Eskiden olduğu gibi traducir español
679 traducción paralela
" Çok yoruldum yalnızca o. Şu an tek isteğim, eskiden olduğu gibi sen bana şiir okurken uyuyakalmak.
Lo único que quiero es irme a dormir escuchando cómo me recitas uno de tus poemas como solías hacerlo.
Eskiden olduğu gibi devam edeceğiz.
"Podemos continuar como antes."
Silah kullanmada eskiden olduğu gibi hala iyimisin?
¿ Eres tan hábil con la pistola... como lo eras antes?
Hayatımız eskiden olduğu gibi devam etmek zorunda.
Nuestra vida debe continuar como hasta ahora.
Birlikte, eskiden olduğu gibi hoca öğrenci olarak değil iki bilim adamı meslektaş olarak yaşam ve ölümün gizemini çözebiliriz.
Esperaba que los dos, no como profesor y alumno, sino como científicos, explorásemos los misterios de la vida y la muerte...
Eskiden olduğu gibi bizimle kal.
Llévame contigo como antes.
Eskiden olduğu gibi.
lgual que antes.
Niçin eskiden olduğu gibi benim prensim olmuyorsun?
¿ Por qué no eres mi príncipe, como dijimos?
Eskiden olduğu gibi beraber bir gece geçireceğiz.
Tendremos una noche como las de antes.
Bize duydukları nefret bitse tıpkı eskiden olduğu gibi işimizi yapmamıza izin verseler ne güzel olur.
¡ Ojalá dejaran de odiarnos! ¡ Ojalá nos permitieran vivir y trabajar como antes!
- Eskiden olduğu gibi değil.
Ya no es el que era.
- Tıpkı eskiden olduğu gibi.
- Igual que entre los siglos IX y XV.
Tıpkı eskiden olduğu gibi.
Igual que antes.
Eskiden olduğu gibi o kibriti vurdum, değil mi?
Le dí a la cerilla como me pedistes, ¿ eh, Johnny?
Eskiden olduğu gibi.
Como en los viejos tiempos
Eskiden olduğu gibi oldukça mutlu ve neşeli görünüyordu.
Ella se veía feliz, como la deliciosa criatura que era antiguamente.
Nick, seni böyle görmek harika, eskiden olduğu gibi.
Ay, Nick, es maravilloso verte así. Como antes.
- Elimiz kolumuz bağlı artık. Eskiden olduğu gibi yaşamayı dayanılmaz bir şekilde özlüyorum.
- Aprendes a trabajar con pinceles aunque tus manos anhelan un mazo.
Seni eskiden olduğu gibi, dizime yatırıp dövmem lazım! Çok da eskiden değil üstelik!
Te pondré sobre mis rodillas como cuando eras pequeño.
Belki belki size eskiden olduğu gibi, sıcak bir şey getirebilirim.
¿ Me permite que le traiga algo caliente como antes?
Alışkanlıkları geri geldi biliyorsun eskiden olduğu gibi, uyku ilacı alacak.
Tan horribles como antes. Ya sabe, delira. Le ha recetado más somníferos de los fuertes.
Haydi Jimmie. Bence insanlar eskiden olduğu gibi eğlenemiyorlar değil mi? Hayır.
A veces creo que la gente ya no se divierte como antes.
Bazen keşke eskiden olduğu gibi dirsek çürütseydim diyorum.
A veces me gustaría estar allí, codeándome con otra gente.
Eskiden olduğu gibi öp beni anne ben çocukken öptüğün gibi.
Madre, bésame como solías hacerlo cuando era pequeño.
Eskiden olduğu gibi harika vakit geçireceğiz.
Lo pasaremos bien juntos, como solíamos hacer.
Eskiden olduğu gibi iyi dövüşüyorsan bu sene işimiz garanti.
Si boxeas tan bien como solías, este año arrasaríamos.
Artık kankan yok ve her şey eskiden olduğu gibi olacak.
Nada de cancán, y todo volverá a ser como antes.
Eskiden olduğu gibi Maurice ile olmak istiyorum.
Quiero estar con Maurice, como en los viejos tiempos.
Gözlerin eskiden olduğu gibi.
Tus ojos vuelven a ser como eran antes.
Eskiden olduğu gibi bana karşı nazik ol.
Se amable conmigo como solías ser
İnanılmaz, eskiden olduğu gibi.
- Es increíblemente igual que antes.
Eskiden olduğu gibi, değil mi, Sandy?
Sería como en los viejos tiempos, ¿ no, Sandy?
Eskiden olduğu gibi yine elime bakacaklar.
Sí. Claro, los tendré comiendo de mi mano como antes.
Sadece eskiden olduğu gibi değil.
No será igual al anterior.
# Taze toprağın kokusunu alabiliyordum, çok eskiden olduğu gibi.
Olía a tierra fresca, como hacía mucho tiempo.
Hiç kimse eskiden olduğu gibi kalmaz, ülkeler de öyle.
Nadie se queda como estaba, ningún país.
Eskiden olduğu gibi.
Como solía.
- Eskiden olduğu gibi.
- Igual que antes.
Evet, eskiden olduğu gibi.
Sí, cuesta acostumbrarse.
- Tıpkı eskiden olduğu gibi.
- Sería como en los viejos tiempos.
Eskiden olduğu gibi, herhangi bir şiddete karşı koyacak durumda değilim.
Ya no estoy en forma para pegarme con un tipo.
Keşke onun eskiden olduğu gibi, ne denli mağrur korkusuz olduğunu görebilseydin.
Si hubieses visto lo orgulloso que iba... Sin miedo...
Burada komisyon üyesi seçileceksin, ve belki de herşeyin.. eskiden olduğu gibi devam edeceğine kendini inandıracaksın.
En esta sala saldrás elegido asesor, y te engañarás pensando que todo sigue como antes.
Kimse bunu kanıt olarak kabul etmeyecek. İnsanlar eskiden olduğu gibi korkuyla titreyecek.
Sólo con eso, nadie creerá en su muerte... y la gente seguirá temblando de miedo, como al principio.
Eskiden olduğu gibi artık buraya sık gelmiyorlar.
Ya no vienen tantos como venían antes.
Eskiden olduğu gibi değil.
Aunque no es éste el uso, para el que pensábamos destinarla.
Demeliyim ki, seni görevde donatmak, eskiden olduğu gibi çok kural dışı.
Tengo que decir que esto de equiparle a todo correr en plena campaña, me parece inadmisible.
Ve eskiden olduğu gibi François, sevgili yaşlı köpeğine bir elveda demek isterdi.
Y como en los viejos tiempos,
Eskiden bende olduğu gibi.
Igual que yo lo tenía.
Eskiden olduğu gibi.
Como nos hablaba antes.
Bütün beyaz adamlar öldürüldüğünde milyonlarca bizonun eskiden olduğu, gibi döneceğine ve her şeyin eskisi gibi olacağına inanıyorlar.
Creen que cuando todos los hombres blancos hayan muerto, los búfalos volverán, a millones, como en los viejos tiempos, y todo volverá a ser como fué.