English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Iliskisi

Iliskisi traducir español

4,628 traducción paralela
Mutlu bir ilişkisi olan bir erkek böyle bir kızı en fazla 14-15 defa keser.
Un tipo que es feliz en una relación ve a una chica como esa, le echa el ojo tal vez 14, 15 veces, como mucho.
Burada ilişkisi düzgün olan tek çift biziz.
Somos los únicos en una relación sólida aquí.
Belki eski asker kankasıyla ilişkisi olduğunu düşündü, ve onu öldürdü.
El pudo creer que ella lo engañaba con el viejo amigo de la armada, y matarlo.
Diğer adamla ilişkisi ciddi miydi?
¿ Era serio con el otro hombre?
Doğru olabilir Steve ama Kono'nun Adam Noshimuri'yle bir ilişkisi var.
Puede que eso sea cierto, Steve, pero Kono tiene una relación con Adam Noshimuri.
Üvey oğluyla bir ilişkisi var.
Ella tiene un lío con su hijastro.
Karınızın ilişkisi mi vardı?
¿ Su esposa estaba teniendo una aventura?
Muhtemelen ilişkisi vardı.
Al parecer, estaba teniendo una aventura.
Kiminle ilişkisi olduğunu biliyorlardır.
Ellas sabrán con quién estaban.
Şirketimizin, Orta Doğu'daki birkaç ülkeyle süregelen bir ilişkisi var.
Nuestra compañía tiene relaciones desde hace mucho tiempo con varios países en el Extremo Oriente.
Büromuzun Orta Doğu'daki birkaç ülkeyle süregelen bir ilişkisi var.
Nuestra firma tiene larga relación con varios países del Medio Oriente.
Bu çalışmanın amacı insanlara çıkar ilişkili arkadaşlık kuran insanların da geleneksel, tek eşli ilişkisi olanlar kadar mutlu olduğunu göstermektir.
Este estudio propone mostrar que la gente con arreglos de "amigos con beneficios" son tan felices como esos en relaciones monógamas tradicionales.
Düşmanlarla çıkar ilişkisi diyoruz.
Se llama "enemigos con beneficios".
Senin çıkar ilişkisi dediğin şeye çoğu kişi normal bir ilişki diyor.
Lo que tú llamas "amigos con beneficios" la mayoría de la gente lo llamaría "relación de pareja".
Jack, süttozunuzun ve günlük ürünlerinizin, kahvaltılık mısır gevreği ile... uzun süreli ve başarılı bir ilişkisi var.
Bien, Jack tu leche en polvo y productos lácteos, han tenido una relación larga y exitosa con los cereales para desayuno.
Onun Amerika ile ilişkisi o kadar çok pozitif ki bu odadaki herkesin anlatacak bir kendi hikayesi vardır.
Y su relación con Estados Unidos es tan abrumadoramente positiva que todos en esta habitación tienen su historia para contar.
Jenna'nın ilişkisi var Ryan.
Jenna está teniendo un romance, Ryan.
- Annenle babanın nasıl bir ilişkisi vardı?
Cuéntame sobre la relación de tus padres.
Annem sekreteriyle bir ilişkisi olduğunu düşünmüştü.
Mamá pensaba que él tenía un romance con su secretaria.
Ama doğruyu söylemek gerekirse, ben de bir ilişkisi olduğunu düşünüyordum.
- Pierce. Pero para serte sincera, yo también creí que tenía un amorío.
Ve Lemon Breeland'ın sözüne güvenmeliyiz diyenler ki hatırlatırım yakın zamanda Köfte ile bir ilişkisi vardı, elini kaldırsın.
Y todas las que crean que deberíamos confiar en la opinión de Lemon Breeland, quien, os recuerdo, ha tenido relaciones con Meatball recientemente, levantad vuestras manos.
Turtayı bırak. Sınav, seni bu ikisi arasında sebep-sonuç ilişkisi olduğunu sanmanı sağlayacak.
Deja el pastel.
Bence gözlerinin ne kadar harika oluşuyla, saçlarını arkaya atmak istemem arasında bir neden-sonuç ilişkisi var.
Creo que hay una correlación entre lo increíbles que son tus ojos y lo mucho que me gusta apartarles el pelo...
Bayan Donovan'ın depo ile ilişkisi gelecekte.
La relación de la señorita Donovan con el Almacén está en el futuro.
İç mimar, sabıka kaydı yok, o geceden önce Blake Rickford'la herhangi bir ilişkisi olmayan hoş bir kız.
Decoradora de interiores, sin antecedentes, una buena chica sin conexión con Blake Rickford antes de esa noche.
Tam bir ahbap çavuş ilişkisi ; o ve büyükelçi aynı okula gitmişler.
Red de antiguos amigos... él y el embajador fueron juntos al colegio.
Ahbap çavuş ilişkisi olur aralarında.
Es la red de antiguos amigos... cuidarse entre ellos.
Üç tanığı araştırdım üçünün de son beş yıl içinde gerilla partisiyle ilişkisi olmuş.
