Frankfurt traducir español
468 traducción paralela
6 yıldır ona ben bakıyorum ama şimdi Frankfurt'ta bir iş buldum. - Zengin bir aile. - Ve artık onunla canımı sıkamam.
Llevo seis años cuidándola, pero obtuve un empleo en Frankfurt... con una familia rica y ya no puedo ocuparme de ella.
Ve lütfen Dete Teyze'm Frankfurt'ta çok çok uzun zaman kalsın.
Y también, haz que la tía Dete se quede en Frankfurt mucho, mucho tiempo.
- Ben Frankfurt'a gitmek istemiyorum.
- No quiero ir a Frankfurt.
- Evet, Dete Teyze'yle Frankfurt'a.
- Si, a Frankfurt con mi tía Dete.
Teyzesi onu Frankfurt'a götürdü.
Su tía la lleva a Frankfurt.
Frankfurt şehri telaşlı ve heyecan vericiydi fakat Heidi'ye büyük gürültülü bir kafes gibi görünüyordu.
"La ciudad de Frankfurt era bulliciosa y emocionante... pero para Heidi era como una gran jaula ruidosa".
- Evet. Frankfurt'a kadar bütün yolu yürümeyeceksin ya?
No caminará hasta allá.
Bu saatte Frankfurt'taki bütün kapıları çalmana izin veremeyiz.
No permitiremos que toque a las puertas de Frankfurt a estas horas.
La Chesnayés'in büyükbabasının adı Rosenthal'mış ve Frankfurt'tan gelmiş.
Que el abuelo materno de La Chesnaye era un Rosenthal y era de Frankfurt.
"ihr schickt einen Brief an Nathan in London."
De Frankfurt manden una carta a Nathan, en Londres :
"Als Gegennung gibt es Anleihen von London nach Frankfurt."
"te pedimos de favor envíes el dinero de Londres a Frankfurt".
Amtschel, Frankfurt'ta kalır ve Alman olmaya devam eder.
Amschel se queda en Frankfurt y sigue siendo alemán.
Max Freidank, yaralarından dolayı ölüden daha beter bir kaç gün önce Frankfurt'ta tutuklandı.
Max Freidank, que esta mas muerto que vivo por las heridas fue arrestado en Frankfurt hace unos dias.
Frankfurt'taki tüm tren yolları iptal olmuş.
Todas las vías alrededor de Francfort son un caos.
- Seni Frankfurt'ta mı ele geçirdiler?
- ¿ Le abatieron sobre Francfort?
Frankfurt'ta cephanelikte bekliyorduk.
Esperábamos en la estación, en Frankfurt, ¿ comprendes?
Frankfurt'taki bütün camları indirdi.
¿ Comprendes? . Rompió cada ventana de Frankfurt.
Frankfurt'ta bir ulaşım problemi yaşamaktayız.
Menudo lío tenemos en Frankfurt con el transporte.
Her ikiniz de ağzınızı Frankfurt'tan buraya gelene kadar kapalı tutacaktınız.
Debisteis hablar camino del campo.
Frankfurt istasyonundaydım.
Estaba en la estación de Frankfurt,.
Kuzen Flo mit elma tatlısı ve lager birası.
Primo Flo. Frankfurt y cerveza.
"Frankfurt'ta ödemeye hazırım."
" "pagaderos en dólares o en marcos, en Frankfurt" ".
Sana ve bu ahlaklı tutumunu takdir ediyorum ancak bu gece 8 : 30'ta Frankfurt'a gidiyorum...
Considero que tú y tu moralidad son un peso... pero, dado que voy a Frankfurt esta noche a las 8 : 30...
Frankfurt, 150 mil uzakta.
El Frankfurt. A 150 millas de aquí.
Olympic onunla buluşmak üzere güneye doğru yol alıp almadığımızı soruyor. Frankfurt ayrıntıları sorup duruyor.
El Olympic dice que nos dirijamos en su busca... y el Frankfurt todavía pide más detalles.
Frankfurt doğumluyum.
Yo nací en Frankfurt.
Frankfurt?
¿ Frankfurt?
- Almanya'daki Frankfurt mu?
