English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ D ] / Daydın

Daydın traducir español

706 traducción paralela
Sen bu üç, dört ay Tortuga'daydın.
Ha estado en Tortuga por tres o cuatro meses.
- Uzunca bir süredir Hindistan'daydınız.
- Estuvo en la India un tiempo.
Sen Long Island'daydın.
Usted estaba en Long Island.
Demek dün Amsterdam'daydınız Bay Haverstock.
Así que ayer estuvo en Ámsterdam, Sr. Haverstock.
Demek bu yüzden Pocahontas'daydın, ha?
¡ Oh! , así que eso es lo que estabas haciendo en "Pocahontas", ¿ eh?
Beaky öldürüldüğünde sen Liverpool'daydın...
¿ Fuiste a Liverpool, cuando?
Tahmininizden fazla dışarıdaydınız.
Y que estuvo así más tiempo del que creyó.
Haklısın, sen dışarıdaydın.
Es cierto, estabas fuera.
Hiroshima'daydın, değil mi?
Estuviste en Hiroshima, ¿ verdad, papá?
Ama buraya gelmeden önce, New York'ta dışarıdaydınız.
Pero antes de venir, cuando aún estaba afuera, en Nueva York.
Ne zamandır dışarıdaydınız?
¿ Cuánto tiempo han estado aquí?
Dokuzuncu birlik. Siz Gettysburg'daydınız değil mi?
Estuvieron en Gettysburg, ¿ verdad?
Sen de mi Fly-Boy'daydın?
¿ Qué te pasa? ¿ También has apostado por Cly-Boy?
- Devam edin, Ulm'daydınız.
Sigue. Estas en Ulm.
Evet, siz Twilight Room Bar'daydınız.
- No, usted estaba en Twilight Room.
Mayıs'ta yakayı ele verdim. Haziran'da yanında bir jigoloyla Riviera'daydın
Me detuvieron en mayo y en junio veraneabas con un gigoló.
- Bütün gece dışarıdaydın.
- Pasaste la noche fuera.
Dün gece yine St. Marco'daydım. Siz de yine St. Marco'daydınız.
Anoche yo fui a la plaza de San Marcos otra vez.
Sizi son gördüğümde çatıdaydınız.
La última vez que les vi estaban en el tejado.
- Sabahtan beri toplantıdaydın.
- Estuviste en junta toda la mañana.
- Siz de mi Normandiya'daydınız?
¿ También estuvo usted en Normandía?
Sen de aşağıdaydın.
Usted estuvo ahí.
İlk aradığında sen aşağıdaydın ama yine aradığında burada olabilirsin... çay içerken.
Estabas abajo la primera vez que llamó. Podrías haber estado aquí cuando... llamó de nuevo. Tomando té.
- Dr. Eckner, Cinayetlerin olduğu gece Fort Linton'daydınız,
Dr. Eckner... usted estaba en Fuerte Linton la noche de los asesinatos...
Teğmen, sen San Carlos'daydın, değil mi?
Teniente, usted estaba en San Carlos, ¿ no es cierto?
- Çocuklarla birlikte dışarıdaydın.
- Has salido con los chicos.
- Demek Paul'le birlikte Rio'daydın? - Yine mi Paulo?
- Así que tú estabas en Rio, con Paul. - ¡ Oh, ahora Paolo!
Dün... dün gece aradık, ama sanırım dışarıdaydınız.
Estuvimos aquí anoche, pero... creo que no estaban.
Dışarıdaydın.
Ha sido fuera. ¡ Levántate!
- Bana yalan söyleme. Gene dışarıdaydın, değil mi?
- No me mientas. ¿ Has estado fuera otra vez?
Onlar tepede, siz de aşağıdaydınız.
¡ Ellos en la cima y vosotros en el fondo!
14 Kasım cumartesi gecesi Kansas, Holcomb'daydınız.
La noche del sábado 14 de noviembre estabas en Holcomb, Kansas.
- Olay olduğunda Meksika'daydınız ve tarihler, şurada şey vardı- -
Ud. estaba en México cuando este asunto ocurrió y las fechas ahí fueron...
Dışarıdaydık, sana yüzüğü vermiştim, sen ise ağlamaya başlamıştın.
Estábamos afuera, te devolví el anillo, comenzaste a llorar y...
Karımın tabii ki, daha demin yukarıdaydı. Şimdi emekli olduğumdan, boş zamanlarımdan nasıl keyif alacağımı öğrenmemi istiyor. Ama mevzu dönüp dolaşıp...
estuvo aquí hace un momento quiere que disfrute ahora de mi tiempo libre pero no es tan fácil como parece.
O yılın çoğu zamanında Cape Cod'daydım.
Estuve abajo en Cabo Bacalao la mayor parte del año.
Sanırım Luke'daydı şunu demez mi : "Kılıcı olmayan, abasını satıp bir kılıç alsın"?
Pero hay un versículo en el que creo que Lucas dice : "Quien no tenga espada, venda su manto y cómprese una".
Chizuko dışarıdaydı. Ryokichi ile babanın mezarına gittik.
Ryokichi y yo hemos ido a la tumba de papá.
Bu sabahın altısından bu yana Gestapo'daydım.
en la GESTAPO desde las 6 a.m.
Bir keresinde kışın Londra'daydım.
Estuve en Londres un invierno.
Geçtiğimiz iki yıl boyunca hiç sevmediğim Denver, Colorado'daydım. Son derece sıkıcı bir yatılı okuldaydım. O yüzden atın üzerindeki herhangi bir şey bana çok güzel görünüyor.
He permanecido los últimos dos años en el Este, en Denver, Colorado... encerrada en una escuela de internos... y me fascina la vista de cualquier cosa que esté sobre un caballo.
Eğer cevabınız "evet" ise, toplantıdaydım.
Usted contesta : "Sí, yo estaba en esa y esa reunión."
Beni hatırlamazsınız, ama Queen Alexandria'daydım.
No se acordará de mí, pero estuve en el Queen Alexandria.
Dün gece "Altın Çağ" daydım.
Ayer fuí al cabaret.
Geçen yıl siz buraya taşınınca... Kate hakkında bir şeyler duyarsınız diye korktum. Ama o burada, kıyıdaydı... sizse dağların öte tarafında, Salinas'taydınız.
me temí... que pudierais descubrir algo sobre Kate. y vosotros al otro lado de las montañas de Salinas.
Denizaltıdaydık. Kod adıyla bildiğimiz bir adanın yanındaydık.
Estábamos en un submarino, anclados frente a una isla... con un nombre codificado.
Daha önce Bois de Boulogne'daydım, Çocukların oynadığı göl kenarını biliyor musunuz?
Estaba destinado a Bois de Boulogne, donde juegan los niños.
Bana bakmayın, ben Rio'daydım.
- No, yo estabe en Río.
Dostlarla dışarıdaydık anlarsın ya yaşıyoruz.
Salí con los muchachos, ya sabes, a celebrar.
Bütün o geceler, sen beni koro provasında, bowlingte veya Pringle's'ın orada renkli televizyon seyrettiğimi zannederken ben gerçekte Belly Button'daydım.
Todas esas noches pensaste que estaba en el coro... o mirando televisión en la ferretería. Estaba en El Ombligo.
Bütün gün dışarıdaydım, beni arıyor olmalıydın.
He estado todo el día fuera de casa, seguramente me habá estado buscando.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]