English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ F ] / Fıstığım

Fıstığım traducir español

476 traducción paralela
Baban beni fıstığım diye çağırırdı
Él solía llamarme "Maní".
Bu küçük canavarın kırk fıstığımı aldığından haberin var mı?
¿ Sabes cómo este pequeño monstruo me hizo perder cuarenta maníes?
- Ona bakıp dedim ki : "George beni seviyorsan, en havalı fıstığım zaten."
- Lo miré y dije : "George si me amas, soy la más linda de todas".
Uslu ol, fıstığım.
Compórtate, porotita.
Merhaba fıstığım.
Hola, sanguijuela.
Bana öyle bakma, fıstığım.
Hey, no le veo nada de enferma.
Haydi dansa gidelim, fıstığım!
¡ Vamos a bailar, Peanut!
Fıstığım...
Peanut...
Ben de senden hoşlanıyorum, fıstığım.
Tú también me gustas, Peanut.
Bazen hayli garip şeyler düşünüyorsun, fıstığım.
A veces dices cosas muy raras, Peanut.
Benim için mahsuru yok, fıstığım.
Por mí parte no hay problema, Peanut.
Fıstığım!
¡ Peanut!
- Fıstığım benim?
- ¡ Cacahuete! ¿ Cómo estás?
Merak etme fıstığım.
Tranquila, cacahuete.
Fıstığım mı?
¿ Cacahuete?
- Viski nerede fıstığım?
Cacahuete, ¿ y el whisky?
Gidip küçük fıstığı karşılayayım.
- Iré a saludar al muchachito.
Böylece son olan müessif olayda araya girerek ortalığı Yatıştırmanızın taktire şayan olduğunu söyleme fırsatımız olur.
Nos sentiríamos honrados si se uniese a nosotros para poder decirle lo mucho que admiramos su conducta durante la reciente revuelta. Sinceramente, Mary Todd. "
O şeyi fırlattığında oyuncak paraşüt falan sanmıştım.
Cuando tiraste eso por la borda, creí que era un paracaídas de juguete.
Fırtına başladığında bu pencereyi kapatmıştım.
La he cerrado cuando ha empezado la tormenta.
Malikâneye geri dönmek için ilk fırsatı yakalamıştım... çabuk vardığım bir karar.
En cuanto pude, volví a la mansión. Me decidí enseguida.
Eski bir atasözü vardır tatlım : "Fıstığına asıl ama yanında iken görmezlikten gel."
Carino, hay un refrán que dice : "La esperanza es lo último que se pierde".
Attığımız fıstıkları hemen yutuvermişlerdi.
¿ Cómo?
Öğrenciler, veliler ve sevgili fakülte, hepimizin sınıfın birincisi olarak tanıdığımız bir delikanlıyı tanıştırma vakti geldi, Herbert H Heebert.
Alumnos, padres y estimado profesorado, es el momento de presentarles a un joven del que estamos orgullosos, el estudiante más avanzado del curso, Herbert H. Heebert.
Tuzlanmış yer fıstığın var mı, kabuklu?
¿ Tiene maní salado con cáscara?
Tanıştığım en salak adam sensin herhalde. Fıstıklı şeker getirmiş.
Usted es el hombre más tonto que conozco, ¿ guirlache de cacahuete?
Düşmanın sıkıştırdığı birliğimizi kurtarmamız gerekiyor askerlerimize ve silahlarına güç vererek zaferden zafere koşmamızı düşmanımızın zayıf tarafını bularak onu yenmemizi insanlar ve ülkeler arasında adaleti kurmamızı sağla.
Gratamente presta atención pues como soldados te pedimos que armados con tu poder podamos avanzar de victoria en victoria y vencer la represión y maldad de nuestro enemigo e imponer tu justicia entre los hombres y las naciones.
Madge Brenner fıstığı mı var bu işin arkasında?
¿ Es de Madge Brenner?
Benim çıktığım şu fıstık.
Aquella belleza con la que salgo.
