Evini traducir español
6,168 traducción paralela
Biraz hassas olabilirsin, sonuçta evini satıyor.
Podrías ser algo sensible. El está vendiendo su hogar.
Suraj Maan Singh evini satıyor mu?
¿ Suraj Maan Singh vende su casa?
Ivlev ; garajını, yazlık evini, arabasını neredeyse bedavaya satıyor.
Ivlev vende su garaje, su casa y su coche por casi nada.
Karısı onu terk edip, evini kaybetmesinin ardından arabasını kütüphaneye sürdü.
Después de que su mujer le abandonase y de perder su casa estampó su coche contra una biblioteca.
- Evini temizliyormuş gibi görünüyorsun.
Parece que estás limpiando la casa.
Eski evini yeni evim yapacak olan evrakı dolduruyordum.
Solo estaba rellenando el papeleo definitivo para hacer de tu antigua casa mi nueva casa.
Dün Toshio Saeki'nin evini ziyaret ettim.
Visité la casa de Toshio Saeki ayer.
Grayson, Bobby evini kaybetti.
Grayson, Bobby acaba de perder su hogar.
AJ, Cynthia'nın evini sattığını söylemişti.
AJ mencionó que Cynthia estaba vendiendo su casa.
Scaniapo'nun evini onurlandırmak için özel bir kokulu çay hazırladım.
He preparado una mezcla especial de té aromático para honrar la casa de la- -
Stan'in evini basan polisler özel notu görmediler, ama eğer ecza dolabına bakarsan MPA ilacı olduğunu göreceksin.
Los oficiales que irrumpieron en la casa de Stan no se dieron cuenta, pero si observas el armario de la medicina, tiene una receta para tomar AMP.
SWAT ekibi evini basıp seni dışarı sürükleyerek çıkardığında bunu karına ve çocuklarına açıklarsın.
Explícaselo a tu esposa e hijos cuando el equipo SWAT tire abajo tu puerta y te arrastre fuera de tu puta casa esta noche.
Bana rüyalarımın evini alıyor.
Me va a comprar la casa de mis sueños.
Coby'nin evini aradık.
Registramos la casa de Coby.
Müvekkilimin kendini yaraladığını ve hatta evini yıkıp döktüğünü mü söylüyorsunuz?
¿ Está sugiriendo que mi cliente se hirió solo y que destruyó su casa al mismo tiempo?
Michael Scarno adında orta düzey bir mafya babasının evini soydular. İş başındayken de biri vuruldu.
Robaron en la casa de un jefecillo de la mafia llamado Michael Scarno, y durante el robo, uno recibió un disparo.
Michael Scarno'nun evini soyan kardeşler.
Los dos hermanos que robaron en la casa de Michael Scarno.
Birden çok defa, Şerif Combs hapis yerine onlara kendi evini temizletti.
Más de una vez, el sheriff Combs llegó a un acuerdo con ellos para que cumplieran su condena trabajando en su casa.
Bu imkansız, evini göz hapsinde tutuyorlardır.
Tenemos que volver. Es una locura. Estarán apostados fuera de tu piso.
Kendi evini yak.
¡ Quema tu propia casa!
Amerika'ya geliyorsun, hayallerinin evini buluyorsun ve The Muppets'tan iki huysuz ihtiyarla aynı apartmanda yaşamak zorunda kalıyorsun.
Llegas a América, consigues el apartamento de tus sueños, y acabas viviendo al final del pasillo de los dos viejos gruñones de los Teleñecos
Bu yüzden evini ziyaret etmeye karar verdim.
Así que decidí hacerle una visita a domicilio.
Evini liberal bir cennete çevirdiğim için üzgünüm.
Perdoname por haber convertido tu casa en un paraíso liberal.
Evini özledin mi?
¿ ya estás nostálgico?
Ve karısını, çocuğunu ve evini kaybetmiş bir kumar bağımlısının, sırf burada çalışmıyorsun diye senin peşini bırakacağını sanıyorsun öyle mi?
Y te crees que un jugador adicto que perdió a su esposa, su hijo, y su casa va a parar. Vienen por ti sólo porque no estás trabajando aquí?
Firar eden, araba çalan, sırf evini yakıp yerle bir etmeyi denemek için 1600 kilometreden fazla araba kullanan alışılmışın dışında el göz koordinasyonlu asabi bir askeri öğrenciden bahsetti bana.
Me contó acerca de un cadete joven y enojado con una coordinación vista-manos sobresaliente que se ausentó sin permiso, robó un auto, condujo mil millas de regreso a casa sólo para tratar de incendiar el lugar.
- Geordie bana evini anlat.
Geordie... Háblame de tu hogar.
- Chavez'in evini öğrenmem lazım.
Necesito saber donde vive Chávez.
Bahse girerim evini çoktan temizlemişsindir...
Debes de estar haciendo tus limpiezas, así que...
Gelecek haftaya kadar işime yarar bir şey getirmezsen babanın evini FBI'ın ziyaret etmesini sağlarım.
Si no me das nada que pueda usar para la próxima semana, voy a asegurarme de que tu padre reciba una visita del FBI.
Evini kaybetmiş ve bir depoda yaşıyormuş.
Se rumorea que perdió su casa y que vivía en una unidad de almacenaje.
Sonra da yargıcın oğlunun evini yakıp kül ettiler.
Y luego quemaron la casa del hijo del juez.
İşverenin evini deneyeceğim.
Lo intentaré con su patrón.
İskeleyi, Jodi Morgan'ın evini ve Zane'in evini gözetliyoruz.
Estamos montando guardia en el dique seco. En la casa de Jodi Morgan, y en el apartamento que tiene alquilado.
- Evini bile kontrol ettik.
- Incluso fui a su apartamento.
Üstçavuş Roe'nun evini kontrol edin.
Registren la casa del sargento Roe.
Sana yeni evini göstereyim.
Te voy a enseñar a su nuevo lugar.
Evini izlemesi için 1-2 adam gönderirim tehlike geçene kadar.
Haré que unos hombres vigilen su casa hasta que pase el peligro.
Karşısında durduğumuz kişiler, sevgili kardeşlerim Anderson'un eşini katlettiler. Oğlunu vurdular... -... evini ateşe verdiler.
Aquellos contra los que luchamos, mis soldados masacraron a la esposa de Anderson le dispararon a su hijo...
Evini, iş yeri olarak kullanmanın zararlarından biri de bu sanırım.
Supongo que es uno de los inconvenientes de usar la casa como oficina.
Kızın evini çoraptan kuklaya çevirmek istiyorsan, harika.
Eso sería perfecto si lo que quieres es convertirlo en un títere de calcetín.
Yoksa evini yenileyemeyecektik.
De otra forma, no podríamos redecorar su departamento.
Bu ufak dostum daha bu gece evini kaybetti.
Ese es el trabajo de Landry, no el tuyo.
- Tebrikler, evini satmışsın.
- Oye, enhorabuena
Tüm evini bedavaya yaparım.
Sí, y voy a arreglar toda tu casa gratis.
Gidip komşumun evini temizlemeliyim.
Tengo que irme a lavar la casa de mi vecino. Cariño.
Telefonunu, evini dinlemeye al.
Pinchar su teléfono, su apartamento.
Ayrıca T-Mac'in annesinin evini araştırdım.
También hice una búsqueda en la casa de la mamá de T-Mac.
Annenizin evini uyuşturucu parası ile almışsınız.
Compraste la casa de tu madre con dinero de la droga.
Annemin evini elinden alamazsınız.
No pueden quitarle la casa a mi madre.
Onunla birlikte adamı evini bulduk.
Lo rastreamos hasta una casa.