Bilmelisin ki traducir español
716 traducción paralela
Bilmelisin ki Pittsburgh'da senden daha iyi insanlar tanıyorum.
Te diré que conozco a gente mucho mejor que tú en Pittsburgh.
Şunu bilmelisin ki seni sadece satın almadı.
Tengo noticias : No sólo te compró, te quiere.
Şunu bilmelisin ki Bay Fiske'nin döneceğini hiç sanmıyorum.
¿ Sabe algo? No creo que el Sr. Fiske regrese.
Bilmelisin ki diğerini de kaybedeceğiz.
Antes de lo pensado, perderemos otra.
Şunu bilmelisin ki orduda bireyin önemi yoktur.
Debería saber que en el ejército el individuo no cuenta.
Bilmelisin ki şu iki adamdan korkmak için hiçbir sebep yok.
Deberías saber que nunca hay que temer nada de dos hombres.
- Belki sana biraz vahşice gelebilir ama... bilmelisin ki bizim ilk görevimiz ölülerimizle ilgili olacak.
Si no fuera un salvaje, sabría que lo primero es encargarse de nuestros muertos.
Tom, sana söylediğim şeyler davranış tarzım, ve beni beraber gördüğün insanlar yüzünden bilmelisin ki Nikko ve ben bir nevi üst düzey yetkiliyiz.
Por lo que te conté por cómo actué y la gente con la que estuve deberías saber que estamos cerca de los altos mandos.
Bilmelisin ki, tüm olanları ilk defa unutmaya başladım.
Al conocerla, por primera vez en todo este tiempo he sido capaz de olvidar.
Brown, bilmelisin ki bu gereksiz.
Brown, debe saber que eso es innecesario.
- Şunu bilmelisin ki Hylas öldü.
- Entonces escuchad. Hilas murió.
Ben inançlı bir insanım Rahip. Ama şunu bilmelisin ki, insan kurban edilmesi hoşuma gitmiyor.
Soy un hombre de fe, Sacerdote, pero debes saber que no apruebo el sacrificio humano.
Bilmelisin ki buraya gelerek seni tehlikeye atıyoruz.
Deben saber que los hemos puesto en peligro al venir aquí.
Şunu bilmelisin ki ben evliyim.
Creo que deberías saber que estoy casado.
- Nedir? - Şunu bilmelisin ki daha önce kimseye göstermedim.
- Antes de hacerlo, quiero que sepa... que esto no lo ha visto nunca nadie.
Ölmeden önce şunu bilmelisin ki, üstün yetenekleri ve dolayısıyla üstün güçleri olan adamların oynayacakları son bir kart vardır.
Antes de morir, debes saber que aquellos dotados de talentos superiores y por consiguiente de poderes superiores siempre tienen una ultima carta que jugar.
Eğer öyle olmadığını düşünüyorsan bilmelisin ki Hogue çölde yaşadı ve sonra öldü.
Pero si te parece que no es así debes saber que Hogue vivió y murió en el desierto.
Bilmelisin ki senin paraşütün Sendika'nın el koyduğu 50-60 kadar paraşütten biriydi.
Debes recordar que tu paracaídas fue uno de los 50 ó 60 adquiridos por el Sindicato.
Şunu bilmelisin ki benim çok sevgili Katerina Matveyevnam artık insanlar arasındaki sınıf çatışmaları genel olarak sona ermiş durumdadır ve ezik halkların kurtuluşları çok yakındır.
Deberías de saber, mi querida Katerina Matveyevna, que hasta la fecha, la lucha de clases se ha establecido en todas partes, y el día de la liberación mundial se acerca.
Ve eğer kaderimizde birbirimizi bir daha görmemek yazılmışsa Katerina Matveyevna, şunu iyi bilmelisin ki ben hayatımı hep sana adadım ve son nefesime kadar adayacağım da.
Y si el destino nos separa, Katerina Matveyevna, deberías saber, Lo que he sido y lo que seré hasta mi último suspiro,
- Şunu bilmelisin ki insan her zaman yiyecek bulabilir.
No necesito decirte que de comer se encuentra siempre.
Peki Biederbeck ama bilmelisin ki ; bizler de amatör değiliz.
Bien, Biederbeck, pero sabe, no somos principiantes exactamente.
Lütfen hayatım bilmelisin ki başka bir şey yok.
Por favor, querida, al menos debes de saber eso.
Bilmelisin ki biz seksi büyünün bozulması olarak adlediyoruz... ve kendimizi o gülünç pozisyonlarda... asla görmek istemiyoruz.