He investigado a tres de los testigos, y los tres eran miembros de una banda de la guerrilla durante los últimos cinco años.
Sayın Hâkim, başvuruyu yapan bu iki kişinin ilişkisi konusunda ciddi şüpheler vardır.
Señoría, todavía hay dudas sobre la relación entre ambos solicitantes.
HanMyeong öldükten 17 yıl sonra, YunSangun'un annesi ile olan ilişkisi ortaya çıktı.
Su cuerpo fue desenterrado y decapitado póstumamente.
Ben onların ilişkisi olduğunu düşünüyordum. Ve Yaralı Yüz ya şehir dışındandı ya da hava yolu şirketinde çalışıyordu.
Supuse que estaban saliendo y Caracortada no era de la ciudad.
Benimle bir ilişkisi olduğunu!
¡ Qué ella está en una relación... conmigo!
Amy bana Senatör Pierson'un Henry Wilcox'la çok sıkı bir ilişkisi olduğunu söyledi.
Amy me dijo que la Senadora Pierson tiene una estrecha relación con Henry Wilcox.
Ama hâlen kocanızın bir ilişkisi olduğunu anlayamadınız.
Y aún así no sabía que su marido estaba teniendo una aventura.
Normalde bir CIA ajanının ilişkisi ortaya çıktığında görevim herhangi bir güvenlik açığı var mı araştırmak.
Normalmente a la raíz del descubrimiento de una aventura en un agente de la CIA, estaría encargada de investigar cualquier posible brecha de seguridad.
- İkimizin de o sırada ilişkisi vardı.
Los dos estábamos en relaciones al mismo tiempo.
Bizimkisi abi ile kız kardeş ilişkisi gibi bir şey.
Tenemos una relación estilo hermano mayor - hermana menor.
Askeriyedeki bir yarbayla ilişkisi varmış.
Tiene un amorío con una teniente coronel de las reservas.
David Patraeus, biyografisini yazan Yarbayla olan gayrimeşru ilişkisi yüzünden istifasını verecekmiş.
David Patraeus está a punto de renunciar debido a un amorío extramarital con su biógrafa, una teniente coronel en la Reserva Militar.
Ayrıca General Patraeus'un metresinden taciz e-postaları alan Florida'lı bir sosyeteyle olan ilişkisi nedeniyle Afganistan'daki ABD Birlik Komutanına soruşturma açılmış.
Y el comandante de las Fuerzas Militares en Afganistán será investigado respecto a una relación con una señora de sociedad en Florida que recibía mensajes de acoso de la amante del general Patraeus.
Avrasya'da ki üç suç örgütü ile ilişkisi olan üç kişi.
Tres hombres distintos afiliados con tres sindicatos del crimen euroasiáticos.
Kocanın bir ilişkisi varmış.
Tu marido tenía una aventura.
Quantico'da kadın bir ajanla bayağı ciddi ilişkisi olduğunu duymuştum biliyor musun?
Muy bien, sabes, me dijeron que tuvo una relación seria con una agente en Quantico.
Anton'la ilişkisi olduğunu bilmiyordum.
No sabía que estaba vinculado con Anton.
Biliyorum amcam, James Notley'i gördüğünde bütün parmakları yerinde dedi ama gerçek ile Lucian arasında bir tür aç-kapa ilişkisi vardır.
Sé que mi tío dijo que James Notley tenía todos sus dedos cuando le vio, pero Lucian y la verdad... Tienen un tipo de relación intermitente.
Lucian'in Connie Mallery ile ilişkisi mi vardı?
¿ Lucian tenía una relación con Connie Mallery?
Hayır, ama eğer göründüğü gibiyse ve Vic'in bir ilişkisi varsa bilirsin, kocası öğrenir, adamı döver.
Bueno, no lo hago, pero si esto es lo que parece y Vic está teniendo una aventura... ya sabes, su marido lo averiguó, le pegó una paliza a este tipo...
Tanrım, hiçbir işte bir kaç aydan fazla tutunamadı, hiçbir zaman bir kadınla gerçek bir ilişkisi olmadı ve bir sebepten benden nefret ediyor.
Dios, no puede sostener un trabajo por más de unos pocos meses, nunca tuvo una relación verdadera con una mujer, y por alguna razón me culpa a mí.
Bu da, Başkan ile Jeannine Locke'un... bir ilişkisi olduğunu onaylandığını düşünmemize neden oluyor.
Jeannine que Locke tenía una romance con el presidente.
Herşeyden önemlisi, Jeannine Locke'un Birleşik Devletler Başkanı ile yaşadığı bir seks ilişkisi kesinlikle yoktur.
Y lo más importante, Jeannine Locke absoluta y positivamente no tuve relaciones sexuales con el presidente de los Estados Unidos.
Amerikanın, Başkan ile ilişkisi olan kadının... Jeannine Locke olduğuna inanması gerekiyor.
Latina creerá era Jeannine Locke que tuvo un romance con el presidente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]