Durmayın traducir español
1,531 traducción paralela
Lütfen masama yakın durmayın.
Por favor, no se acerque a mi escritorio.
Hadi ama böyle ayakta durmayın ne olur. Zatürree olabilirsiniz.
Vamos, vamos, no se quede en pie, puede resfriarse.
Durmayın orda! Götürün onu!
No te quedes ahi.
Durmayın!
No pares!
Durmayın, devam edin.
No paren.
O zaman, kalın kafalı çift gibi orda öylece durmayın.
No se queden boquiabiertos como un par de estúpidos.
Hadi durmayın, Şakalarınızı yapın bakalım.
- Es muy dulce y es basurero. Así que adelante, hagan sus bromas.
Orada durmayın öyle.
No se queden ahí parados.
Meslek hayatlarımızı mı mahvedeceksiniz, hiç durmayın.
Si quieren arruinar sus carreras, adelante.
Francis yüzünden bana bağırıp durmayın! Görmedim onu be!
Así que, si la molestas, sólo lucirás como un...
Durmayın hadi.
No paren ahora.
Orada durmayın, içeri girin.
No se queden allí, adelante.
Durmayın!
¡ No paren!
Durmayın.
Adelante.
Onu yakalayacağız. Çalıların arasında durmayın.
Si no lo atrapamos, lo harán esos malditos aborígenes.
Bize işaret verene kadar durmayın demişti.
Dijo que le pegáramos hasta que nos diera la señal de parar.
Eğer vahşi arzularınız bu zavallıları öldürmekle sona erecekse, hiç durmayın, vurun onları.
Si su sed de gloria demanda la muerte de estos tontos por favor, mátelos.
Bu oyunu düşünmeye başladığınızda sakın durmayın.
Ves, el asunto del juego es, la mierda no para.
Girin. Orada öyle durmayın!
Entre, no se quede ahí.
İçeri gelin, soğukta durmayın.
Pasa, hombre.
Sıra kaçmayı düşenecek kadar salaklara geldi, hiç durmayın.
Ahora bien, los estúpidos que piensan en escapar, adelante.
Durmayın!
¡ Ya no se detengan!
Tepemde tepişip durmayın!
Dejen de usar un consolador encima mío.
Hadi, dikilip durmayın orada, onu ikna edin.
Vamos... no se quede ahí, haga que entre en razón.
Düvüşüp durmayın.
No peleen.
Arabayla gidin, yürümeyin ve oraya gidene kadar durmayın.
Ve en auto y no se detengan hasta llegar allí.
Bunu bana gösterip durmayın,... veya ona...
Esto no es para mis ojos o para sus ojos.
Devam etmek isterseniz, durmayın. Ama bir sürü kişinin canı yanacak.
Si quieren pelea, adelante Pero mucha gente saldrá herida
Yo, yo, benden dolayı durmayın.
No paren por mí.
Beni oyalayıp durmayın, sizi gidi şaşkın dürzüler!
¡ No me molesten más, malditos pícaros!
Durmayın!
¡ Vamos!
Durmayın söyleyin, Eğlence, eğlence, eğlence.
Cantad conmigo, bien, bien, bien
Haydi, durmayın!
¡ Vamos, ahora!
- Durmayın!
- ¡ No paren! ¡ Continúen!
Orada boş boş durmayın öyle.
Bien, no se queden allí.
Durmayın!
¡ No pares!
Hiç durmayın.
Adelante.
Orada durmayın.
No te quedes ahí parado.
İşimle gurur duyuyorum, fakat böyle devam etmekte... çok istekliyseniz durmayın.
Estoy orgulloso de mi trabajo. Pero si están tan ansiosos de ponerse en el camino entonces adelante, lleven vuestro envío.
- Öyleyse ben geldim diye durmayın.
- Por nada. - Si, por nada. No paren por mí.
Öyle durmayın, beyler.
No se queden parados.
Tabii efendim! Çok hoş, durmayın!
"Oh, sí, señor, me encanta, no pare".
Çünkü yıllar boyunca, düşüncesiz geri zekalılar liderliğindeki Bazı düşüncesiz geri zekalılar, bu tren klozetlerini, durmayıp Düşsünler diye duvarların dibine yerleştiriyorlar.
Porque a lo largo de muchos años algunos idiotas insensatos bajo la dirección de otros imbéciles insensatos ponen los retretes en los trenes tan cerca de la pared por lo que la tapa se cae hacia bajo.
Kendini küçümseyip durmayı bırakmalısın.
Debes dejar de subestimarte.
Ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmen gerek.
Necesitas aprender a ser independiente.
Hadi içeri girin, soğukta durmayın.
Hace frío afuera.
Nasıl yapılacağını bilmiyorum. Gülümser vaziyette durmayı yani.
No sé cómo hacer eso, mantener una sonrisa.
- Burada durmayın çocuklar.
- Quédese por allá. El espectáculo es mañana.
Ayağının üzerinde durmayı öğrenmelisin.
Uno se defiende,
Güvenliği geçtim. Durmayın.
Ya he pasado por seguridad...
- Kiş deyip durmayın.
- Ya esta bien con el quiche, ¿ ok?