English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ D ] / Dayanılmaz

Dayanılmaz traducir español

1,241 traducción paralela
Bu dayanılmaz!
Esto es intolerable.
Bu dayanılmaz!
Es intolerable.
- Dayanılmaz birisin. - Şeftali tadındasın.
a duraznos.
- Dayanılmaz.
- Insoportable.
Golf oynamayanların asla anlayamayacağı, kocaman açıklıklarda zaman geçirmenin dayanılmaz ferahlığı da var.
No se trata de eso. Hay algo terapéutico en pasar el tiempo en un entorno al aire libre. Los que no juegan al golf nunca lo podrán entender.
Başkalarının düşüncelerini duymak bir çocuk için çok dayanılmaz olmalı.
Les invade el eco de los pensamientos de los demás.
On yıl önce yanık acıları dayanılmaz olurdu.
Hace 10 años, el dolor hubiese sido insufrible.
Bir odada kapalı, suni hava soluyarak, güneşsiz dayanılmaz insanlarla.
Yendo a un empleo en un cuarto cerrado, sin ventilación ni luz... y con gente despreciable.
Dayanılmaz birşey.
Es completamemente insoportable.
Son yaptığım tablolardan birini gördüğümde buradaki acı dayanılmaz oluyor.
Cuando veo las pinturas recientes... el agobio aquí es insoportable
Sakın inkar etme. Bu güvenin seni dayanılmaz yapıyor.
Tu seguridad es irresistible.
Meishan çok dayanılmaz biri!
¡ No puedo con Meishan!
Sıcak yaz günleri... dayanılmaz olmalıydı.
Los días calurosos de verano... debían ser una verdadera tortura para él.
Benim, her kelimeyi en az yüz defa, tekrar tekrar yazmaya olan dayanılmaz isteğime karşı yaptığın bu Katolik yorumunu kabul etmiyorum.
No acepto tu... interpretación católica de mi compulsión, mi necesidad... de revisar cada palabra como mínimo cien veces.
Yoksa dayanılmaz şekilde küstahlaşırlar.
¿ No tengo razón? De otro modo, los comunistas empezarían a sentirse a sus anchas.
- Biliyorum, dayanılmaz.
- No quiero ni pensarlo.
Sanırım dayanılmaz.
lnsoportable, supongo.
Sana söylüyorum eğer bana ve bize olan dayanılmaz..
Pero te digo que no habrá crisis, sino la decisión tranquila de... amoldarme.
Önce içinde dayanılmaz bir arzu duyarsın..... sonra hemen ertesi gün heyecan dolu biri olup çıkarsın. Anlıyor musun?
Empiezas con deseo incontenible y acabas al día siguiente con una sensación insoportable.
Evet, ama bu kadın dayanılmaz biriydi.
Sí, pero ésta era irresistible.
Ağustosta şehrin sıcağı dayanılmaz oluyor. Biz de yatla Yunan Adaları'na gittik.
En agosto hace un calor insufrible y fuimos en yate a las islas de Grecia.
Dayanılmaz acı çekiyorum, aklımı yitiriyorum sanki.
Siento un dolor desgarrador. Y siento que me estoy volviendo loco.
Gitmeyeceksin, çünkü beni dayanılmaz buluyorsun.
No te marcharás porque me encuentras irresistible.
Dayanılmaz acılar içerisindesin!
¡ Sufres un dolor constante!
Dayanılmaz acılar içerisindeyim.
Sufro un dolor constante.
"... dayanılmaz bir sıcakta, Yeni Dünya'nın ilk şehrini kuruyoruz. "
Con un calor insoportable estamos construyendo la primera ciudad de este mundo nuevo.
Acı dayanılmaz.
El dolor es insoportable.
Dayanılmaz, değil mi?
Es insoportable, ¿ no?
Beni dayanılmaz buluyor.
Soy irresistible.
Seni çekici, dayanılmaz kişiliğinle başbaşa bırakıyorum.
Te dejo con tu magnética e irresistible personalidad.
Ailesine gelince, kesinlikle şimdiye kadar talihsizce muhattap olmak zorunda kaldığım en dayanılmaz ve iğrenç sosyal hayvan sürüsü.
La familia de él es el rebaño de animales más repugnantes que yo he conocido.
Urbane Wool'un biraz yukarısında, ki, dünyadaki en sıcak yerlerden biri olduğunu belirteyim, nem, kesinlikle dayanılmaz orandaydı.
Estábamos a unas millas de La Urbana, que, por cierto, es uno de los lugares más calientes del mundo. La humedad era absolutamente insoportable.
Dayanılmaz, acımasız, altı soğuk ay.
Seis meses de frío insoportable y despiadado.
Şu dayanılmaz dürtülerim.
Tenía esos terribles deseos.
Dayanılmaz bir fırsatın peşinden geldim. Her iyi yazar bunu yapmalı.
Como haría todo escritor, aprovecho una oportunidad irresistible.
Dayanılmaz acılar içinde misin?
¿ Estás con un dolor insoportable?
Anlaşıldığı üzere, dayanılmaz bir evliliği varmış.
Naturalmente, su matrimonio era intolerable.
Ona karşı dayanılmaz bir yakınlık hissettim.
Siento un amor arrollador por ella.
Bana o kadına karşı dayanılmaz bir aşk hissettiğini söyledi.
El dijo que sentía un amor arrollador por ella.
Bu zalim sıcak dalgasının ortasında Boston sakinleri bu dayanılmaz havaya lanetler yağdırıyordu. Ama bir adam serinliğe sahipti. Kendi makinalarının verdiği serinliğe çaresizce mahkumdu.
En medio de esta cruel ola de calor los habitantes de Lost maldicen su insoportable tierra mientras un hombre solo permanece sereno sereno pero prisionero de sus propias herramientas desesperadas.
O filmi izledim ve dayanılmaz bir biçimde "Elvis" olmak istedim.
Yo miro ese hillbilly y quiero ser él, tan malo.
Vücudu dayanılmaz kokuyor.
Su olor corporal es insoportable.
Çirkinler. Kokuyorlar. Dayanılmaz!
¡ Son feos y apestan!
- Nefreti o kadar büyük ki bu dayanılmaz.
- ¿ Qué? - Me aborrece tanto que es irresistible.
Ama bu defa, Görüntüyü ortadan kaldırmak için dayanılmaz bir istek duydum.
Pero esta vez, sentí un deseo incontrolable de eliminar la imagen.
Bu dayanılmaz.
Lo pido por última vez.
Hayatım dayanılmaz.
Mi vida es horrible.
Dayanılmaz bir yer burası.
Es un lugar insoportable, cercano a la muerte...
Dayanılmaz değildi.
No me dolió en absoluto.
Onu tatmak için duyduğum o dayanılmaz arzuyu açıklayamadım.
Él fue el único que se dio cuenta de los agujeros.
Dayanılmaz biri.
Es imposible.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]