Enerji traducir español
9,804 traducción paralela
Maalesef enerji kaynağı deneysel, güçlü ve inanılmaz defolu.
Me temo que la fuente de energía es experimental, poderosa, e increíblemente defectuosa.
- Kinetik enerji, hidro kümeden -
- Permite que la energía cinética...
Enerji alanımdaydın.
Estabas en mi esfera de energía.
Öyle bir enerji var ki, sanki o insan bu enerjinin içinde yaşıyor gibi.
Hay una energía en ello, como si la persona estuviera aún presente como un fantasma.
- ISLAK - yenilenmiş bir enerji ve tutkuyla. GİRDİ Ve Jane'in kelimeleri akarken, sanki başka bir kişiye dönüşmüş gibiydi...
- PROFUNDO, CENTRADO - con una pasión y energía renovadas. Y cuando la escritura de Jane fluía, era como si se transformara en otra persona... una mujer llamada...
Bu ışıkları görürlerse, sağlam bir enerji kaynağımız olduğunu anlarlar.
Si ven esas luces, sabrán que tenemos una fuente de energía muy poderosa.
Havaya doğru tutacaksın ve etrafta ne kadar enerji akışı varsa sünger gibi içine çekeceksin.
Tú solo apunta al cielo, y absorberá cualquier energía que esté flotando a su alrededor como una esponja.
Hmm, zırha yeterli gücü aktarabilecek kadar enerji üretiyor olmalılar.
Bueno, deberían estar generando suficiente energía para alimentar el traje.
- Yaydığı enerjiyi ölçtüm. Muazzam miktarda enerji yayıyor.
Medí la salida, y esta cosa está lanzando el jugo grave.
Soğutma sistemini elden geçirip, tekerlekli sandalyedeki güç kaynağıyla birleştirerek enerji kasasını oluşturdum.
Está bien, así que reequipar el sistema de refrigeración con fuente de alimentación de la silla de ruedas para crear un amortiguador de energía.
Bu bölümü açık enerji ve açık sohbetler için tasarladım.
Tuve este espacio diseñado para la energía abierto y conversación abierta.
Neden enerji içecek şirketi uçaktan atlamanıza para ödüyor?
¿ Por qué una compañía de bebida energética paga las facturas para saltar de un avión?
Bunun için çok fazla zaman ve enerji harcadım.
Le he puesto mucho tiempo y energía.
Burada güçlü bir enerji var.
Hay una fuerte energía aquí.
Barry, burada mevzu bahis olan en az 6.7 tera elektronvolt enerji.
Barry, el evento tiene un nivel de energía por lo menos 6.7 Teraelectronvoltios.
- Utopyum adında bir ilaçla muhtemelen listelenmemiş olan enerji içeceği Max Rager arasındaki biyokimyasal bağlantıyı test eden bir teori var aklımda.
Estoy probando la teoría de que radica en una reacción bioquímica catalizada por la combinación de un mal lote de droga Utopium y un ingrediente, descontinuado, en la bebida energética Max Rager.
- Ne büyük bir enerji kaybıydı.
Qué desperdicio de energía.
Ancak Espheni'nin elinde küçük makineler için kendi kendini yürütebilen enerji mekanizmaları da mevcut.
Sin embargo, los Espheni también tienen mecanismos de energía autónomos para aplicaciones más pequeñas, como transmisores de comunicación.
Her atışta 180 jul enerji taşıyor.
Propoporcionará 180 julios de energía con cada pulso.
Bir saat sonra Enerji ve Ticaret Kurulu başkanıyla toplantım var.
He quedado con el presidente... del Comité de Energía y Comercio en una hora.
Protein ve yavaşça salınan karbonlar bugün için enerji deposu.
Las proteínas y carbohidratos liberan lentamente mucha energía para el caos de hoy.
Güneşten kopan bir enerji...
Una explosión de energía del Sol...
Zamansal enerji % 50.
Energía temporal al cincuenta por ciento.
Yeni bir enerji kaynağına mı?
¿ Una... nueva fuente de energía?
- Enerji ile beslendiğini biliyoruz.
Sabemos que se alimenta de energía.
