English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Karınız

Karınız traducir español

12,458 traducción paralela
Bayım, karınız kaçırıldığınıza dair bir fikre kapılmış.
Señor, su esposa creyó que había desaparecido.
Karınızın ölümüyle ilgili yapabileceğiniz bir şey var mıydı?
¿ Tienes algo que ver con la muerte de tu esposa?
Peki, daha net şekilde ifade etmek gerekirse... karınızın kaybolmasıyla ilgili yapabileceğiniz bir şey var mıydı?
Entonces, para ponerle un punto final, ¿ Tienes algo que ver con la desaparición de tu esposa?
Eski karınız öldüğünü söyledi.
Su exmujer dijo que estaba muerto.
Karınız yalancı şahitlikten dolayı hapse girmeyi kabul edecek mi göreceğiz adam kaçırma, tanığı korkutma ve adalete engel olmadan bahsetmiyorum.
Bueno, ya veremos si su mujer está de acuerdo cuando se enfrente a una condena por perjurio, por no mencionar una acusación por secuestro, manipulación de testigos, obstrucción.
Karınız iyi efendim.
Su esposa está bien, señor.
- Karınızı arayacağız.
- Podemos llamar a su mujer.
- Bayım, karınızın nesi var? - Düştü!
Señor, ¿ qué le pasó a su esposa?
- Karınızın durumu nedir?
¿ Cuál es la condición de su esposa?
Karınızı öldürdünüz mü?
¿ Asesinó a su esposa?
Bay Merrin, mutfaktan bıçak alıp karınızı bıçakladınız.
Sr. Merrin, lo que pasó es que cogió un cuchillo de cocina y apuñaló a su mujer hasta matarla.
Karınızın durumunu açıklamadınız.
No ha revelado el estado de su mujer.
Lütfen hepiniz odamdan çıkar mısınız?
¿ Podéis salir todos de mi habitación, por favor?
Zavallı kız, kar küreme kamyonu arabasına çarptığında kızın kalbine 3 adet metal parça saplanmış.
La pobre chica consiguió tres piezas de metal volante a su corazón cuando un camión de chatarra se comió su coche.
Bay Durst, Lütfen öne çıkar mısınız?
Señor Durst, ¿ podría acercarse, por favor?
Omuzlarının çevresinde morarmış kısımlar var... bazı yerlerde birbirine karışan bir çok kırmızı-kahverengi iz.
Hay zonas de moratones por los hombros, múltiples moratones rojos y marrones que a veces se mezclan.
Hepsinin aynı anda varlığını sürdürüyor olması burada yaşadıklarımızın sonsuz alternatiflerini çıkarıyor karşımıza.
Y todas existen al mismo tiempo, dándonos infinitas alternativas de lo que tenemos aquí.
Ve şimdi koridora çıkıp karısı ve kızına, ömrünün çoğunu bu şehre hizmet etmek için geçirmiş bir adam için nasıl adalet olmadığını açıklamak zorundayım.
Y ahora tengo que salir al pasillo, y explicar a la esposa e hija como no hay justicia para un tipo que ofreció casi toda su vida para servir a esta ciudad.
Yaptıklarının önemi başarısız olursak ortaya çıkar ancak.
Eso no se notará si fracasamos.
- Karıma ne yaptınız?
Mi mujer. ¿ Qué le habéis hecho?
İlk 30 yaşlarında ne olduğunu, yaptıklarının illegal ve toplumun % 99'una göre tamamen tiksindirici olduğunu aradan çıkarırsanız anlattıları gayet inanılmaz gelebilir.
Podría sonar increíble hasta que piensas que durante los primeros 30 años de su vida, lo que él hacía era ilegal y totalmente repugnante para el 99 por ciento de la población.
Oldukça karışık bir cinayet dosyasının ortasındayız.
Estamos en medio de una investigación de homicidio compleja.
- Evet ve gerçek karındeşenin maskesini düşürerek onun intikamını alacağız.
- Y vengaremos su muerte... desenmascarando al verdadero destripador.
Hikayelerinizi yazarken öncelikle sonuç kısmında daima kafanızın karışık olduğunu belirtmişsiniz.
Describías cómo al escribir tus historias... era de la conclusión de lo que te ocupabas primero.
Sen ve diğerleri sorumluluk alma zamanınız geldiğinde ortadan kayboluyorsunuz. Fakat Bay Cha bu anlarda ortaya çıkıyor ve yaptığınız bütün karışıklıklarla ilgileniyor.
Los otros desaparecen cuando hay que hacerse responsables, pero... el Sr. Cha aparece en ese momento y limpia todo su desastre.
Tarzını değiştirerek beni rahatsız edip duruyorsun. Kendini belli et. Kafamı karıştırma.
Sigues poniendo nerviosa a la gente cambiando tu concepto... así que defínelo y deja de confundir a la gente.
Yerel ve Eyalet polis birimleri polisin karıştığı ölümlü suçların soruşturmasında Bağımsız Özel Savcılardan yararlanma talebinde bulunabilecekler.
Y a los departamentos de policía local y estatal ahora se les requerirá que usen fiscales especiales independientes en la investigación de fallos en los que esté implicada la policía, ¿ correcto?
Sadece bizim zekamız değil Virginia halkının zekası onu zarif ve vatansever First Lady'lerden biri yaptı. Kim sessizce ve gururla, bu büyük ulusun önüne çıkarıp onu First Lady yaptı?
