Kadınların traducir español
11,178 traducción paralela
Ailemizin kadınlarının bu günler ne sorunu var böyle?
¿ Cuál es el problema con las mujeres de esta familia?
Dostum, bu kadınların işi aleti ağızlarına almak.
El asunto sobre las tías, tío, es que su trabajo es tragarse pollas.
İhtimallerden biri de bu birden fazla var aslında çünkü bizim araştırmamızın gösterdiği tek bir şey var ki o da kadınların neredeyse her şeyi yapabilmeye uygun olduğu.
Es una posibilidad... entre otras. Porque si hay algo que nuestro estudio ha mostrado es que las mujeres son capaces de casi todo.
Erkeklerle kadınların arasında kaybolan çifte standart, "- meyeceksin" eki yerini "her kimle olursa olsun yatağa atlayacaksın" a bıraktı.
La doble moral entre hombres y mujeres que desaparece. El "no se debe" reemplazado por "acuéstate con cualquiera".
Hatta kadınların yaklaşmasına bile izin vermedi.
Ni siquiera sucumbe ante la chica.
Piyanist Brad'e soracaktık ama kadınların ayak fotoğraflarını topladığını bir albüm buldum.
Sí, íbamos a preguntarle a Brad el pianista pero descubrí su álbum de pies de mujer.
O kadınların çoğu köle değil mi?
¿ La mayoría de estás mujeres no son esclavas?
Müsait olan her bir Gizli İstihbarat memuru sokakta, bu kadınların takıldığı yerlerde ama hepsine ulaşamayız.
Y va a por más. Tengo cada agente de Operaciones Especiales disponible en las calles donde aquellas mujeres trabajan, pero no damos abasto.
Fakat bu Yanan Adam kadınların peşinden gidiyor.
Pero el Pirómano va a por mujeres.
# Erkekler, kadınların ancak ayakkabısı olur #
"Los hombres son el calzado que usan las mujeres."
Kadınların eğitim görüp, kıçınızı tekmelemesini engelleyemezsiniz!
Las mujeres tenemos derecho a estudiar y ser mejor que ustedes.
Ben bütün kadınların evlenmek istediğini sanıyordum.
Pensaba que todas las mujeres querían casarse.
Kütüphaneye gidip kadın dergilerini okuyarak çağdaş kadınların tutumlarını araştırdık.
Fuimos a la biblioteca e investigamos un poco sobre las actitudes de ahora leyendo revistas femeninas.
Zenciler, bunlar sayesinde kadınların iyileştiğine yemin ediyor.
Los negros creen ciegamente en ellas cuando las mujeres tienen problemas.
Holdingleri ve hayat kadınlarını izlemeye devam edeceğiz o arada laboratuvar daireyi inceleyecek.
Seguiremos lo de las explotaciones empresariales y las conexiones con la prostitución mientras que el laboratorio procesa el apartamento.
Kadınlarını ve sürülerini izleyen savaşçılar yorulmaz.
Guerreros incansables que velan por sus mujeres y sus rebaños.
Kadınların sırları olur, tamam mı?
Las mujeres tienen secretos, ¿ vale?
Ve kadınların halhallarını duyabiliyorum.
Y escucho brazaletes así que hay mujeres.
Zaman artık kadınların zamanı değil, erkeklerin zamanı.
Este no es momento de mujeres, es tiempo de hombres.
Kadınların her an burada tehlikede olduğunu yazıyorsunuz.
Ustedes hacen que parezca Que las mujeres de aquí están seguras todo el tiempo
- Kadınlarının hepsi birinci sınıf.
Las 3 / 4 partes de las chicas son escoltas.
Çünkü daima bir şekilde diğer kadınların aradığım kadın olmadığını biliyordum.
Es porque siempre de alguna manera sé que muy en el fondo, las otras no eran la indicada. No eran la indicada.
Bu kadınların hepsi burada mı öldü?
¿ Todas esas mujeres... murieron aquí?
- O kadınların katili aralarında yaşadığı için olabilir.
- Porque el asesino vive entre ellos.
Aklıma gelmişken bilmelisin ki hakim DNA olmasaydı adamın hala serbest olabileceğini ve başka kadınların da tehlikede olacağını söyledi.
Por cierto, debes saber que el juez dijo que si no hubiera sido por el ADN... todavía andaría suelto. Y que otras mujeres habrían estado en peligro.
Mülkünde garip kadınların dolaşması pek de olağandışı bir durum değildir.
Supongo que, que mujeres extrañas entren a la propiedad no es algo completamente inusual.
Bana geçen yıl Howard'ın eğlendirdiği bütün kadınların listesini getirmeni istiyorum.
