English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ D ] / Düğme

Düğme traducir español

1,373 traducción paralela
- Hani.. o küçük düğme.
Pero... ¿ el botón pequeño?
Ayrıca size bir düğme verdiğimi de ekleyin. Anlayacaktır.
Dígale también que le di un botón, él lo entenderá.
Arkasında özel bir güvenlik kapısını açan bir düğme var.
Detrás de ella hay un interruptor de una puerta de seguridad privada.
Harper kargoyu at. Düğme arkanda. Kargo atılıyor.
Harper tira la carga, desconecta detrás de ti expulsión de carga
Bir dakika kızartma adam buralarda bir düğme olacaktı.
Tengo un botón por aquí.
Düğme, düğme, kimde düğme?
Botón, botón. ¿ Quién tiene el botón?
"Girmek için zili çalın" yazısının tam altındaki küçük düğme.
Ese botón debajo del cartel que dice "Por favor toque el timbre para entrar"
Kuru temizleyicide yakaları çok kolalıyorlar... Düğme iliğini bile bulamıyorum.
La lavandería le puso demasiado almidón en el cuello no puedo ni encontrar el maldito ojal.
Bir sorayım, masamdaki düğme neye aitmiş buldun mu?
Quería preguntarte ¿ averiguaste de dónde salió aquel botón?
Bu düğme acil durumlar için.
El botón de llamada es para emergencias solamente.
Bunun mavi olduğunu biliyorum, çünkü en alttaki düğme kare, gördün mü?
Sé que es azul porque el botón de abajo es cuadrado. ¿ Ves?
Kahrolası lanet düğme.
Maldita chicharra de mierda.
O küçük, düğme burnunla ahmak patronunun sana verdiği beyaz tozu çekeleyerek...
Esnifando ese... polvo tan divertido blanco que el Gili te dió. Levanta ya tu bonita y pequeñita naricita.
Arkada milyonlarca düğme var.
¡ Tiene millones de botones!
Şalterde bir düğme var.
Hay un interruptor en el disyuntor.
Oh, Jack. Düğme kadar tatlı.
Jack, guapo como un botón.
- Ana düğme ve hız ayarlandı.
- Electricidad. Acelerador.
Buralarda bir düğme ya da kol olmalı.
Tiene que haber una palanca o un botón por aquí.
Birinci düğme müziği açıyor.
El primer botón es del sonido estereofónico.
İkinci düğme ışıkları kısıyor.
El segundo botón baja las luces.
Bir tek düğme var, çünkü tek derece su var.
Tienen una sola llave, porque sólo hay una temperatura... ¡ fría!
- Bak, sadece üç düğme var.
- Mira, sólo hay tres botones.
- Evet. Ve bence, garsonlar... ....bir kaç düğme daha açabilirler.
- Sí y personalmente creo que las meseras pueden usar el escote más abierto.
Bu genç korkak neden düğme * takmıyor?
¿ Por qué ese gallina no lleva una amapola?
Oyunu bitirecek bir düğme buldum.
Encontré el interruptor para cerrar el juego.
Düğme işte şurada.
El interruptor está allí.
Yan yana iki tane düğme vardı.
Había dos, uno al lado del otro.
- Burda bir sürü düğme var.
Hay muchos botones aquí.
- Düğme kamerası mı?
Perdóname, Jason.
- Bence o düğme hâlâ gevşek. - Vay canına.
- Creo que ese botón aun está flojo.
Başlat, durdur, kağıt ışığı, çekmece... ortadaki düğme, kaç kopya, ve başla bebeğim.
Start, stop, cargar papel... el botón siempre al medio, cuantas copias... y "¡ Vamos linda!"
Altı tane bakır düğme!
6 botones de cobre.
Bu, düğme.
Este es el interruptor.
Hemen yanında da iki sıra düğme var.
dos filas de controles al lado.
Herbirinin yanında düğme olması lazım.
Cada una de ellas tiene que tener un interruptor cerca.
Bir sürü düğme var... çok ilginç.
Es muy interesante. todos estos botones.
Ondan önceki yıl düğme fabrikası gece turunu ayarlamıştın?
Y el año anterior, ¿ arreglaste ese paseo nocturno de la fábrica de botones?
Demek Ortaçağ lokantasına ve düğme fabrikasına o yüzden gitmişiz.
Y por eso nos mandó al restaurante medieval y a la fábrica de botones.
Düğme benzer, ama dikiş tamamen farklı.
El botón concuerda, pero el hilado es diferente.
Sorun düğme.
Es el botón.
Hep düğme hakkında şikayet eder.
Siempre quejándose del botón.
- Düğme solunda.
Enciende el interruptor a tu izquierda.
Senin o minik, sevimli burnunu, düğme gözlerini ve mükemmel biçimli aletini almış mı?
Tenía tu preciosa nariz levantada y ojitos de botón y el pene de forma perfecta?
Bana 1 cent ve üzerine "29 cent" yazdığın bir düğme verdin.
Me diste un centavo y lo que parece un botón donde has escrito 29 centavos.
"Bu düğme ne işe yarıyor?"
¿ Para qué sirve el botón ON?
Sen teşkilatını düğme iliğine sıkıştıran birini gördün mü? Haydi, çık da görelim.
Nadie se apreta las bolas con los botones.
Bir düğme yeni müzik setin için.
Es un control remoto para tu nuevo stereo.
- Düğme kaybeden var mı?
¿ alguien perdió un botón?
- Yanlış düğme. - Bana ver!
- Eso no estuvo bien.
"Ayrıca masamda bir düğme var."
También dejé un botón sobre mi escritorio.
10 yaşındaki bir çocuğa iyice gizlenmiş düğme yapmasını istersen, böyle olur.
Es un tipo al que le salió mal una gestión inmobiliaria, y debe estar entre rejas, hasta aprender la lección.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]