Deberias saber que vemos al sexo como una violación de el espíritu y ciertamente jamás seremos cogidos en una de esas ridículas posturas
Bilmelisin ki, polis, muhbirleri aracılığıyla George Tanner ve Tono Toshiro arasındaki kan davasını keşfetti.
Deben saber que la Policía ha descubierto por su red de informadores que George Tanner y Tono Toshiro pelearon por negocios anoche.
Ama bilmelisin ki, ben senden daha talihsizim.
Pero tienes que saber que fui mucho peor criado que tú.
Ama bilmelisin ki babanın yaptığı hiçbir şey kötü niyetliliğinden değil.
Pero debes saber que nada de lo que hace tu padre es por maldad.
Kulağa çok acımasızca geliyor biliyorum ama bilmelisin ki o hiç acı çekmedi.
Sé que suena truculento, pero tienes que saber que no sufrió.
Bilmelisin ki... O okul bir suç yuvasıdır!
Deberías saber que la Casa es una organización malvada.
Ve bilmelisin ki onunla yatmak istedim.
También debes saber que fui yo quien quiso acostarse con él.
Eğer sen Hotel Corona'ya gitmek istiyorsan, bilmelisin ki, bura restorasyon için yakındır!
Si quieres ir al Hotel Corona, deberías saber esta cerrado por restauracion!
Kaçabildiğin takdirde, şunu bilmelisin ki...
En caso de que escapes, debes saber.
Ama şunu bilmelisin ki, Ruslar geldiğinde- -
Pero tienes que entender, cuando lleguen los rusos...
- Bilmelisin ki...
- Debes saber...
Deke, bilmelisin ki bizler kahraman değiliz, kurbanlarız.
Deke, debes entender que no somos héroes, sino víctimas.
Şunu bilmelisin ki, seni tanımasaydım, bu gece bunu asla başaramazdım.
Quiero decirte que de no ser por ti, no habría podido hacer esto.
Biliyorum burada yenisin ama bu günden itibaren bilmelisin ki...
¡ Doctor!
Şunu bilmelisin ki, şu anda daha ilgi çekici bir olay bulunmuyor.
Entiende que nada mas intrigante ocurre de momento.
Bilmelisin ki eğer ölürsem...
Tú que has estudiado medicina, seguro que lo sabes. ¿ Estoy por morir?
Bilmelisin ki, ne olursa olsun... hiçbir şeyin... ilişkimizle bir ilgisi yok.
Sólo quería decirte sea lo que sea que suceda no tiene nada que ver con mis sentimientos.
Bilmelisin ki, GÖT
Para su información...
Çünkü, eğer öyleyse... şunu bilmelisin ki... hiç gülecek havada değilim.
Porque si es así..... debe saber que..... no estoy de humor para chistes.
Bilmelisin ki,... Daha iyi bir casusum olamazdı.
Tiene que saber, hubiera sido mejor no hablar de la cámara.
Albert, eğer sen kendininkini şimdi yemek istiyorsan yiyebilirsin ama şunu bilmelisin ki, stadyumdakiler beklemeye değer!
Albert, si quieres comerte el tuyo antes de llegar al estadio, es tu decisión. Pero te digo, por esos hot dogs valen la pena esperar.
Ben de senin kadar şaşkınım. Sadece, bilmelisin ki, seninle olmak benim kaderim.
Estoy igual de asombrada que tú pero... mi destino es estar contigo.
Sevgili bahriyeli, öncelikle şunu bilmelisin ki, bebeği dünyaya getireceğim.
Querido Sailor, ante todo debes saber que voy a tener el bebé.
Üzgünüm bu sana çok insani geliyor olabilir, ama ne tür bir acı çekersen çek bilmelisin ki biz seninleyiz.
Lamentaría que esto te pareciera demasiado humano, pero si tú sufres, tienes que saber que estamos a tu lado.
Ben, şunu bilmelisin ki idari işler sözkonusu olduğu zaman senin yaklaşımların beni tedirgin ediyor. Öyle değil mi Charlie?
Ben, mi opinión sobre tu habilidad como administrador se resiente... cuando te metes en este tipo de detalle. ¿ De acuerdo, Charlie?
Bilmelisin ki sanatın özrü olmaz!
Deberías saber que el arte no se disculpa!
Şunu bilmelisin ki hapishanemizde "İhzar emri" diye bir şey duyulmamıştır.
Y si durante tu estancia aquí... algo, lo que sea, se incendia... creo que deberías saber que en mi cárcel... nunca hemos oído hablar del hábeas corpus.
Ama, biliyorsunuz ki, efendim bir katana kullanıyorsan ; nasıl kullanılacağını bilmelisin.
Pero, verás, señor una espada tiene sus usos, todo depende de cómo la uses.