Gidebilirsin traducir español
6,606 traducción paralela
Bu yüzden gidebilirsin.
Así que puedes irte.
O zaman gidebilirsin.
Entonces puedes marcharte.
Eve gittiğimiz zaman anlaşma dahilinde istediğin yere gidebilirsin.
Sabes, cuando lleguemos a casa, por mí como si te transfieres al Eje.
Gidebilirsin.
Ve.
İstediğin zaman filmlere gidebilirsin.
Podrías ir al cine cuando quisieras.
Şu an ellerine bir şey bulaştırmadan gidebilirsin.
Aún puede alejarse y sus manos quedarán limpias.
Kapiyi acarsan cekip gidebilirsin.
Solo abra la puerta y puede irse.
- Tabii ki gidebilirsin.
Por supuesto que puedes. Es emocionante.
Evine gidebilirsin.
Puedes irte a casa.
Elbette gidebilirsin.
¡ Por supuesto! Puedes irte.
O zaman atını bırakıp tahtırevanla gidebilirsin.
¡ Puede irse en palanquín a casa y dejar su caballo aquí!
Gidebilirsin şimdi elçi.
Ahora vete, mensajero cojo.
- O zaman gidebilirsin.
Puedes irte.
- İstersen gidebilirsin, bir tanem ama yüzüne bir gülücük kondurmadan seni göndermeyiz.
Te puedes ir si quieres, cariño... pero no te vamos a dejar ir sin una sonrisa en tu cara.
Gidebilirsin.
Se puede ir.
Artık gidebilirsin, Jim.
Ahora puedes irte, Jim.
Artık gidebilirsin.
Ahora puedes irte.
Los Angeles'taki takım elbiseliler, bu kelimeyi genelde "Gidebilirsin." demek için kullanırlar.
¿ Sabes? , los trajeados en Los Ángeles habitualmente utilizan eso como un modo de decir : "Puedes irte".
Gidebilirsin.
Vete, por favor.
Gidebilirsin.
Puedes irte.
Gidebilirsin.
Sabes qué, puedes irte,
Şimdi gidebilirsin.
Ya puedes irte.
Gidebilirsin.
Puedes... Puedes irte.
Eğer istiyorsan Matty ile zor piste gidebilirsin.
Puedes ir a hacer el diamante negro con Matty si quieres.
Hala yürüyüp gidebilirsin.
Aún puedes llegar si te vas ahora.
Eğer istediğin buysa çekip gidebilirsin.
Lárgate si es lo que quieres.
Gidebilirsin.
Puede irse.
- Gidebilirsin.
- Vamos.
- Sen gidebilirsin.
Bueno, tú puedes.
Dulles havaalanına ne kadar çabuk gidebilirsin?
¿ Cuánto tardas en llegar a Dulles?
Hala Harvey'ye gidebilirsin.
Aún puedes volver a ver a Harvey.
Küçümseyiciydi. Sırtımızı okşayıp, "Artık bakkala tek başına gidebilirsin, hadi bakalım," dermiş gibisin.
Fue una palmada en la espalda, diciendo "si son grandes para ir de compras solas, ahora vayan a dar sus primeros pasos".
Gidebilirsin, Sanga.
Puedes irte, Sanga.
Gidebilirsin.
Retírate.
Ya da başka bir şekilde bakarsan artık istediğin her yere gidebilirsin.
U otra manera de verlo es que puedas ir donde quieras.
Belki eski sevgilini bütün gün internetten takip etmeye bir son verirsen, gerçek görüşmelere de gidebilirsin.
A lo mejor si dejaras de acosar a tu ex por internet todo el día podrías tener tus propias entrevistas.
Tüm işlerini bitirdiğin takdirde eve erken gidebilirsin.
Puedes irte antes siempre y cuando tengas todo el trabajo hecho.
Tamam, gidebilirsin ama eğer çay saatinde burada olmazsan polisi ararım.
Ve, pero... Si no regresas a tiempo, llamaré a la policía.
Sen gidebilirsin artık, buradan sonrasını ben devralırım.
Adelante y saca el disco. Lo llevo desde aquí.
Elimden geleni yaparım. Bunu bilerek gidebilirsin, tamam mı?
Haré lo mejor que pueda, no habrá problema. ¿ Está bien?
Şimdi gidebilirsin, Söylediğin şeyi...
Ahora sigue, ¿ decías...?
Amacımız uğruna ne kadar ileri gidebilirsin?
¿ Cuán lejos estás dispuesto a llegar por la causa?
Hannah bunu yapmana gerek yok. Gidebilirsin.
Hannah, no tienes que... puedes irte.
Robin Hood ormanından gidersen dolaşmamış olursun. Sonra yolun arkasından gidebilirsin.
Es mejor ir a través del bosque de Robin Hood que ir rodeándolo.
Onlar buraya geldiği anda, kızlarını alıp gidebilirsin.
Tan pronto cómo estén aquí, podrás tomar a las chicas e irte.
- İstersen sen gidebilirsin.
- Puedes irte si quieres.
Beatrice, teşekkürler, ama artık gidebilirsin.
Beatrice, gracias, pero puedes irte.
Önce bilgiye ihtiyacımız var, sonrasında gidebilirsin.
Primero necesitamos que nos des información, luego podrás irte.
Bu kasabadan da istediğin zaman gidebilirsin.
Eres libre de irte de esta colina cuando quieras.
Gidebilirsin Bess.
Adelante, Bess.
Evet gidebilirsin, ama gitmeyeceksin.
Sí, podrías pero no lo harás.