English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Işığı

Işığı traducir español

12,522 traducción paralela
Kara Melek'in Işığı!
¡ Flash Ángel Oscuro!
- Işığın biri düştü ve kafana çarptı.
¿ Ana? ¿ Qué pasó?
Işığın renklerinde.
El color en la luz.
Işığı buraya getirir misin?
¿ Pueden traer la luz aquí?
Işığı görmenizi ve geldiğiniz yere geri dönmenizi diliyoruz!
! Deseamos que busquen la luz, que regresen al sitio de donde vinieron!
Güneş Işığı Eyaleti'ne ( Florida ) geçiyorum.
Me mudaré al Estado Soleado.
Işığı versene.
Dame la luz.
Işığı kapat Fitz, karanlıkta gideceğiz.
Apaga la luz, Fitz. Trabajamos en la oscuridad.
Işığı tut!
Sostén la luz!
Işığın daha derin spektrumlarını görür.
Ve más profundo en el espectro de luz.
Buna, "Işığın biri söndü" adını vereceğiz.
Llamaremos a este "Las luces se apagan".
"Fakat bu koşullar altında bizim yaptığımız iş olay yeri incelemesinden ziyade teknik destek sağlamaktan ibaretti."
Pero debido a las circunstancias, apenas pudimos proporcionar asistencia técnica en lugar de un completo procesamiento de la escena ".
Bana bu iş için kürek kullanıldığı söylendi ki diyebiliriz ki bu, adli kazılarda pek de kullanılacak bir yöntem değildir.
Se me informó que usaron palas para hacer eso, y no fue, por decirlo así, el mejor enfoque arqueológico forense.
Yaptığı iş gereği, saatin kaç olduğunu on dakikalık bir yanılma payıyla bilebilecek bir konumda.
En materia de empleo, ella tenía una buena razón para saber qué hora era en ese lapso de diez minutos.
Dedektif Wiegert'ın olağanüstü bir iş yaptığını düşünüyorum.
Creo que el agente Wiegert hizo un trabajo excelente.
Yani yaptığı işe saygı duyayım diye beni iş yerine gelmeye zorladı.
Así que me obliga a venir en su día libre para "aprender a respetar" lo que hace.
~ HEYECAN YÜKLÜ BİR PRODÜKSİYON ~ - "Gizli Dosyalar", genelde bir sürü karakterin çalıştığı bir iş.
"Expediente X" es generalmente mucho de acción personajes.
- Koskoca bir aileyle iş yaptığım olmadı.
- Una familia es demasiado.
Kırkı aşkın ülkedeki ofisleriyle, Belko Şirketi çalışanlarını dinamik iş akışının sağladığı modern ofis ortamlarındaki mücadelelerle yüzleşebilmesi için eğitiyor.
Con oficinas en 40 países, la Corporación Belko... entrena a sus empleados para que asuman cualquier reto... en el ambiente de oficina moderno que ofrece este dinámico negocio.
Yaptığım iş, gelecek yıllarda binlerce kişiyi kurtaracak.
Mi trabajo salvará a miles los próximos años.
Burada çığır açan bir iş yapıyoruz.
Porque lo que hacemos es innovador.
Birisi babanın iş hattını aradığında zil sesi yerine ışık yanacak.
Así cuando alguien llama a la línea de papá, se prende una luz en lugar de sonar.
Senin için iyi bir iş yaptığımı düşünüyor musun?
¿ Creen que estoy haciendo un buen trabajo para ustedes?
İş işten geçene kadar ne yaptığımı bilmiyorum.
No sé lo que hago... Hasta que está hecho.
Anladığım kadarıyla, parayla iş devralacaksınız.
Entiendo que usarán el dinero para comprar un negocio.
Tazminat sürem bitmek üzere, mortgage ödemelerim kapıya dayandı tüm birikimlerimi tüketmek üzereyim ve salı günü sonunda Xerox'la iş görüşmesi fırsatı yakaladım ben de gittim, resmen ezdim geçtim hayal edebileceğin en güzel iş görüşmesiydi o kadar iyiydi ki asansörde gözlerimin yaşardığını hatırlıyorum beni Gentry'ye göndereceklerinden adım gibi emindim sonunda karar mercii ile görüşeceğime emindim...
