Evlâtlık traducir español
73 traducción paralela
Eyalet, Ellen Harland'ın 5 eylül günü öğleden sonra annesi ve evlâtlık kız kardeşiyle gittiği piknikte zehirlenme sonucu öldüğünü kanıtlayacak.
El Estado probará que fue en la tarde del 5 de Septiembre en un picnic donde estaban Ellen Harland, su madre y su hija adoptiva que Ellen encontró la muerte como resultado de un envenenamiento.
Doktor, on beş yaşındayken aileme, evlâtlık olduklarını söylemem gerekti.
Entonces, Doctor, cuando tuve 15 años, les dije a mis padres que eran adoptados.
Boğuluyorum! Bir İsviçre peyniri ve altı evlâtlık çocukla yaşamak.
¿ La juventud perdida?
Evlâtlık bir Bundy olabilir miyim diye soracaktım onlara.
Quiero preguntarles si puedo ser un Bundy adoptado.
Olduğu zaman da, evlâtlık verdirirdi.
Y cuando ocurría, concertaba él la adopción.
Peki ya evlâtlık vermek istemezsen?
¿ Y si rechazabas la adopción?
Eskiden evlâtlık ajansında çalışırdı.
Trabajó en la agencia de adopción.
Bebeğini evlâtlık verdiğinden bir kaç hafta kadar sonra ajansa gelmişti.
Vino a la agencia dos semanas después de dar a luz.
Özellikle de, çocuğunu evlâtlık verdiği için suçluluk duyan bir anne ise.
Sobre todo si se siente culpable por abandonar a su hija.
Evlâtlık ajansında çalışan birisi tarafından dolandırıldı.
La está engañando la de la agencia de adopción.
Evlâtlık ajansındayken bunun çok iyi bir fikir gibi geldiğini biliyorum, tamam mı?
Ya sé que te pareció una buena idea en la agencia de adopción, ¿ vale?
Evlâtlık olarak alan ailenin, onu hiçbir sebep göstermeksizin karantinaya geri verdikleri yazılı.
Aquí dice que sus padres adoptivos la regresaron a cuarentena sin ninguna razón.
En azından, evlâtlık verilip verilmediğini söyleyebilir misiniz bana?
¿ Podrías decirme si ella ha sido adoptada o no?
Yani benden evlâtlık olup olmadığınızı öğrenmemi istiyorsunuz.
Así que, básicamente, lo que dice es que quiere que averigüe si es adoptado o no.
Evlâtlık verilmeyi bile istemiyordu.
No quiere que lo adopten.
Bir dakika, evlâtlık olduğumu mu söylüyorsun?
Espera. ¿ Estás diciendo que soy adoptada? Lo siento.
Michael kızkardeşinin evlâtlık olduğunu öğrenmişti.
Michael había descubierto que su hermana era adoptada.
Ve Michael, evlâtlık mevzusu hakkında annesiyle yüzleşti.
Y Michael enfrentó a su madre por la adopción.
Neden insanlara evlâtlık olduğunu söylemedin?
¿ Por qué no le dijiste a la gente que era adoptada?
Tabii yeğeninin kız arkadaşıyla çıkmak ve evlâtlık kızkardeşine asılmak dışında...
Excepto salir con la novia de su sobrino y tratar de ligarse a su hermana.
Kendi öz çocuğumu evlâtlık verdim.
Yo di una niña en adopción.
Evlâtlık verilmenin ne demek olduğunu bilmiyorsun.
No sabes lo que es ser adoptada.
Sen de evlâtlık verilmemenin ne demek olduğunu bilmiyorsun!
¡ Tú no sabes lo que es no ser adoptado!
- Tahmin et, seni lânet evlâtlık.
- ¿ Adivina qué? Eres adoptado.
- Ben evlâtlık değilim.
- No lo soy.
Ben evlâtlık değilim.
No soy adoptado.
Evlâtlık.
Adoptado, claro.
- O evlâtlık değil Paulie.
- No es adoptada, Paulie.
Küçük bir kız evlâtlık edinmişti.
Él acababa de adoptar a una niña.
Aslında bu evlâtlık meselesi de çok şüphe uyandırıcı.
Ya sabes, este negocio de adopción es bastante curioso, también.
Burada Lovisa Löwander'in evlâtlık edinilmeye uygun olduğu yazılı.
Esa Lovisa Löwander se consideró adecuada para adoptar.
O evlâtlık mı edinilmiş?
¿ Es él un niño adoptado?
Onu beraber evlâtlık edinecek kadar seviyorsun.
Pero la ama lo suficiente como para adoptar un hijo con ella.
Geçen haftaki seansımızdan sonra Luke ve ben Oliver'ı yemeğe götürdük ve bizden istediğin gibi evlâtlık alma konusuyla ilgili her şeyi ona açıkladık.
Tras nuestra sesión de la semana pasada Luke y yo llevamos a cenar a Oliver y le explicamos todo lo de la adopción...
Geçen hafta bana annenlerin evlâtlık bir bebek almayı plânladıklarından bahsettiğini hatırlıyorum Ama sonra bu konu hakkında konuşmayı bırakmışlardı.
Recuerdo que la semana pasada me dijiste que tus padres planeaban adoptar a un bebito pero dijiste que habían dejado de hablar de ello.
Evlâtlık alma konusunda anlayamadığın bir şey var mı?
¿ Hay algo sobre la adopción que sigues sin entender?
Bana da evlâtlık olduğumu söyleyeceklerini sandım.
Creí que iban a decirme que yo también era adoptado.
"Senin annen çok zayıf ve güzel, sen evlâtlık olmalısın."
"Tu mamá es tan delgada y bonita que debes ser adoptado".
Keşke evlâtlık olsaydım.
Ojalá fuera adoptado.
Belki de evlâtlık vermeliyim.
Quizá deba darlo en adopción.
Lincoln evlâtlık.
Lincoln es adoptado.
Alexa ve ben bu aralar, evlâtlık edinmeye çalışıyoruz.
Alexa y yo estábamos negociando la custodia de nuestro hijo.
Bu senin evlâtlık görevindir.
Ese es su deber filial ]
Kendisi evlâtlık kızımdır.
Es mi hija adoptiva.
Seni kızıl kafalı evlâtlık seni.
Eres un retrasado.
Evlâtlık olduğumu neden söylemediniz?
¿ Por qué no me dijeron que era adoptada?
Evlâtlık edinmişler beni.
Me adoptaron.
Beni evlâtlık edinmişler çünkü öz annem beni düşürmeye çalışmış.
Me adoptaron porque mi madre biológica trató de abortarme.
Bakın, Mobile'ye gitmeye çalışıyorum çünkü evlâtlık olduğumu daha geçen hafta öğrendim de.
Mire, intento llegar a Mobile porque la semana pasada descubrí que soy adoptada.
Evlâtlık mısın sen?
¿ Fuiste adoptado?
Evlâtlık olabilirdim.
Podría ser adoptado.