English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ D ] / Doğa

Doğa traducir español

3,031 traducción paralela
Doğa kanalını izliyorsun değil mi?
¿ Ves el Canal de la Naturaleza, verdad?
Ve onu geri almak istediğimde elimi hiç de doğa dostu olmayan akü asidinin içinde buldum.
Y cuando me agaché para recogerlos, puse mi mano en algún ácido de batería muy contaminante del ambiente.
Ki bunlar, doğa dostu yapı malzemesi olarak kullanılıyor.
Los cuales son usados en la construcción verde.
Öyle, her zaman doğa ile bir olmak istemişimdir. Bir şeyim yok.
Bueno, siempre estuve unido a la naturaleza.
Takım, gittikçe iyileşiyor playoff'lara katılırken bir doğa gücü gibi görünüyor.
Este equipo empieza a parecerse cada vez menos a un golpe de suerte y más a una fuerza de la naturaleza de camino a los playoffs.
Hafta sonu doğa kampı geldi çattı.
Se acerca el fin de semana salvaje.
Ben ve Doğa Ana.
Yo y la Madre Naturaleza.
Bir de ben... Doğa Ana'nın erkek kardeşi.
Y yo el hermano de la Madre Naturaleza :
Doğa Kardeş ama siz bana Andy diyebilirsiniz.
Hermano Naturaleza. Pero pueden llamarme Andy.
Ya da Doğa Kardeş.
O Hermano Naturaleza.
- Doğa Kardeş.
- Hermano Naturaleza.
Çocuklar, size doğa ve özgüven hakkında bir şeyler öğretmeye çalışıyorum.
Niños, intento enseñarles algo sobre la naturaleza y la autosuficiencia.
Oh, işte bir arkadaşlık kampı sponsoru ise "Doğa Erkeği" Ric Flair.
Oh, hay un campamento de amistad patrocinado por "El Chico Natural" Ric Flair.
Ben "Doğa Erkeği" Ric Flair.
Soy "El Chico Natural" Ric Flair.
Eğer hayat boyu arkadaşlık istiyorsanız, benimle "Doğa Erkeği" Ric Flair'ın Erkek Bağları Doğa Trenine katılın.
Así que si quieren ser amigos para toda la vida, únanse a mi en el Sendero de Unión Masculina de "El Chico Natural" Ric Flair.
Evet, Bay "Doğa Erkeği" Ric Flair, hazırız.
Si, Sr. "Chico Natural" Ric Flair, lo estamos.
Belki de doğa kıçında çantayla oturmak değildir.
Quizá la naturaleza no apeste como una gran bolsa de culo.
- Gibbs, bu Simms. - Doğa bizi mi çağırıyor patron?
Gibbs, ese es Simms.
Şu nasıl olur Doğa Tarih Müzesi sonra Intrepid sonra yemek sonra da adını hatırlayamadığım Brodway'deki gösteri biletleri ama bileti aldığım adamım, şehirdeki en sıcak göster olduğunu söyledi.
¿ Cómo suena esto? Museo de Historia Natural, después "El Intrépido", después cena, después entradas para un espectáculo en Broadway, no recuerdo el nombre, pero el tío que me consiguió las entradas dice que es el más de moda.
Doğa karışımlarının gücü.
La naturaleza está llena de potentes brebajes.
Eğer doğa bize bir şey öğrettiyse o da hayatın çalışmak için olduğu ve diğer yaşayan şeyler gibi, bizim amacımız da gelişmek.
Si la naturaleza nos ense ¤ a algo, es que la vida esta hecha para funcionar. y que al igual que cualquier ser vivo, nuestro prop ¢ sito es prosperar.
Söylentilere göre bazı bölgelerin zamanla Kötüleştiğine şüphe yok ama orada tuhaf bir şeyler oluyor bu iyi bir doğa değil. Aksine oldukça şeytani.
No hay duda que de acuerdo a la tradición hay lugares que con el tiempo, se han convertido en malos pero hay algún tipo de mística por ahí que no es de buena naturaleza, más bien de mala.
Burada dağlar da nasılsa öylesine tuhaf bir doğa gibi görünen bir tür enerji varki insan bilincine dönüşüp, orada yaşamayı bize gerçekten imkansız kılıyor
Lo que tenemos, son montañas donde por alguna razón la energía parece ser de tal naturaleza que transforma la conciencia humana y que hace en realidad imposible para nosotros vivir allí.
1854'de, coğrafyacı ve doğa bilimcisi Richard Karl Maak korkutucu Vilvuy Nehri'ne bilimsel bir keşfe öncülük etmesi için Rusya Coğrafya Komitesi tarafından atandı.