Son birkaç haftanın enerji tüketiminde herhangi bir anomali fark edip etmediğinizi merak ediyorduk.
Nos preguntábamos si ha notado alguna anomalía en el consumo de energía en las últimas semanas.
Kerevizi çiğnemek, kerevizin depoladığından çok daha fazla enerji harcar o yüzden kerevizden başka hiçbir şey yemeyen bir canlı,... açlıktan ölür.
Se ocupa más energía masticando el apio que la que el apio puede proveer, entonces un ser humano... comiendo nada más que apio- - Moriría de hambre.
Beslenebileceği enerji olmayacak, o bölgeden asla ayrılamayacak.
Sin energía de qué alimentarse, sin forma de dejar la zona...
O termal monitörden küçük bir enerji tüketebiliyor olmalı.
Debe haber consumido la poca energía del monitor térmico.
Mike gerçek anlamda bir bakıcı olmayabilirdi ama anlamadığım bir şekilde bana enerji veriyordu.
Saben, Mike tal vez no sea un consentidor en el sentido estricto, pero él me levanta en formas que ni siquiera sé.
Dans edebilmek ve flörtleşmek için enerji toplamalıyız.
Necesitamos energía para bailar y coquetear.
Bu deneye ne kadar zaman, enerji,... paradan hiç bahsetmiyorum,... harcandığının farkında mısınız?
¿ Entiendes cuánto tiempo y energía...? Por no mencionar dinero... se ha invertido en este experimento?
Biz enerji oluşturmak için çalışıyoruz.
Trabajamos para crear energía.
- Enerji ürettik.
- Hemos producido energía.
Ama araştırma sonuçları ortaya çıkınca enerji hakkındaki görüşlerimiz tamamen değişecek..
Pero cuando los resultados de la investigación aparezcan... cambiará nuestra noción de energía por completo.
Örnek olarak, Bahsettiğimiz enerji aylarca gemilerimizin denizde kalmasını sağlayacak.
Por ejemplo : hablamos de una energía... que haría que nuestros barcos naveguen por los mares por muchos meses.
Bahsettiğimiz enerji sanayimizin yıllarca ihtiyacını karşılayacak.
Hablamos de una energía que abastecerá a nuestra industria en los próximos años.
Bir reaktör enerji ve plütonyum üretecektir ve bu bombalarda kullanılabilecektir.
Un reactor producirá energía que puede ser utilizada en bombas de plutonio.
Enerji tesisi?
¿ La planta de energía?
Evet, Günışığı operasyonu. Norveç'in güneyindeki enerji ve baraj tesislerinin korunması.
Operación "Sunshine", protección de plantas y represas en el sur de Noruega.
- Başta tuhaf bir enerji vardı.
Al principio había una extraña... una extraña energía.
Alan, çarpmanın yarattığı enerji beni bayılttı.
- seguirá allí mañana. - Alan, la energía del impacto me noqueó.
Şu andan itibaren seni Enerji Gelişimi Bakanı atıyorum.
Voy a nombrarte Ministro de Desarrollo Energético, con efecto inmediato.
Onu Enerji Gelişimi Bakanı yapıyorum. O da bana gitmek istediğini söylüyor.
Voy a hacerlo Ministro de Desarrollo Energético, y me dice que quiere irse.
Yeni Enerji Gelişimi Bakanı'nın karısı olduğumu neden en son ben öğreniyorum?
¿ Cómo es que soy la última en enterarmte que soy la esposa del nuevo Ministro de Desarrollo Energético?
- Enerji buraya odaklandı, zırh çekti.
La energía se centró aquí. La armadura la atrajo. ¡ Sí!
Havada enerji var.
Hay energía en el aire.
Enerji her yöne dağılabilirdi ama sanki zırh enerjiyi çekmiş gibi zırha gitti.
La energía podría haberse dispersado en cualquier dirección, pero hay... hay que enfocarlo aquí, como si la armadura lo atrajera.
Mercekler dönerek enerji üretiyor. Enerji burada toplanıp yayılıyor.
La rotación de las lentes genera energía... que se recoge aquí y luego se dispersa.
Burada enerji var.
Aquí hay energía.
- Enerji içeceği?
- ¿ Gatorade?