English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ D ] / Durdular

Durdular traducir español

607 traducción paralela
NEHRİN GAZABINA UĞRAYAN ARABALARI ONARMAK VE YENİDEN GÜÇ KAZANMAK İÇİN DURDULAR
DESTROZADA POR EL RÍO, LA MALTRECHA CARAVANA SE DETIENE... PARA HACER REPARACIONES Y RECUPERAR SUS FUERZAS.
Yemek boyunca ikisi de hangilerinin geceyi onunla geçireceğini merak edip durdular.
Durante la cena... no dejaban de interrogarse por cuál de las dos me decidiría...
İlgisiz göründüler. Parıldayıp durdular, küçük teşhirciler işte!
Siguieron brillando indiferentes, las muy exhibicionistas.
300 yıldan beri kardeşlerimiz, diğerlerinin kıskançlığından ötürü, bir yerden diğerine... bir ülkeden diğerine gezip durdular.
Durante 300 años nuestra raza ha errado de un lugar a otro, de país en país, debido a los celos de otros.
Terlediler ve soluklanmak için durdular, aynı bugün sizlerin de yaptığı gibi.
Sudaron y se detuvieron para respirar, como han hecho hoy.
Durdular, orada öylece durup izlediler. Sadece işin iyi yapıldığını görmek için.
Se quedaron ahí parados, mirando lo que pasaba... como asegurándose de que se hiciera un buen trabajo.
Baksana, ne kadar güzel durdular.
Mira que radiante estás.
Sen ayrılırken ki hallerinde kalmaları için çok uğraştım ama benden uzak durdular.
Traté de detenerlos, de mantenerlos como estaban cuando te fuiste. ¡ Pero se escaparon de mí!
Kısa bir süre sonra da durdular. Ama dinlenmek için değil.
Pararon enseguida... pero no para eso.
Bağlantıyı kestiler. Durdular.
No hay sonido, se han parado.
ÜIkenin bir ucundan öteki ucuna defalarca taşınıp durdular.
Han atravesado el país muchas veces.
Yıllar sonra paralı askerlerden kurulu ordusu ile zorba geri döndüğünde aynı yurttaşlar ona şehrin kapılarını açmakla kalmadılar hükümet üyelerini idam ederken onun yanında durdular.
Cuando años más tarde regresó, con un ejército de mercenarios, los mismos ciudadanos no solo, les abrieron las puertas, sino que le aplaudieron mientras mataba a unos miembros del gobierno.
7 Agustos'ta Punta Prieta'da üç Amerikalı erzak almak için José Andrade'nin dükkanının önünde durdular.
Aquí. En Punta Prieta. El 7 de agosto, 3 estadounidenses pararon por provisiones en la tienda de José Andrade.
Ateş edip, yapacaklarını söyleyip durdular.
Me amenazaron con hacer algo peor la próxima vez.
- Uslu durdular mı?
- ¿ Han estado bien?
Bütün gün gevezelik edip durdular.
Mira, yo... están sentados hablando.
İnsanlara aklının başında olup olmadığını sorup durdular.
Porque todos creen que está mal de la cabeza.
İnsanlarım yerlilere, kuzeylilere ve serserilere karşı durdular.
Mi familia se ha enfrentado a los indios, a los yanquis y los políticos corruptos.
Henüz bir çocukken, korkunç bir propagandanın kurbanı oldum. İnsanlar bana paranın her şey olmadığını söyleyip durdular. Ben de inandım.
Cuando era niño fui víctima de la propaganda más perversa del mundo ;... y yo lo creí.
Neden durdular?
¿ Por qué se detiene?
Belkide zorunlu olarak durdular.
A lo mejor les han cortado el camino forzándoles a pararse a mitad del trayecto.
Durdular. - Ben bakacağım.
- Lo averiguaré yo mismo.
"bir şey talep etmeden"... hastane kanadının inşası için ne yapabileceklerini sorup durdular.