Necesito que me dé una lista de todas las mujeres que Howard ha... divertido durante el último año.
Bu listedeki kadınların büyük çoğunluğu herkesin bildiği oyuncular, modeller.
Una gran parte de las mujeres de esta lista son actrices muy conocidas, modelos, y mujeres de la alta sociedad, establecidas públicamente desde hace varios años.
Bu kadınların kimliğini tespit etmen gerekiyor.
Necesito que identifique a estas mujeres.
O kadınların bileğine ben olmadan da bakabileceğiniz bir yol bulursunuz bence.
Seguro que podría encontrar una forma de ver las muñecas de estas mujeres que no me implique.
Bana bebeklerin nasıl yapıldığını ve kadınların nasıl çıkardığını öğretmesini istiyorum.
Quiero que me enseñe a hacer bebés. Y que me diga cómo los caga la mujer.
- Bu kadınların yardımımıza ihtiyacı var.
- Ellas necesitan nuestra ayuda.
Siz de kadınların çıkarlarını yürekten desteklemediğiniz gerçeğiyle yüzleşmek zorundasınız.
Y debe enfrentar el hecho de que, en el fondo, no le interesa el bienestar de las mujeres.
Çünkü ne idüğü belli olmayan kadınların arabasına binemezsin. - Belli olmayan mı?
Porque no puedes seguir subiendo en autos con mujeres cuestionables.
Biz birçok sosyal düzene inanıyoruz ve bugün genç kadınlar ile erkeklerin sekse takılı kalmak yerine sorunlarını duygusal olarak çözmeye meyilli olduklarına dair başlı başına birçok kanıt görüyoruz. Yani, hayır.
En muchas convenciones sociales, se ve que mujeres y hombres resuelven las cosas emocionalmente en vez de centrarse en el sexo per se.
Onların olur artık ; kadınlar, altın, silahlar. Çocuklar.
Les quitaban lo que tenían mujeres, oro, armas niños.
Onların ilaçlarını alıyorsun, kadınlarıyla yatıyorsun, ve daha sonra onlar seni kafeslerine koyuyorlar.
Consumes sus drogas, te acuestas con sus mujeres, y después te meten en sus celdas.
Helen, kadınlarımızın oy kullanma hakkı eylemine maddi desteği için Hortense'a teşekkür etmek istiyor. Bence oy hakkı...
A Helen le gustaría dar las gracias a Hortense por su contribución financiera a nuestro movimiento sufragista de mujeres.
Kadınlar konusunda yüksek standartların olduğunu düşünmüştüm.
Creí que tenías estándares extrañamente altos para las mujeres.
Tüm kadınlar konuşmanın ardından kadınlar salonuna dönecek.
Así está mejor. Luego del discurso, todas las mujeres deben volver a sus aposentos.
Bedenini öğrenmeli, cüzdanımı kullanarak bir beden küçük, hoş bir şeyler almalısın. Kadınlar buna bayılır.
¿ Por qué no coges mi cartera, y le encuentras una talla, le compras algo bonito, una talla menos?
Önce kadınları kendine aşık edeceksin sonra da canlı müzikle vuracaksın.
Hacer que las chicas se enamoren de ti y entonces darles con un rayo de energía, ¿ sabes?
Her sapakta altını kazımaya çalışacak kadınlar olacak. Sana yanlış emirlerini yaptırmak için içlerindeki kötülüğü kullanacaklar.
Y mujeres que tratarán de socavarte a cada paso, y usar la maldad que tienen para hacer que cumples sus perversas órdenes.
Bu kadınlar günahlarının cezasını çekmeli.
Estas mujeres deben pagar por sus pecados.
Bizim bütün durumumuzu o kadınlar ayarlamış, anlamadın mı?
Toda esta situación la han preparado esas dos mujeres, ¿ no lo ves?
Kadınlar arasındaki kutsal sanatın ve kutsal meyven...
Bendita tú eres entre todas las mujeres, y bendito sea el fruto...
Şu kadınlar hakkında yazdıklarınıza bir bakın.
Cuando escriben sobre temas de mujer
Kadınları idare etmekten anladığınız anlaşılıyor mösyö.
Claramente sabéis cómo manejar a las mujeres, señor.
Kadınlar seni hayatının geri kalanında çıldırtacak zaten, neden şimdi başlıyorsun?
Tiene el resto de su vida para ser batido por el frenesí de las féminas. No sé por qué quiere comenzar ahora.
Genç kadınları, onların dürtülerinden korumak da bana düşer.
Y eso me deja a mí para defender a las jovencitas de sus compulsiones.
Kadınlar genelde gözden kaçıyor, hafife alınıyor.
A menudo se pasa por alto a las mujeres, se las da por sentado.