Elektrik traducir español
8,941 traducción paralela
- Orada elektrik olmadığı için kesinti de olmuyor.
Ahí no hay cortes de energía, ¡ porque no hay electricidad!
Elektrik geldi.
Ahí estamos.
Kızım başkalarını oyalayıp bir şeyler uyduruyor ve kendine zarar veriyor fakat beynine elektrik verilmesine gerek yok.
Ahora ella le está haciendo perder el tiempo a mucha gente, y hace cosas, y se hace daño a sí misma, pero... no necesita electricidad en su cerebro.
Belki bir gün kamyoncuların, elektrik işçilerin bu inşaatla bir sorun yaşarlar.
Tal vez un día los trabajadores, tus electricistas, tengan un problema con este sitio.
Eğer bu müzik kutusu kilovat başına 11 Cent'ten 50 kilovat elektrik harcıyorsa ve üç dakikalık bir şarkı 25 Cent ise şarkı başına ne kadar zarar ederiz?
Si esta rocola utiliza 50 kilo-watts de poder a 11 centavos por kilo-watt y una canción de tres minutos cuesta 25 centavos, ¿ cuánto dinero perdemos por canción?
Telde elektrik olabilir.
Podría ser un cable de alta tensión.
- Elektrik falan kesilir diye önceden almıştım.
- Las tenía. En caso de apagón.
- O kadın bir şey bulur. Kira, elektrik faturası, küvetinde uyumuşum diye evinin yeri mahvolmuş.
Con esa mujer siempre hay algo, que si el alquiler, la factura de la luz, el suelo que se echó a perder... cuando me quedé dormido en su bañera.
Elektrik çarpması mı?
¿ Descarga eléctrica?
Bir daha çitlerime işerse elektrik vereceğim!
¡ Si mea de nuevo en nuestra área, lo reventaré!
Geri koyun. Kuzeybatı bloğundaki elektrik de mi gitti?
- ¿ No hay luz en el bloque norte?
Elektrik santralini tamir etmemiz lazım.
Debemos reparar la planta...
Elektrik santralini halledersek ışığımız olacak ama bu sadece bir yara bandı.
Si arreglamos la planta tendremos luz, pero es sólo un paliativo.
Elektrik santraline kadar doğa yürüyüşü yapacağım sadece.
Es sólo un paseo hasta la planta.
Elektrik santralini tamir etmeye yardım edecek bir mühendis.
Un ingeniero reparará la planta.
Gazetede elektrik santralinin planlarının olduğunu söyledi. Tadilatı konusunda bir haber yapmışlar.
Dice que tiene planos de la planta en el periódico.
Elektrik santraline gitmemiz gerek.
Debemos llegar a la planta de energía.
Elektrik üretiyoruz. Şimdi bunu iletmemiz lazım.
Conseguimos energía, sólo debemos enviarla.
Ama hâlâ elektrik verilemiyor.
Sin embargo... seguimos en la zona roja.
Bu, kasabaya bölüm bölüm elektrik verilmesini açıklıyor.
Por eso la energía vuelve de a una manzana por vez.
Elektrik santralinden niye ayrıldınız?
¿ Por qué dejaron la planta?
Audrey, sana havada çok garip bir elektrik olduğunu söylemeye çalışıyoruz sadece.
Audrey, creo que solo tratamos de decir que hay en verdad un vibra rara.
ABD geneli elektrik kaynakli yanginlari arastirdim,
Busqué denuncias recientes de incendios eléctricos por todo Estados Unidos.
Geneli elektrik kontagi. acik unutulan cihazlar veya ayni prize cok sayida fis takilmasi kaynakli... Ama Louisville, Kentucky'de bir tane dikkatimi ceken olay oldu.
La mayoría eran por cables defectuosos, aparatos dejados encendidos o muchos enchufes en una toma de corriente, pero uno de Louisville, Kentucky, destacó.
Kurban, aciklanamayan bir elektrik dalgalanmasinin yazicisini tutusturdugunu soylemis.
La víctima denunció una subida de tensión inexplicable que incendió su impresora.
Yani bir elektrik yanginiydi.
Así que fue un incendio eléctrico.
Eğer harici diske veri yedeklemesini başlatan elektrik kesintisi olmasaydı bunları asla bulamazdım.
Nunca los habría encontrado de no ser por un pico de energía que activó el protocolo de copia de seguridad en otra instalación.
100 şimşeğe eşit bir elektrik yükü yaymak için tasarlanmış bir elektron-darbe cihazıydı.