- ¿ En Frankfurt, como Alemania?
Frankfurt, Almanya doğumluyum.
Nací en Frankfurt, Alemania.
Mesela adımın Carl Lanser olduğunu biliyorum. Frankfurt doğumlu olduğumu biliyorum. - Devam edin, Bay Lanser.
Por ejemplo, sé que me llamo Carl Lanser... y sé que nací en Frankfurt.
"Frankfurt Eyalet Mahkemesi hükmü aşağıdaki gibidir : Wilhelm Münch'ün kızı terzi Anni Münch, kısırlaştırılacaktır."
"El distrito de Frankfurt am Main ha decidido lo siguiente : la costurera Anni Münch, hija de Wilheim Münch, debe ser esterilizada".
Frankfurt am Main.
Frankfurt am Main.
Aktarma Frankfurt'ta. Aklıma gelmişken Frankfurt fabrikasını ara ve bize 100 bin şişe daha göndermelerini söyle.
Llame a la planta de Frankfurt para que nos envíen... 100.000 botellas más.
Frankfurt üzerinden New York'a giden 17 sefer sayılı Pan American uçağına binişler için 5 numaralı kapıya gitmeniz rica olunur.
El vuelo 17 de Pan American a Nueva York... vía Frankfurt está abordando por la puerta 5.
Frankfurt uçuşunda, bir çift çorap daha giymeyi unutmuşum.
Olvidé de ponerme mi segundo par de calcetines en la misión a Frankfurt.
- Evet, Amsterdam! - Efendim, madam?
Tanto pensar en Frankfurt.
Ve Profesör Dietrich öldürüldüğü zaman.
En el 59 en Frankfurt... cuando el Profesor Dietrich fue asesinado.
Frankfurt'ta bir kar fırtınası.
- Por el tiempo. Allí había 6 veces más nieve que aquí.
Öğleden sonra, uçaktayken, fırtınaya yakalandık.
Oye, esta mañana, en el avión, hemos tenido una tormenta... a la altura de Frankfurt.
Geçen yıl Frankfurt'ta en uzun uçuş ödülünü kazandı.
Ganó un premio en Frankfurt por vuelo de gran extensión.
Ne de olsa Frankfurt'daki spor kulübünde 3 kereden fazla Ping-Pong şampiyonu oldum.
Después de todo, fui campeón de Ping-Pong del Sportsverein de Frankfurt... -... tres veces. - Buen día.
Frankfurt'ta mı yaşıyorsun?
¿ Vive Vd. en Francfort?
Emanuel bir süre, Frankfurt-on-the-Oder'de öğrenci olarak yaşadı, ve kısa zamanda müzisyen, ve Prusya Kralı'nın akompanisti oldu.
Emanuel vivió algún tiempo como estudiante en Frankfurt. am der Oder, y alli mismo enseñaba el clave, y pronto también fue músico de la Capilla del Rey de Prusia y clavicordista de éste.
Frankfurt'a gideceğim.
Creo que me voy a Frankfurt.
Hangisi daha önemli? Bu ağrılar mı? Frankfurt mu?
¿ Qué es más importante, el dolor o Frankfurt?
Frankfurt'dan bu sabah hareket ettim.
He volado desde Frankfurt temprano.
- Sadece Frankfurt'a.
A Frankfurt.
Venedik'e giden 6 : 00 uçağında üç koltuk.
Transbordan en Frankfurt.
Bu sana da uyar mı, seni piç?
Y Frankfurt vende. - Ya, Frankfurt.
Kamarot Frankfurt'ta Bayan Rieber adlı kişiye bir telgraf yolladığını söyledi.
¿ Qué quieres decir con una Frau Rieber?
Bahsetmedim çünkü küçük düşmeye katlanamazdım.
El contador me dijo que enviaste un cable a Frankfurt dirigido a Frau Rieber.
frank 3349
frankie 650
franklin 164
franky 31
frankly 31
frankenstein 152
franko 19
frank james 16
frank nerede 16
frankie 650
franklin 164
franky 31
frankly 31
frankenstein 152
franko 19
frank james 16
frank nerede 16