English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Kalkmayın

Kalkmayın traducir español

640 traducción paralela
Kalkmayın!
Quédense abajo.
Yoluma çıkma kalkmayın hepsi bu!
No me tiente con más dinero.
Şoför bey, birkaç dakika gecikeceğim. Ben gelmeden kalkmayın.
Conductor, llegaré con unos minutos de retraso.
Şimdi, yerinizden kalkmayın.
Y ahora, quédense en sus sillas.
- Ah, lütfen kalkmayın, Bay Crawley.
- Por favor, no se pare, Sr. Crawley.
Ve onu sakın değiştirmeye kalkmayın.
Y no intente cambiarlo.
- Ayağa kalkmayın lütfen...
- No se levante, por favor, sólo...
Bir aptallık yapmaya kalkmayın.
No te preocupes, no se moverán. Más vale que subamos.
Yatağa gidin ve kalkmayın.
Acuéstese y no se levante.
Beni engellemeye kalkmayın, sakın.
No se atreverá a entrometerse aquí.
Kalkmayın.
No se levante, señorita.
Ayağa kalkmayın.
No se levante.
Lütfen kalkmayın.
No, no se levanten.
"İzlemeye kalkmayın, tedbir alınmıştır."
Hemos tomado precauciones, no intente seguirnos.
Sakın beni kandırmaya kalkmayın Bay Roderick.
No intente engañarme, Sr. Roderick.
Kalkmayın, Bay Garmes yine ortalığı karıştırmış...
No se levanten. Venía porque me han dicho que el Sr. Garmes...
Sakın toz olmaya falan kalkmayın. Bu olayı bir şekilde çözeceğiz.
No trate de desaparecer o algo así porque sería inútil.
Bıçağı körletmeye kalkmayın, inletir sizi.
Lágrimas os costaría mellar mi filo.
Lütfen kalkmayın Bay Lermontov.
No se levante, Sr. Lermontov.
Hayır, kalkmayın. Ellie ile gizlimiz saklımız yoktur.
No, quedaos, Ellen y yo no tenemos ningún secreto.
Bay Ono ve Bay Kayama, Bay Tohata'yı suçlamaya kalkmayın.
Sr. Ono y Sr. Kayama. No traten de culpar al Sr. Tohata.
Bu topraklarda Genel Quantrill'in varlığını ortaya çıkarmaya kalkmayın.
Que prometa no revelar la presencia del General Quantrell en esta zona. Y nada de lo que ha visto.
Ortalığı dağıtmaya kalkmayın.
Y procuren no ensuciar demasiado.
Lütfen kalkmayın yerinizden!
Hola. Por favor no se levanten.
Lütfen kalkmayın, sadece geçiyorum.
Por favor, no se levanten. Sólo estoy pasando.
Kalkmayın. Sizin oturmanız gerek.
No se levanten, tendrían que sentarse.
Korsanlar saldırırsa sakın dövüşmeye kalkmayın.
Ten cuidado, y no te resistas si los piratas se presentan.
Lütfen kalkmayın.
No se levanten, por favor.
Lütfen kalkmayın.
Por favor, no se mueva.
Beni durdurmaya kalkmayın Bay McGuire.
No intente detenerme, Sr. McGuire.
Kaçmaya kalkmayın.
No huya del Sr. Brown.
Beni dinleyin küçükhanım, bana emir vermeye kalkmayın.
no intente darme órdenes.
Sakın beni takip etmeye kalkmayın, sizi hala vurabilirim.
Y no me sigáis o puede que lo haga.
Ama hastalığından beni sorumlu tutmaya kalkmayın.
Pero no intente colgarme su enfermedad.
Yerlerinizden kalkmayın, señores.
No se levanten, señores.
Lütfen kalkmayın.
- Por favor, no se paren.
Kalkmayın, kalkmayın.
No se muevan.
Sakın ayağa kalkmayın!
¡ No te levantes!
- Lütfen kalkmayın. - Nerelerdeydiniz?
- Por favor, no se levante.
Yalan söylemeye ya da bir şey saklamaya kalkmayın, yoksa sizi çiğ çiğ yerler.
No intentes mentir ni ocultar nada, o te despellejarán vivo.
O yüzden bunun acısını bizden çıkarmaya kalkmayın!
¡ Así que no intentéis pagarlo con nosotros!
Efendim, kalkmayın.
Señor, quédese acostado.
Lütfen kalkmayın. Fazla vaktim yok.
Por favor, no se levanten.
Hayır, hayır. Kalkmayın.
No, no se molesten.
Pazartesi günü sabahın köründe kalkmayınca anlarsın.
Se resolverá, cuando sea lunes por la mañana y no tenga que levantarse temprano.
Bana emirler vermeye kalkmayın sakın.
No me dé órdenes.
Kalkmayın.
No se levanten.
Kalkmayın, burada sadece papazım.
No se levante, sólo soy el párroco.
- Kusuruma bakmayın, kalkmayı bilemedim.
- Disculpen que me haya alargado tanto.
Lütfen ayağa kalkmayın.
No se levanten.
Lütfen kalkmayın.
Perdóneme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]