Me he gastado la indemnización, tenía que pagar la hipoteca, he tenido que usar los ahorros para la jubilación y el martes, por fin, tuve una entrevista con Xerox. Así que y fue genial. Fue la entrevista de mis sueños.
Yaptığın iş kolay değil ama üstesinden gelecek biri varsa, o da sensin.
Lo que estás haciendo no es fácil, pero... si alguien puede hacer que funcione, eres tú.
Sen beşinci sınıftayken, baharda ben bir aylığına Miami'ye iş seyahatine gitmiştim, hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas que en la primavera, mientras tú estabas en quinto grado, yo tuve que viajar a Miami por negocios durante un mes?
Bunca yıldır şahane bir iş çıkardığımı düşündüğünü biliyorum ama pek öyle değil.
Sé que crees que he hecho un gran trabajo todos estos años pero no es del todo cierto.
İş başlığı, Margate'in Eski Hizmetçileri.
Título provisional, Las solteronas de Margate.
Işıklar altında, saklanacak yer kalmadığında, sana yaklaşıyorum
Bajo la luz La acción está ahí. No hay dónde huir Cuando me acerco a ti
Sana asla söyleyemeyeceğim şeylerin yarattığı ızdırap ve pişmanlık. Yapmam gereken onca iş.
Porque hay tanta angustia imposible y pesar... por todo lo que no pude decirte, por todo el trabajo que tengo que hacer.
Ben senin aldığın standa hayranım, Ama protesto mitingini planlayalım Iş gününden sonra için, yapacak mıyız?
Admiro la posición que usted está tomando, pero vamos a programar la reunión de la protesta para después de la jornada de trabajo, ¿ de acuerdo?
Tanığın ifadesini değiştirip İspanya hükümetiyle iş birliği yapmaya ikna edecekti.
Solo tenía que convencerla para que cambiara su testimonio y no comprometiera al Gobierno español.
Bana ayrıca 3 yıldır Imperial'da çalıştığını ve en azından kapatmadan önce benim nasıl insanlar için iş aradığımı dinleyecek kadar zeki olduğunu söyledi.
También me dijo que aunque sólo has estado en Imperial por tres años, que eras lo suficientemente brillante para al menos escuchar por lo que te estoy reclutando, antes de decidirte.
Oğlum ne iş yaptığımı söyledi mi sana?
¿ Mi hijo alguna vez dijo lo que hago? ¿ Para ganarme la vida?
Bu projenin yaptığım en büyük iş olduğunu söylemiştim.
Este proyecto es el más importante que he hecho.
Işıklar açık. Bu genellikle uyumadığımın bir işaretidir.
Las luces encendidas significan que no lo estoy.
Yaptığı iş bu.
- No.
Yaptığı iş bu. Şifa veriyor.
Es lo que hace, ella cura.
İşte burada yaptığımız iş bu.
Así que éste es el trabajo que hacemos por aquí.
Bebeğimiz kucağımıza aldığımız zaman iş bulur, sonra da adet görmeye başlarız.
Tenemos bebés, luego trabajo y después nuestros periodos.
Evet, 01.00'de büroda olmalıydın çünkü iş yaptığımız tüm ülkelerde gün ortası oluyor.
A esta hora debes estar en la oficina, porque es de día en todos los países donde hacemos negocios.
Geran, yaptığın iş, aldığın riskler birlikte kazandığımızın en az yarısının sahibi yaptı seni.
Geran, el trabajo que haces, los riesgos que tomas, hacen que merezcas al menos la mitad de lo que ganamos juntos.
Bayan Rice, Vergi Dairesi'ne göre yaptığınız şey ev tabanlı iş olabilir.
Sra. Rice, tal vez tenga lo que Hacienda llama "negocio hogareño".
Çalışma Bakanlığı verilerine göre en hızlı gelişen iş alanı.
Las estadísticas indican que es una de las profesiones de mayor crecimiento.
Işıklığı kontrol edin.
Vamos.
Yaptığınız iş çok mu önemli sanıyorsunuz Bay Wolff?
¿ Considera que lo que usted hace es importante, Sr. Wolff?
Benim yaptığım iş önemli.
Lo que yo hago sí lo es.
Ne iş yaptığımı biliyorsunuz, değil mi?
¿ Son conscientes de lo que hago, o no?
Ibis'in algoritması karanlık havuzlarda iş yaptığı için bütün faaliyetleri gizli.
Ibis trafica en fondos oscuros. Las transacciones están ocultas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]