En 1.854, el geógrafo y científico Richard Karl Maak fue designado por la Sociedad Geográfica Rusa para llevar a una expedición científica a la cuenca del temido Río Vilyuy.
Ben Doğa Adamı'ndan Mike Baxter,... ve sizlerin hoşlandığınız şeyleri biliyorum -
Soy Mike Baxter para Outdoor Man, y sabemos que es lo que le gusta a los hombres.
Selam, ben doğa adamı Mike Baxter.
Hola, Mike Baxter, para el hombre del aire libre.
Tıpkı doğa üstü deneyimler gibi. - Devam et.
Como la tienen todas las experiencias paranormales.
New York'ta da doğa var.
Hay naturaleza en Nueva York.
Eğer doğa güvercinle farenin bir kondom üzerinde kavgasıysa ; haklısın.
Sí, si crees que la naturaleza es mirar a una rata y una paloma peleándose por un condón.
Vahşi doğa ve Altılar'ı da hesaba katarsak, ormanda ölmeni sağlayacak pek çok şey mevcut.
Digo, entre la vida salvaje y los Sixers hay muchas maneras en las que puedes morir en esta jungla.
Forensik önlem, rüzgar, yağmur, dolu. Doğa suç mahallini yok ediyor.
Contramedidas forenses, viento, granizo, lluvia, la madre naturaleza borra la escena del crimen.
Doğa boşluktan nefret eder.
La naturaleza aborrece el vacío.
Doğa Ana gerçekten akıl almaz.
La madre naturaleza es increíble.
Doğa ana diye bir şey yok.
La madre naturaleza no es real.
Doğa kanunu eski durumuna döndü.
El orden natural ha sido restaurado.
Koşullara yalnızca buz boyun eğmiyor. Bu yontulmuş minare, acımasız doğa koşullarının dört bir yandan aşındırdığı bir dağın kalıntıları.
No es sólo el hielo que produce, esta aguja esculpida es el remanente de una montaña tallada por todos los lados por los feroces elementos.
İç kısımlarda, kış karları erimiş ve engin, ağaçsız bir doğa ortaya çıkarmış.
En tierra firme, la nieve invernal ha desaparecido descubriendo una gran paisaje sin árboles.
Bu yontulmuş minare, acımasız doğa koşullarının dört bir yandan aşındırdığı bir dağın kalıntıları.
Este chapitel esculpido es el remanente de una montaña, erosionada de todos lados por los feroces elementos.
Doğa 25 yaşına kadar arkadaşın, Sonra doğal olmayan yollara gideceksin- -
La naturaleza sólo es tu amiga hasta los 25, entonces tienes que girar hacia lo artificial.
Roeg'in filmi, Avustralya'daki zıtlıklarla ilgilidir. Doğa ve şehir, deniz ve yüzme havuzları çiğ ve pişmiş şeyler.
La película de Roeg trata sobre los contrastes de Australia entre la naturaleza y la ciudad, el mar y las piscinas lo crudo y lo cocinado.
- Doğa turu ve Batı Yakası Lisesi'nin bir kutlaması varmış.
- Una visita a la Reserva Natural y un festejo de la Secundaria Western.
Doğa böyle işliyor.
Así funciona la naturaleza.
Doğa bana dayanma gücü veriyor.
La naturaleza me da una nueva vitalidad.
Evet, esaret altında ve kendi vahşi doğa düzenlerini kaybetmiş gorilleri alıp onlara güvenli kalıcı ve sıcak bir aile ortamı sağlıyoruz.
¿ En serio? Sí, tomamos gorilas que nacieron en cautiverio y aquellos que perdieron su habitat natural y les proporcionamos un entorno familiar amoroso, estable y seguro.
Ve doğa çok vahşi olabilir.
Y la naturaleza puede brutal.
Doğa Kanunu Bir : Her insan yeterli besin, temiz hava ve suya ihtiyaç duyar ve bu yüzden ortak yaşamla ilgili çevresel süreçlere saygı gerekir.
Primera ley natural : debemos respetar los procesos simbioticos medioambientales relevantes a esas necesidades.
Doğa Kanunu İki :
Segunda ley natural :
Keşfetmek ve doğa yasalarının uygulaması için bilinen en iyi yöntem :
para el descubrimiento y aplicacion de las leyes de la naturaleza se llama
Bu doğa ve yetişme arasındaki asırlık sorudur.
Esta es la vieja cuestion de lo innato y lo adquirido.
Onlar Kuzey Amerika'nın en tuhaf doğa gösterilerinden birine gidiyorlar.
Ellos se dirigen a uno de los más extraños espectáculos naturales en América del Norte.
Doğa onlarl nasll yarattlysa öyleydiler.
Eran lo que la naturaleza los hizo ser.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]