English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Kanlı canlı

Kanlı canlı traducir español

453 traducción paralela
"Robot'un kanlı canlı bir varlık olduğuna inanıp inanmadıklarını şimdi göreceğiz."
"Ahora veremos si la gente cree que el robot es una criatura de carne y hueso."
Kanlı canlı bir dedektif olarak beni büyülerdin.
Solía fascinarme, un policía de verdad.
Galatea, Yvonne artık buraya gelecek kanlı canlı şekilde, senin gibi balmumundan değil.
Galatea, ahora ella vendrá... de carne y hueso, no de cera como tú.
"Kanlı Canlı".
"Sanguinario"
"Kanlı Canlı".
"Ensangrentado"
Bu gerçekten büyüleyici, tüm bu insanları kanlı canlı görmek.
Es fascinante ver a estas personas en carne y hueso.
Onlar hâlâ benimle birlikte. Anılarımda kanlı canlı yaşıyorlar. Seviyor, seviliyorlar.
Siguen dentro de mí, tan reales en mi memoria como lo fueron en vida, cariñosos y amados para siempre.
Ben kanlı canlı bir erkek olarak seviyorum onu.
¡ Lo adoras con plegarias y miradas tiernas! Yo lo amo como un hombre en carne y hueso.
- Öyle görünüyor ki kanlı canlı bir bireyle evlenmişsin Myra.
Se ha casado con un especimen muy saludable.
Antonius, çevremde kanlı canlı adamlar bulundur. Geceleri uyuyan rahat yüzlü insanlar.
Antonio, quiero estar rodeado de hombres gordos... despreocupados, que duermen bien toda la noche.
Şimdi de kanlı canlı geri döndüğümden senin şu sayıklamalarını merak etmeye başlayacaktır.
Y ahora que he vuelto empezará a cuestionarse ese delirio tuyo.
Kanlı canlı insanlardır.
Son de carne y hueso.
- Onu gördüm. Kanlı canlı karşımdaydı.
- Lo acabo de ver, pleno como el dia.
Landfeld Kontesi Maria Dolores. Hem de kanlı canlı!
María Dolores, de Landsfeld, en carne y hueso.
Burada kanlı canlı bulunmanız küçük bir devrim gerçekleştirdi!
Nos trae frescura, novedad, esto es una pequeña revolución.
Karşınızdayım, hem de kanlı canlı.
Claro que aquí estoy, desangrándome.
Şüpheleri asıl casusumuzdan uzaklaştırmak için yarattığımız... var olmayan yemimiz George Kaplan, şans eseri kanlı canlı bir yeme dönüştü.
Nuestro falso señuelo, George Kaplan, creado para desviar las sospechas... de nuestro agente real, se ha convertido por casualidad en un señuelo vivo.
20 dolar için kanlı canlı herkesi gömerim.
Por $ 20 plantaría a cualquiera con hurras y gritos.
Hep o sıradan eski cinayetler gibi çıkıyor, hani şu kanlı canlı olanlardan.
Termina siempre con un viejo criminal, carne y huesos.
Oyuncak değil, kanlı canlı köpek.
No es un peluche. Es un perro vivito y coleando.
Sen gayet kanlı canlı bir genç kadınsın. Kim beynini bu saçmalıklarla dolduruyor?
Eres una mujer viva, ¿ quién te ha dicho eso?
Kanlı canlı yanındayım işte, değil mi?
¿ Qué hago aquí?
Bugün çok kanlı canlı görünüyorsunuz Bayan Melissa, lâkin, ne kadar soluk olsanız da benim için hiç fark etmez.
Hoy tiene mucho mejor aspecto, Melissa,... nada que ver con lo pálida que estaba ayer.
Kanlı canlı! Uyuyor bu mermerin içinde.
Dormido dentro de esta piedra.
Katıksız inancın bağlılığı ile değil, aşkı hor görüldüğü için rahibe olanlar gibisin. Tutkularının tetiği düşer de böylelerinin kanlı canlı birini görünce birden namus ehli kesiliverirler.
Pareces una de esas jóvenes que se hacen monjas, no por fe sino por un fracaso amoroso y que enfermas de deseo, se entregan a la sensualidad y al misticismo y mortifican su cuerpo sólo para poder gozar.
Artık üzülmene gerek yok, onu bulacağız, kanlı canlı hem de.
Y lo averiguaré. Vamos, no ponga usted esa cara, pronto lo encontraremos, vivito y coleando como un pez.
Bence bu adamı yakalamanız için tek şansınız karşınızdakinin kanlı canlı bir vampir olduğunu kabul etmeniz.
Pero la única manera en que pueden atraparlo, es que ustedes actuen presumiendo ¡ que es realmente un vampiro!
Kanlı canlı silah koleksiyonu orada.
Esos brazos parecen vivos.
- Hem de kanlı canlı.
- Y coleando.
'Şimdi de kanlı canlı karşımdaydı.'
"Y allí estaba ella... en persona."
Karşımızda gerçek, kanlı canlı, maço bir kovboy var.
Un cowboy muy hombre.
Kanlı canlı bir rüya.
Era un sueño hecho realidad.
Kanlı canlı bir tanesi.
Tengo una para ti.
"Sevgilim ak ve kanlı canlıdır."
" Mi amado es blanco y rojizo.
Evet, kanlı canlı.
Si, en la carne.
Kanlı canlı ve bizleri de öldürmek istiyor.
Whistler vive. Es verdad. Y él intenta matarnos a nosotros dos.
Tam buradayım kanlı canlı işte karşındayım.
Yo vivo... Existo. Aquí estoy.
Demek istediğim tam karşımdasın kanlı canlı.
Digo, aquí estás, hablando, respirando.
Belki de aynı kanlı canlı şekilde.
Quizá con la forma corpórea de carne y hueso.
- Amma canlı kanlı bir biradersin.
- Eres un joven muy valiente.
İşte şimdi kanlı canlı yaşıyorum!
¡ Ahora estoy vivo!
Etiyle, kemiğiyle ; kanlı, canlı bir adam.
Un hombre vivo, real, de carne y hueso.
Ishtar kanlı ve canlı olarak mezarından kalkar ve halkın bir parçası olurdu.
Ishtar, en carne y sangre, se alzaba y se unía al pueblo.
Kanlı, canlı, ev basan, süpürgeye binen. kazan kaynatan ve fal bakan bir cadı.
Una que encanta casas, monta escobas remueve calderos, una bruja con carné.
- Kanlı canlı.
En carne y hueso.
Hem de kanlı canlı.
¡ Y además, vivo y coleando!
Ama bu çocuk kanlı canlı.
Ésta es carne y sangre.
O yaşayan, canlı kanlı insan zarar görüyor.
Que la vida, sensación de ser humano está a punto de ser expulsados fuera del agua.
Evet, Kaptan Red kanlı canlı karsımızda o yüzden orada şaşkın şaşkın bakıp durma.
Sí, eI Capitán Red, en carne y hueso.
Sıcak kanlı, hava soluyan ve yavrularına bakmak için süt üreten canlılar.
Son de sangre caliente, respiran aire y producen leche.
Ama... şimdi canlı kanlı burada olduğuma göre... bir istekte bulunsam olur, değil mi?
Pero Ahora que estamos aquí, en carne y hueso, Tal vez podría hacer una petición, y sería todavía cuenta, ¿ eh?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]