendo hacia él, apuntando el empezó a contar,
Başını kaldırıp, bakmadı bile.
¡ Ni siquiera ha alzado la cabeza!
Biraz başını kaldır.
Sube la cabeza un poco.
Teknenin başını kaldırın.
Empujad hacia abajo la proa.
İşten başını kaldırıp eğlenmiyorsun hiç.
Trabajas mucho y te diviertes poco.
Başını kaldır.
Ahora la cabeza.
Başını kaldır.
¡ Come!
Başını kaldır Michael.
Levanta la cabeza, Michael. No te pongas flojo.
Başını kaldır da önce sana bir şamar atabileyim! Şimdi elimi öp.
Levanta la cara... primero te abofeteo... y luego me besas la mano.
Haydi, başını kaldır.
Vamos. Arriba.
Başını kaldır...
Levanta la cabeza.
Bir defasında çekim arasında filmimde dokumacı Maria rolünü oynayan sevimli yaşlı kadın yorgun yüzünü kaldırıp bana "Şeytan gerçek, onu yatağımın baş ucunda otururken gördüm" dedi.
La encantadora ancina, que interpreta el papel de María la Tejedora en mi película, una vez giró su cansado rostro hacia mí durante un descanso del rodaje y dijo : "El Diablo existe. Lo he visto sentado al lado de mi cama."
Han'fendi, başınızı kaldırınız.
Señora, incline su cabeza
Pierre'i kitaplarının başından kaldırıp... bir kez olsun eğlenmesini sağladığın için.
Por fin arrancaste a mi Pierre de la biblioteca y lograste que se divierta.
Caddede ve ya kaldırımda boş kovan bulunmadı. Merminin izlediği yol da bir pencereden değil aksine kurbanın başıyla aynı hizadaki bir noktadan ateşlendiğini gösteriyor.
No se encontraron casquillos en la calle ni en la acera, y la trayectoria de la bala indica que el tiro no fue disparado desde una ventana sino desde un punto casi al nivel de la cabeza de la víctima.
Kaldır başını. Kendine gel.
¿ Dónde está tu entereza?
Ellerini başının üstüne kaldır.
Levanta las manos por encima de la cabeza.
- Baba, sanırım başınıza kaldım.
- Bien, papá, ya no se librará de mí.
Biliyor musun, iyi bir yılda inekleri de iyi beslersen 40 baş inekten sağlam para kaldırırsın.
Un buen año reporta mucho si puedes alimentar 40 cabezas.
Tam ilk çıkışını yapmışken. Haydi bebeğim, kaldır başını.
Pero ¿ por qué tuvo que hacerlo ahora... cuando obtuvo su primera oportunidad?
Kaldır başını.
Arriba ese ánimo.
Başınızı kaldırın.
Levanten la cabeza.
Okullar yapmak, öğretmenler bulmak ve bu öğretmenleri eğitmek zorunda kaldık. Özgür bir basın ve parlamenter hükümet kurmalarına yardımcı olduk. 14 yıldır ilk kez serbest seçim yaptılar.
Hemos tenido que construir escuelas y luego enseñar a los maestros ayudado a que exista un prensa libre y un gobierno parlamentario ; han tenido sus primeras elecciones en catorce años hacía tanto tiempo que no sabían qué hacer ; fue como dar al borracho del pueblo un vaso de agua.
Başınızı kaldırın.
¡ La cabeza erguida!
Şu kepi gözlerinin üzerinden kaldır ve başını dik tut.
Sí, señor? Quítate la gorra. Y levanta la cabeza.
Başınızı kaldırıp Tanrının kirlenmemiş gerçeğine bakın.
Alzad la mirada y contemplar la cruda verdad.
Getirdiğin mektupta yazana göre eski Mutsu valisi Masauji Taira'nın oğluymuşsun bu doğru mu? Kaldır başını.
Levanta la cabeza.
Kaldır şu başını!
¡ Levántate!
- Dinle, Jimmy... Başının belâya girmesini istiyorsan kaldır telefonu, durma ara onu.
- Escucha, Jimmy... si te quieres meter en un lío... todo lo que tienes que hacer es levantar ese teléfono y llamarla.
Şimdi ellerinizi başınızın üstüne kaldırın. Daha yükseğe.
Ahora levante la mano por encima de su cabeza.
Sadece başınızın üzerine kadar kaldırın, Bay Keller, ve serbestçe yere bırakın.
Sólo elevela por encima de la cabeza, señor Keller, y despreocupadamente dejela caer al suelo
Kaldır başını, Vera.
Levanta la cabeza, Vera.
Şimdi, koca kıçını kaldırıp giyinmek ve Bay Watson'a rapor vermek için tam üç dakikan var! - Baş üstüne, efendim.
¡ Le doy tres minutos para levantarse de ese gordo colchón vestirse y plantarse ante Watson!
Başınızı kaldırın.
Levante la cabeza.
Marcello, başını kaldır lütfen. Ne yani, bu kadarcık mı?
- ¿ Qué ha pasado?
Başını kaldır! Şuraya bak.
Un momento.
Boşmuş. - Başınızı kaldırın ve denize bakın, lütfen.
Levanta la cabeza, y mira hacia el mar, por favor.
Jack, Louisa Escalante hakkındaki basın açıklamasını ortadan kaldır.
Jack, frena el informe de prensa sobre Louisa Escalante.
Bayılmadan önce başımı kaldırıp baktım, tepedeki kapağın üstündeydi.
Antes de desmayarme, levanté la vista y allí estaba sobre la trampilla.
Ve kafasını kaldırıp, Chuji başıyla işaret eder..
Y levantando la cabeza, Chuji dijo que sí.
Başınızı eğip, kollarınızı kaldırın.
Levanten sus brazos. Sobre su cabeza.
Kaldırın başınızı!
Levantad la frente, abrid las puertas.
Ellerinizi başınıza kaldırın. Kaldırın!
Las manos en la cabeza. ¡ Arriba!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]