Kalıyorum traducir español
5,756 traducción paralela
Geç kalıyorum.
Ya voy un poco tarde.
- Geç kalıyorum.
Voy tarde ya.
Her koşulda hoşuna gitmeyecek hatta bana bağırmak dışında bir şey yapacağını ve kabul edeceğini zannetmiyorum ama ben kalıyorum.
Es imposible que te haga gracia. De hecho, seguro que tu reacción va a ser pegarme... unos cuantos gritos y perdóname por hacerlo, pero quiero estar aquí.
Bu kültüre dayalı bir karar olur ancak ama ben kalıyorum.
Así que no es una decisión basada en la cultura. Pero voy a quedarme.
Kampüste kalıyorum.
Me quedaré aquí.
Ben bir yatakhanede kalıyorum.
Me gustaría que fuera en una habitación.
Ben kalıyorum.
Está bien, yo me quedo aquí.
Sonra ben temizlemek zorunda kalıyorum.
Luego yo tengo que poner orden.
Onların misafir evinde kalıyorum.
Vivo en la casa de invitados.
Sen... otelde kalıyorum, ya da...
Tu... tu estancia en el hotel, o...
- Metro'ya yetişmem lazım. Okula geç kalıyorum.
Tengo que coger el metro, Voy a llegar tarde a la escuela.
Hastaneye geç kalıyorum, Bunun benim için ne kadar kötü olduğunu biliyor musun?
Me estoy haciendo tarde para el hospital, ¿ Sabes lo malo que es?
Peki. Plana sadık kalıyorum.
Nos atenemos al plan.
Bu durumda bir sorun olmalı diye düşüncelere dalmak durumunda kalıyorum.
Me pongo a meditar y pienso : "Debe haber un problema".
Öğle yemeğine geç kalıyorum.
Se me hace tarde para almorzar.
- Derse geç kalıyorum.
Llegaré tarde a clases.
Vakit çok önemli Sürekli zamanı geldiğinde, beni zorluyor ve yapmak zorunda kalıyorum
¡ Es como un cronómetro y tengo que meter canasta!
Evet, şimdilik. Kız arkadaşımla birlikte kalıyorum.
Yo vivo con mi novia.
Burada kalıyorum.
Me quedo aquí.
İşler kötüleştikçe, ben de büyük tehlike altında kalıyorum, değil mi?
Y para empeorar las cosas, estoy en grave peligro, ¿ verdad?
Bazen konuşurken uyuya kalıyorum.
A veces me habla hasta que me duermo.
Aslında Agrasen ki Baoli'de kalıyorum.
En realidad... Vivo en Bhauri...
Karakollarda kalmak zorunda kalıyorum ben de.
Así que hago check-in en el calabozo.
Geç kalıyorum.
Llego tarde.
Sen istediğin gibi gelip gidebilirsin. Ama, diğer taraftan ben burada tıkılı kalıyorum.
Tu puedes ir y venir cuando quieras, pero yo por otro lado... estoy atascado aquí.
Özel bölge ağdama geç kalıyorum.
Voy a llegar tarde para mi depilación de pelotas.
İnsanlar ev kalıyorum.
Las personas se quedan en casa.
Neredeyse ikinci buluşmaya zor bağIı kalıyorum.
No puedo tener una segunda cita la mitad del tiempo.
Genelde masturbasyon yapmak zorunda kalıyorum, sonra da epey rahat uyuyorum.
Normalmente nos masturbamos, y entonces podemos dormir profundamente.
Geç kalıyorum.
Voy retrasado.
Eski mi kalıyorum?
¿ Soy demasiado clásica?
- Ben kalıyorum ve bitti mi?
- ¿ Me quedo y eso es todo?
Sizinki gibi çağdaş bir şaheseri tecrübe ettiğimde anı yakaladığınız berraklığa hayran kalıyorum.
Cuando experimento una obra moderna como la suya, me anonada la claridad con que captura el momento.
Ve ben her gece burada takılıp kalıyorum ve merak ediyorum, eğer seni bir daha görürsem, seni gömeceğim.
Y entonces me tengo que quedar aquí cada noche preguntándose si la próxima vez que te vea, Te voy a enterrar.
Charman'da kalıyorum.
Me hospedo en la casa de Charman.
Ama misafir evinde kalıyorum yani...
Pero es la casa de huéspedes, así que...
Bir kaç gün daha buralardayım, eğer soracağınız bir şey olursa kilisenin yanında, çocuğun ailesi ile birlikte kalıyorum.
Oiga, estaré aquí unos días, por si tiene preguntas. Me quedo con la familia del chico, cerca de la iglesia.
Ben burada, otelde kalıyorum.
Yo... vivo aquí, en el hotel.
"daha fazlası istenecek." Üzgünüm geç kalıyorum.
"Decidí intentarlo, ¿ y ahora qué?" "No trates de pasarte de listo, simplemente di la verdad". Siento llegar tarde, tuve que cambiar varias reuniones para poder llegar.
- Ben uğraşmak zorunda kalıyorum.
- Debo lidiar con él.
Ama ben geç kalıyorum, canım.
Pero en cuanto a mí... Se me hace tarde cariño.
Ne zaman baş komiserliğe yükselme şansım olsa sen geliyor, her şeyi berbat ediyorsun ve ben yardımcı olarak kalıyorum.
Cuando estoy a punto de que me asciendan a Inspector... Tu acabas con mis posibilidades y sigo con mi cargo de Subinspector.
Eğer bu kadar zekiysen, neden bunu açıklamak zorunda kalıyorum lan ben?
¿ Si eres tan jodidamente inteligente, por qué tengo que analizarlo todo por ti?
Ailem geçen yıl Denton'a taşındı ben de bazı arkadaşlarla kalıyorum.
- ¿ Abuela? Mis padres se mudaron a Denton el año pasado, así que vivo con algunos amigos.
- Burada kalıyorum ve...
- Bueno, aquí es...
Spor salonuna gittiğimi söylemek zorunda kalıyorum.
Tuve que decir que iba al gimnasio.
- Elbette anlıyorum. - Olduğun yerde kal.
- Por supuesto, sí, entiendo.
- Niye ben kalıyorum.
¿ Te vas a cagar ahora?
Hayır, kalın kafana sokmaya çalışıyorum.
No, estoy tratando de meterlo en tu cabeza hueca.
Hiçbir cevap bulamıyorum ve bu yüzden sorular yanıtsız kalıyor.
I get no answer So the question still remains
Kalıyorum.
Me voy a quedar.