No, demandando... saber que pueden hacer para participar en la construccion del ala del hospital.
Su kenarında bir kır lokantasında durdular.
Se pararon cerca de un... merendero, junto al agua.
O kasetleri Washington'a gönderdik ve aranan suçluların geçmişini arayıp durdular. Ta ki astımlı geçmişi olan birini bulana kadar.
Washington revisó los archivos de fugitivos hasta que encontró un asmático.
Yanına bu kadar geç geldiğim için özür dilerim. Ama kral ve baronlar, yanlarında daha fazla kalmam için beni sıkıştırıp durdular.
Siento haber llegado tan tarde a vos... pero el Rey me reclama... y los Barones han de ser mantenidos a raya.
Neden durdular?
Adendorff, ¿ por qué han parado?
Yüzyıllar boyunca öylece karasevdayla birbirlerine bakıp durdular.
Ellos llevan siglos juntos... Miran con admiración la belleza del paisaje, pero no pueden casarse.
Kederinden öldüğünü düşündü insanlar ardından şarkılar yazdılar, ağıtlar yakıp durdular.
La gente pensaba que él había muerto de melancolía, y las chicas compusieron canciones sobre el amor de ellos...
- Neden durdular?
- ¿ por que han parado?
Nedense benden uzak durdular Peder.
De alguna manera, Padre, se mantuvieron alejados de mí.
Sol akciğerin dış sınırında durdular.
Se han detenido en el pulmón izquierdo.
Protesto olarak tüm polis güçleri görevlerini durdular ama Polis Şube Müdürü onlara emirlerini geri almalarını söyledi.
Como protesta, la policía ha dejado de trabajar, pero el inspector ha ordenado que se reincorporen.
Bize zorluk çıkarıp sürekli gülüp durdular.
Nos empujaban y reían.
- Bence durdular.
- Creo que han cesado.
Durdular, efendim.
Se ha detenido.
Demek istiyorum ki, Fransa'ya yığınak yaptılar ve durdular.
Digo, suben por Francia y luego se detienen.
Telefon etmek için durdular, çünkü beni ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
Hicieron una llamada, porque no sabían qué hacer conmigo. Pensaron que todavía estaba inconsciente.
Olan bitenle ilgili konuşmak istiyorsun gibi? Sana söylüyorum, şu uçaklar 1.5 saattir bulutlara birşeyler atıp durdular.
Pasaron unos aviones y tiraron algo en las nubes.
- Durdular.
- Se detuvieron.
Durabilirlerdi. Ama durdular mı?
Han tenido la oportunidad de detenerse.
Âşıklar aldı sazı eline, telleri tıngırdatıp durdular.
Hay trovadores que no son malos, tocando una y otra vez.
Gerçekten sağlam durdular. - Ee?
Me extrañó... eran más duros...
Bir yıl boyunca küstah tavırlarla aylak aylak bira içip durdular.
Pasaron un año bebiendo cerveza y pavoneándose.
Onu görmeliydin. İnsanlar alkışlayıp durdular.
La gente no se cansaba de aplaudir.
Benimle bir iki kelime konuşmak için durdular, ve sadece merak ettiğim için başka kiminle konuşmak istediğini görmek istedim ve senin olduğun ortaya çıktı.
Vino a hablar conmigo y quise saber con quién más hablaba. Roger le debe dinero.
Bir at ve iki katırları vardı Nihayet durdular ve
Tenía un caballo y dos mulas, cuando finalmente se detuvo y dijo :
Müfettiş, yine durdular.
Inspector, han vuelto a parar.
Üç blok boyunca arkamdan ateş edip durdular.
Estuvieron disparándome a lo largo de tres bloques. Sí.
Memnuniyetlerini bildirmek için borulara vurup durdular.
No dejan de dar golpes en la pared para demostrarme lo mucho que les gusta.
- Durdular.
- Que se detuvo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]