Dediğini duydum traducir español
580 traducción paralela
Ve onun şöyle dediğini duydum.
Me pareció oírle decir :
Sonra Hercules'in Cleo'ya "Venus çok şey biliyor" dediğini duydum.
Después escuché a Hércules decir a Cleo : "Venus sabe demasiado".
Roger Byam'ın "Bana güvenebilirsin." dediğini duydum.
Escuché a Roger Byam decir : "Cuenta conmigo".
Onun ne dediğini duydum. Bizi trenden çıkarmak için bir oyun.
Era un truco para sacarnos del tren.
Ama ona Freddy dediğini duydum. Beni kandırmaya çalışma sakın.
Yo la oí llamarle Freddy, así que no intente engañarme.
"Guillermo, sevgili kocacığım, bekle ben de geliyorum" dediğini duydum.
La oí gritar : "¡ Guillermo, marido, espera! ¡ Yo iré contigo!"
Telefonu kapatmadan önce "Merhaba Johnny" dediğini duydum.
Entonces le oí decir : Hola, John, y colgó.
Sonra da çocuğun "Nefsi müdafaa mıydı?" dediğini duydum.
Entonces oí al chico decir, "¿ fue en defensa propia?"
Dr. Kik'in bana bakış şeklinden anladım. Sonra da Dr. Gifford'un "iyileşti" dediğini duydum.
Lo supe por cómo me miró el Dr. Kik y dijeron "curada".
Sonra büyükbabamın şöyle dediğini duydum.
Entonces mi abuelo gritó :
Dediğini duydum.
Le oí decirlo.
Ne dediğini duydum seni oksijenli öpücük böceği.
Ya he oído lo que ha dicho, rubia teñida.
Peygamberin şöyle dediğini duydum :
Oí como le decía...
Bir sabah onun Phil Mackey'e yaklaşıp bir cocker spaniel gibi kalçalarını kıvırdığını ve şöyle dediğini duydum :
La vi paseando con Phil Mackey una mañana... y ella contoneó sus caderas como un cocker spaniel y dijo :
Ama o, arkadaşlarının yanına koşarak döndü. Şöyle dediğini duydum : " Bahse girdim mi, herşeyi, hatta...
Pero entonces él corrió hacia los otros chicos... y le oí decir, " por una apuesta besaría cualquier cosa...
Onların "Cherche-Midi" dediğini duydum.
Les oí decir "Cherche-Midi".
Ne dediğini duydum, ne kastettiğini de biliyorum.
Sé lo que ha dicho y sé muy bien lo que quería decir.
Neredeyse tam öldüğü anda şöyle dediğini duydum : "Baba, onları bağışla çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar."
Casi en el momento de su muerte le oí decir, "Padre, perdónalos pues no saben lo que hacen".
Ben de böyle şeyler dediğini duydum.
Yo también le oí decirlo.
Onun "küçük burjuva" dediğini duydum.
Le he oído decir "pequeño burgués".
Birden Katarina'nın "Neden gelmiyorsun?" dediğini duydum.
De repente oí decir a Katarina : "¿ No vas a venir aquí arriba?"
O dediğini duydum çavuş Rizzo.
Lo he oído, sargento Rizzo.
Tanrı'ya inanmıyorum dediğini duydum Luke.
Dicen que no crees en Dios, Luke.
İnsanların ne dediğini duydum ve şimdi görüyorum nasıl biri olduğunu.
He escuchado lo que vuestros cortesanos dicen y he visto como sois.
Bana piç dediğini duydum mu, duymadım mı?
¿ Me ha parecido oírla llamarme cabrón?
Ne fark eder ki? "Kocam içeride" dediğini duydum.
Pero eso no importa. Lo oí decir : "Mi esposo está adentro".
Ne dediğini duydum, Moureen Cassidy!
Te oí, Moureen Cassidy.
- Ne dediğini duydum.
Escuché lo que dijiste.
Dediğini duydum!
¡ Ya te he oído!
Birinin... giyineyim dediğini duydum.
He oído algo... sobre vestirse.
Doktorun dediğini duydum.
Oí que lo que dijo el doctor.
Ne dediğini duydum. Sadece inanamadım.
Ya he oído lo que ha dicho, pero no podía creerlo.
Ne dediğini duydum. Sadece inanamadım.
Ya le he oído, pero no podía creerlo.
Neredeyse herkesin "Benin yapabileceğim bir şey yok" dediğini duydum.
Casi con la misma frecuencia alguien dice, "no hay nada que yo pueda hacer".
Sahiple Washington Kasabası'nı geçerken şişko bir şerifin şöyle dediğini duydum :
lba con el amo por el condado de Washington y oí lo que el sheriff le decía :
Ona ne dediğini duydum.
Oí lo que le dijo.
Rüyamda... bir sesin ağlayarak bana şöyle dediğini duydum : "Kırılmış olan kılıcı ara."
En un sueño oí una vez que me gritaba diciéndome, "Busca la espada que estaba rota".
- Dediğini duydum.
- Ya te he oído.
Öncesinde ne dediğini duydum.
Ya he escuchado eso, antes.
- Sana bu da ney... - Ne dediğini duydum!
- Te dije- - - ¡ Ya te oí!
Yoksa onun Parke dediğini mi duydum?
¿ O he oído mencionar el apellido Parke?
Bunu ben cevaplayabilirim. Daha birkaç gün önce... - bu bahar hiç kimseye sığır satmayacağım dediğini kendim duydum.
Yo mismo le oí decir hace sólo unos días... que no le vendería una sola cabeza a nadie esta primavera.
'Sevgili Rand'inin halini gel de gör dediğini duydum.
Él le dijo que mirara a su Rand ahora.
"21 yaşımdayken duydum Bilge bir adamın şöyle dediğini :"
" A los 21 años, oí a un sabio decir :
"21 yaşımdayken duydum Yine onun şöyle dediğini :"
Cuando tenía 21 años volví a oírle decir :
Dün ona "lanet olsun," dediğini bile duydum
Y ayer la oí decirle : "¡ Maldito seas!"
Dediğini duydum, evet.
Sí, he oído lo que has dicho, sí.
Ne dediğini duydum!
- Lo he oído.
Bir şey dediğini duydum.
Algo has dicho.
"Silahına davran, beyim!" dediğini duydum. Arkamı döndüm.
"¡ desenfunde, señor!" Me volví... y me encontré de bruces...
Sahiple Washington Kasabasï'nï geçerken sisko bir serifin söyle dedigini duydum :
Iba con el amo por el condado de Washington y oí lo que el sheriff le decía :
duydum 657
duydum ki 65
duydum seni 20
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğimi anladın mı 22
dediğinde 40
dediği gibi 26
dediğin gibi 139
dediğimde 47
duydum ki 65
duydum seni 20
dediğim gibi 696
dediğin gibi olsun 64
dediğimi anladın mı 22
dediğinde 40
dediği gibi 26
dediğin gibi 139
dediğimde 47