Yaptığı çok yanlıştı. Arkadaşım Leroy'u pencereden fırlattı.
Fue una verdadera canallada... tirar a Leroy por la ventana.
Evet, odamız üçüncü sınıf, 2000 dolar saydım sıradan yolcu olmadığımız eşek gibi biliyordu, hepsini tek tek anlatmıştım.
Billetes de tercera a dos mil dólares no son para un crucero de placer.
Son karşılaştığımızda size kendimi tanıtma fırsatı bulamamıştım.
La última vez que nos vimos no tuve oportunidad de presentarme.
Uyandırıp dedi ki : "Seni bu şehrin en havalı fıstığı yapacağım."
Me despertó y dijo : "Serás la más linda de la ciudad".
115 cm. boyundaki fiberglas namlusu tek mermi fırlatır. 2 cm. kalınlığındaki bir zırhı delecek şekilde tasarlanmıştır.
Tubo de fibra de vidrio de 1 m que dispara un solo proyectil diseñado para atravesar blindajes de 2 cm.
Laboratuvardan çıktım. Yürüttüğümüz araştırmanın başarısızlığı yüzünden tamamen hayal kırıklığı içindeydim o arada yağmur yağıyordu, fırtına, lastik patlamıştı.
Me fui del laboratorio y estaba muy frustrado por el fracaso con la investigación y estaba lloviendo, la tormenta, la llanta pinchada...
Çok doğru. 2. sınıf adamlarla çalıştığım için özel bir fiyat.
Un precio especial por trabajar con gente de segunda clase.
Yer fıstıklarıyla oynadığımız yeter.
Ya basta de jugar por maníes.
Bu sabah uyandığımda, güzel, sakin bir gün geçireceğimi sanmıştım. Biraz kitap okumak, köpeği fırçalamak...
Me levanté esta mañana pensando que tendría un día tranquilo, leer un poco, cepillar al perro...
Bir Rus fıstığın ihanetine uğradınız mı hiç?
¿ Alguna vez te traicionó en el saco por un ruso nena?
Burada fıstığın var mı hiç?
¿ Tienes alguna nueces cerveza?
Daha önce karşılaştığım benzer vakalarda hastaya sodyum nitrit buharı tatbik etmek suretiyle olumlu sonuçlar almıştım. Ve içinde bulunduğum an, bu tedevinin etkinliğini ortaya koyabilmek açısından bana eşsiz bir fırsat sunuyordu.
Había obtenido buenos resultados en tales casos mediante la inhalación de nitrito de alma, y la actual parecía una oportunidad admirable de probar sus virtudes.
Neyin var, çam fıstığı mı?
¿ Piñones?
Durdurmaya çalıştığım afyon üreticilerinden biri de... birinci sınıf insanlık düşmanı... Bir süre önce Altın Üçgen'deydim.
Estaba en el Triángulo Dorado.
Bu fıstık saçmalığına inanmadım.
No me creo lo de los cacahuetes.
Boğazına fıstık falan kaçtığını sanmıştım.
Pensé que se le había atascado un pistacho o algo.
Fıstık ezmesi aldım. Hoşlandığını biliyorum.
Y mantequilla de cacahuete, sé que te gusta.
Orta sınıf ön yargılarımı... aşmak için çok çalıştığımı bilmeni istiyorum.
Estoy intentando superar mis prejuicios de clase media.
Çıktığım kişi yoga sınıfında tanıştığım bir çocuk doktoru Dr. Bedsole.
He tenido una cita con un pediatra que conocí en clase de yoga Dr. Bedsole.
Tamagi, bir fıstığın var mı?
Tamagi, ¿ Tienes una chica?
Babamı, insanlığın o zayıf anında, gafil avlamıştım. Onu bu nedenle daha çok sevdiğimi hissettim.
Había sorprendido a mi superhombre en flagrante delito de humanidad y sentía que le quería más.
Cuma gecesi şehir merkezinde, bir fıstığı yakalama şansım var...
Noche de viernes en el ayuntamiento. Puedo espantar a la gorda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]