Era un dispositivo electromagnético diseñado para emitir una carga eléctrica equivalente a 100 rayos.
İçten dileklerimle, Ivy Bolton. Evet. Yıl sonuna kadar ilçedeki evlerin yarısına elektrik sağlamayı umuyor.
A finales de año, espera abastecer de electricidad a la mitad de los hogares del condado.
Metal iğneler beynine sokulmuş ve elektrik ön loplarına verilmiş.
Las agujas de metal fueron insertadas en su cerebro y la electricidad fue aplicada en sus lóbulos centrales.
Temel elektrik becerileri, devre tahtası, kablolar.
Nociones de electricidad básicas. Una placa base, Algo de cable.
Elektrik inanılmaz bir şey.
La electricidad es una cosa asombrosa.
Metal iğneler beynine sokulmuş ve ön loplarına elektrik verilmiş.
Se les ha insertado agujas de metal en el cerebro, y la electricidad se les aplicó a sus lóbulos frontales.
Adamımız elektrik manyağı değil mi?
Nuestro hombre es un friki de la electrónica, ¿ verdad?
Tünelde ellerinden gelen her şeyi belgeleyen, temizleyen bir ekibi var ama elektrik olmadan yavaş ilerliyorlar.
Está con un equipo documentando lo que pueden en los túneles, limpiando, pero sin electricidad van despacio.
Yani iletişim cihazları ve elektrik sistemleri yandığında grubun biri bu kaostan faydalanıp tesise girdi kapıları açtı ve mahkûmları saldı.
Bueno, cuando los sistemas eléctricos y de comunicaciones quedaron fritos, un grupo se aprovechó del caos para crear más confusión en la instalación, abriendo puertas, liberando prisioneros.
May gibi görünmesini sağlayan bir nanomaske takıyordu ama May yüzüne elektrik verdi.
Agente 33. Llevaba una nanomáscara, haciéndose pasar por May, pero May la electrocutó justo en la cara.
İç kablolama güçlerini kısıtlamak için elektrik dalgaları yayıyor.
El cableado interno emite una ola de electricidad - que inhibe tus poderes.
Dumandan çıktığımda vücudumdaki her hücrenin farklı bir elektrik akımı vardı.
Cuando salí de la niebla, cada célula de mi cuerpo tenía una carga eléctrica diferente.
İçten içe yandığımı hissediyordum ama onları yönlendirmeyi odaklamayı ve hatta statik elektrik gibi başka bir şeye aktarmayı bile öğrendim.
Sentía que estaba ardiendo desde adentro. Pero aprendí a manipularlas, a concentrarlas, incluso a transferirlas a algo más, como electricidad estática.
Jelin içine koyup elektrik verdim.
Lo pones en un gel, pasa la electricidad a través de él...
Beş yıl önce burada bir trajedi yaşandı. Stetson Donovan ve eşi Patty birbirlerinin kollarında ölü olarak bulundu. Muazzam bir elektrik akımı tarafından öldürüldüler.
La tragedia literalmente golpeó aquí hace cinco años, cuando Stetson Donovan y su esposa, Patty, fueron encontrados muertos uno en brazos del otro, muertos por un choque masivo de electricidad.
Saçmalama Carol, evde elektrik yok.
Vamos, Carol, no hay electricidad en esta casa.
- Ben biraz elektrik yedim.
Me llevé un chispazo.
Sonra da tamir birimine git ve... -... elektrik eldiveni getir.
Después baja a mantenimiento y consígueme unos guantes de electricidad.
- Elektrik eldiveni mi?
¿ Guantes de Electricidad?
Bu yüzden tam iki saatliğine elektrik gitti, alarmlar da doğal olarak.
Nos dejó sin electricidad, incluyendo las alarmas por casi dos horas.
Işıklar elektrik şebekeleri yok olduğu için sönmüştü.
Se apagan porque la red eléctrica es destruida.
Tenis ayakkabılarını elektrik teline neden attın?
Oye, ¿ cómo fue que tiraste las zapatillas sobre el cable de la electricidad?
Köpeklerin insanların bacağını becermekten hoşlanması seninle mi başladı bilmiyorum ama elektrik teline asılı ayakkabıları ve aslan yelesini sen başlattın.
No sé si iniciaste eso de que los perros se frotan con las piernas de la gente, pero empezaste con las zapatillas en los cables y con ese peinado.
Samaritan binanın elektrik sistemini izliyordur diye tahmin ediyorum.
( Finch ) Supongo que Samaritan está controlando el sistema eléctrico del edificio.