Elbette ki traducir español
2,258 traducción paralela
Elbette ki hayır.
Por supuesto que no
Elbette ki, Bill'in tüm Amerika önünde sergilediği son performansı olacağını da sadece kendisi düşünüyordu.
Y por supuesto, Bill era el único que pensaba que esta iba a ser la última vez que iba a poder realizar algo para ser visto por todo el público estadounidense.
Elbette ki sen öldürmedin.
¡ Por supuesto que tú no la asesinaste!
Elbette ki torunum aile geleneğimizi bölmek için bugünü seçmese olmazdı!
Por supuesto, mi nieto tenía que escoger este día de todos los días para interrumpir la tradición atlética de nuestra familia.
Yüzüme bakman için son şansin, Hector. Elbette ki ayni karar.
Última oportunidad para mirarme, Hector.
Elbette ki vecizesi, "Burnunu keserim, örümcek yüz." idi.
Porque lo que dijiste fue "córtate la nariz a cara de araña".
Colony Kulübü elbette ki şehirdeki en köklü ve prestijli bayan kulübü.
Por supuesto, el Club Colonia es el más antiguo y prestigioso club de señoras en la ciudad.
Elbette ki hayır.
Claro que no.
Elbette ki biz, devam eden süreçteki olayla ilgili gelişmeleri size iletmeye devam edeceğiz.
Nosotros, por supuesto, os mantendremos informados sobre cualquier innovador últimos acontecimientos como la historia continúa desarrollándose.
Elbette ki hayır.
¿ Por qué ahora?
Elbette ki Teresa sadece parasının ödenmesini istemiyor.
Teresa no sólo quiere que le paguen.
- Elbette ki hayır.
- No. Por supuesto que no.
Elbette ki lanet olası ispanyolcayı konuşabiliyor.
Claro. La cabrona habla español.
Bu, elbette ki, çok kasvetli bir bakış açısı.
Eso, por supuesto es una perspectiva bastante triste.
Aslında, elbette ki sana bağırmıyordum, Rose.
Bueno, obviamente no te gritaba a ti, Rose.
Beyaz adam elbette ki inecekti.
Claro que el blanco se va a bajar.
- Elbette ki.
- Seguro.
Elbette ki verdim.
Claro que le di dinero.
Alex elbette ki harika bir anneydi.
" Y por supuesto, Alex fue una mamá estupenda...
O mahremiyet bu koşullarda elbette ki geçersiz kalır.
Seguramente, los privilegios no aplican en éstas infortunadas circunstancias.
Elbette ki, davet edilmeyen tek kişi benim.
Por supuesto. Soy el único que no fue invitado.
Elbette ki hayır.
- ¿ No confías en mí? - Claro que no.
Yılda birkaç ay otlayan binlerce hayvandan yüzlercesi Serengeti'nin bu köşesinde otlar ve elbette ki, otlayan hayvanların bulunduğu yerlerde yırtıcılar da bulunur.
Durante unos pocos meses de cada año, cientos de miles de pastadores atestan esta esquina del Serengueti. Y por supuesto, donde encuentres herbívoros, encontrarás depredadores.
Burada elbette ki 6 yavruya yetecek yiyecek mevcut.
Aquí ciertamente hay suficiente para alimentar a los seis cachorros.
Ama elbette ki, Ekselansları...
Pero, seguramente Su Alteza...
Teknoloji ve dostluk sözü vererek güven kazanıyorlar. Elbette ki tüm yaptıkları kendilerini insanlığın kurtarıcısı olarak göstermek.
Ganan nuestra confianza prometiendo amistad y tecnología y lo que en verdad hacen es posicionarse ante nosotros...
Ama elbette ki adınızı duydum.
He escuchado su nombre, claro.
Ve burası da elbette ki yatak odası.
Y esto, por supuesto, es el dormitorio.
Elbette ki değil.
Claro que no.
"Elbette ki, haklıydım."
"Por supuesto que tenía razón."
Elbette ki söyleyeceğim.
Claro que sí.
Elbette benim de ihtiyaçlarım var ama tek bir şeyle ilgilenen bir adama bedeni vermeyeceğim ki bu da benim sakso- -
Claro que tengo necesidades, pero no me entregare a un hombre que sólo este interesado en hacerme una mama...
Elbette. Yapamayacak ne var ki?
Sí. ¿ Por qué?
Banka hesaplarınızla ilgili bildirimleri ve yatırım araçlarındaki hisse senetlerinizi düzenli olarak göndereceğim ki elbette bunları imzalamanız gerekiyor.
Le enviaré regularmente extractos de sus cuentas... e inversiones en acciones. para los que naturalmente necesitaré su firma.
Ki elbette, yani NSA, CDC görevlileri olarak siz tamamen güvendesiniz.
Por lo cual, por supuesto, significa gente de NSA, CDC... Están tan seguros como casas.
Elbette bunun anlamı şu ki, birlikte mutlu ve başarılı 13 yılın ardından Leeds United'dan ayrılmak durumundayım ki bu da beni çok üzüyor.
Ahora, obviamente, esto implica dejar el Leeds United luego de 13 felices Y exitosos años lo que me pone muy triste.
Elbette buradalar, başka nerede olsunlar ki?
Por supuesto que están aquí, ¿ por qué no iban a estar aquí?
- Elbette, başka kim olabilir ki?
- Si ¿ quién más?
Tabii ki. Elbette.
Claro, claro
Elbette, Bayan Darling, ama bilmeniz gerekir ki sadece en izanlı müşterilerimize hizmet veriyoruz.
Por supuesto, Señorita Darling, pero como debe saber. Servimos sólo a la más distinguida clientela.
Elbette tatlım. Tabii ki çörek yemeyi özledim.
Por supuesto, querida, extraño hacer panecillos.
Tabii ki... Elbette, onun numarası var.
Por supuesto... por supuesto que tienes el número.
Tommy Savini, ki kendisi elbette bütün o muhteşem özel efektleri yapan kişidir, bakmam için bana bazı fotoğraflar verdi. Ve dedi ki : "Bu senin oğlun."
Tommy Savini, quien por supuesto hizo todos esos fabulosos efectos especiales, me dió unos Polaroids para que yo mirara y me dijo, " Ese es tu hijo,
Ki, ben patates çuvalının, elbette şimdi simge haline gelmiş hokey maskesinden biraz daha korkutucu olduğunu düşünüyorum.
Creo que el saco de patatas es un poco más temibles que la máscara de hockey, que, por supuesto, ahora es un icono.
- Aslında biz düşünüyorduk ki... - Tabi, elbette!
Si, claro
Elbette. Söylemeliyim ki yaptığım şey eğlence amaçlı değildi.
Puedo explicar eso.
- Elbette, neden göremeyeyim ki?
- Por supuesto, ¿ por qué no lo haría?
Elbette onu daha fazla incelemem gerekiyor ama şimdilik söyleyebilirim ki kurbanımız kan kaybından ölmüş.
Haré un examen adicional, claro. Por ahora, me aventuro a decir que la víctima, de alguna manera, murió desangrada.
Elbette. Kim değil ki?
- Por supuesto que sí.
Elbette, tabii ki.
Claro, por supuesto.
- Elbette ki söyleriz.
Di algo gracioso.