No solo a nuestra inteligencia... a la gente de Virginia y a todas las buenas y patrióticas primeras damas que en silencio y orgullosas sirvieron a nuestra gran nación antes que ella.
Bayan Grant gibi sizde kocası ile son derece az zaman harcayacaksınız... Başkan gibi bir erkeğin, hiç şüphesiz milletine hizmet için çalışırken karısının sevgi dolu desteğine ihtiyacı olacaktır.
Como senadora, la Sra. Grant pasará mucho menos tiempo con su marido, el presidente, un hombre que, sin duda, necesita el amoroso apoyo de su mujer mientras sirve y dirige a su nación.
Bu işte son zamanlarının tadını çıkar Kızıl.
Disfruta de este trabajo mientras dure, pelirroja.
Son olarak yanlış, biz askeri liderliği çocuklarımızın hayatlarını 200 yıllık geleneklere göre değil içlerindeki tanrı korkusuna yenik düşerek korusunlar istiyorum. Fakat onlar bu olanların yanlarına kar kalacağını sanıyorlar.
Y no está bien que el liderazgo de nuestro ejército, los hombres a los que confiamos las vidas de nuestros hijos, se sientan tan protegidos con sus tradiciones bicentenarias que piensen que pueden salirse con la suya en esto.
Kafası karışık 13 yaşındaki bir kızı tutuklayamazsın.
Pero no arrestarías a una niña confundida de 13.
Kafanız karışmış gibi bakmayı bırakın!
¡ Dejad de parecer confusos!
Omurgadan başlayarak deriyi yüzeriz kaburgalardan ciğerleri çıkarırız kanat çırpmalarını izleriz kanlı kanatlar gibi.
Cortamos la piel a lo largo de la columna... sacamos los pulmones por las costillas... los vemos aletear... como alas manchadas con sangre.
Hayır, başkasıyla karıştırıyor olmalısınız.
Deben haberla confundido con otra persona.
Ne boklar karıştırdığınızı söyleyecek misiniz?
¿ Me van a decir qué está pasando?
Aradığınız numara hattan çıkarılmıştır.
El número al que ha llamado ha sido desconectado.
O gün aldığımız görüntüleri... ve Douglas'ın evinin önündeki şeyleri... çıkarıp seninle paylaşabilirim.
Puedo conseguir el material que rodamos aquel día, y el de en frente de la casa de Douglas, y compartirlo contigo.
Birine değer verdiğinizde... ve benim yaptığım işi yapıyorsanız... Bob'a şunu tavsiye edesim geliyor... Üzüm bağlarının keyfini çıkar.
Y cuando te preocupas por alguien, y sigues mi línea de trabajo, me lleva a querer consolar a Bob, a que disfrute del viñedo y se lo pase bien en Nueva York y Los Ángeles, que viaje.
Bütün bu adamlar eski karılarını, kız arkadaşlarını veya geçmiş sevgililerini taciz etmekle suçlandılar, en sonuncusu saldırıdan kurtulan Pam Tyler oluyor ama Francine Johnson o kadar da şanslı değildi, hepsi sapığı tarafından öldürülen, ve büyük benzerlikleri bulunan diğer 4 ciinayetteki kadınlar gibi.
Todos estos hombres fueron acusados de acosar a sus exmujeres, novias, o relaciones pasadas, siento la más reciente Pam Tyler, que sobrevivió al ataque, pero Francine Johnson no fue tan afortunada, ni los otros cuatro casos que descubrí con grandes similitudes, asesinatos donde presumimos que la mujer había sido asesinada por el hombre que la acosaba.
Gerçekten eski karımı öldürdüğümü düşünüyor olamazsınız.
Sí. No puede pensar en serio que maté a mi exmujer.
Bay Luciano fuhuş işinize karıştıkları yönünde tanıklık eden tüm kadınları tanıdığınızı reddettiniz.
Sr. Luciano... usted ha negado cualquier relación... con cualquiera de las mujeres que han testificado... que le involucran en la red de prostitución.
Destek ünitesinden çıkarılması konusunda neden ısrarcısınız?
¿ Por qué está tan decidida a retirarle la respiración asistida?
- Bu bir iş bebeğim. Herkes karlı çıkar. Williams sırlarını paylaşmak istemiyordu, o yüzden biz alacağız.
Pero con el tiempo, ha desarrollado algunas grietas, algunas roturas en el mortero, algunas brechas en su confianza.
Karılarınız çok anlayışlı olmalı.
Supongo que tenéis unas esposas muy comprensivas.
Karılarımızın öğrenmesinden korktuk!
¡ De que nos pillaran nuestras esposas!
- William'ımızın babasının benim hatamla çiftlikten bu şekilde çıkarılmasına katlanamıyorum.
- que no hay nada más que pueda hacer. - No puedo soportar... que el papá de William sea echado de su granja, cuando todo es mi culpa.
Şeker çıkar. Biz sahil kaçınmalısınız.
Toma la carretera de la costa del Pacífico. y mantente alejado de los puentes
- Şu anda yok. Ama sizi bekleme sırasının başına alacağız. Kiraya verecek biri çıkar.
No, pero tienen prioridad Si una.
Kadınlarınız kocasız kalmadan önce Faisel'e karısını kimin kaçırdığını söyleyin.
Dile a Faisel quién raptó a su esposa antes que la tuya se quede sin esposo.
Korktuğumu, kafamın karışık ve yalnız olduğumu biliyordu.
Ella sabía que yo tenía miedo, y estaba confusa y sola.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]