Kişişel traducir español
16,642 traducción paralela
Evet. Ama kişisel bir şey değil.
Pero no es nada personal.
Tabii, kişisel değil.
Claro que no es personal.
Açıkça kurum veya dernek adına yapılan kişisel görünüm ve tablolar,... pozisyonlar arasında ayrım yapılması hatırlatılır.
Se les recuerda que deben diferenciar... entre declaraciones con puntos de vista personales. Y vistas, declaraciones, posiciones tomados por la asociación o la agencia.
Ruoxin, yolculara kişisel bir açıklama yap.
Ruoxin, haz un anuncio personal a los pasajeros.
Senden kişisel olarak iğrenmeme rağmen etkilendim.
Estoy impresionado a pesar de mi profundo odio para ti personalmente.
O kız hakkındaki kişisel düşüncelerimin önemi yok. Ama sana iyi bir arkadaş oldu ve hep sadıktı.
No importa mi opinión personal sobre esa muchacha, pero ha sido una muy buena amiga suya, y ha sido leal.
Bilim insanlarının kişisel dosyalarını toplarken Pinewood Farms ve The Philosopher kavramlarını da çapraz arattım ve bunu buldum.
Cuando estaba recopilando los archivos del personal de científicos, también hice una búsqueda de referencias entre Pinewood Farms y el Filósofo y encontré esto.
Kişisel kaygılarınızı o kızın güvenliğinin önüne koydunuz.
Puso sus propios intereses por delante de la seguridad de esa chica.
Evet, iki kadim dost, kendi bestelerimizle ve kişisel pizzalarımızla Saturn gibi kokacağız.
Sí, solos dos coleguitas apestando un coche... con sus gustos musicales y sus pan pizzas individuales.
Aile fotoğrafları ve kişisel eşyalar.
Un puñado de viejas fotos de familia y pertenencias personales.
Kişisel algılama, sen yapamazsın demiyorum ama hatun insanın ödünü patlatıyor.
No es nada personal, es solo que, ya sabes... Ella es aterradora.
Aslında, bunlar çok kişisel sorular, ve biz daha yeni tanıştık.
Sabe, esas preguntas son muy personales y acabamos de conocernos.
Kişisel veriler, hükümet evrakları, ekonomi gazeteleri falan.
Datos personales, documentos oficiales y financieros.
İşle alakalı kişisel vazifelerim yazıyor orada.
Son asuntos personales míos.
Çünkü boğmak çok korkunç ve gerçekten kişisel. Çünkü boğarken gözünün içine bakmak zorunda kalıyorsun.
El estrangulamiento da miedo porque es algo muy personal, porque tienes que mirarlos a los ojos mientras lo haces.
Benim için bazı kişisel belgeleri kopyalarsanız sevinirim.
Me gustaría que me copiara unos documentos personales, por favor.
Hâlbuki Corky kuşkucu biri ve benim profesyonel ve kişisel görüşüme göre sen zehirsin.
Y mi punto de vista profesional y personal es que eres veneno.
Gazeteler, ajandalar, kişisel yazışmalar.
Revistas, agendas, correspondencia personal.
Evet, seni kişisel olarak onaylamaları lazım.
Sí, tienes que presentarte para que te aprueben.
Dediğine göre evinizde özel bir oda varmış çocukluğunda kişisel eşyalarıyla doluymuş?
Dijo que en su casa hay una sala especial con sus pertenencias personales de cuando era niño.
Ceo'luğu devraldığımda felaket başlamış olmasına rağmen ben de kişisel olarak kendimi sorumlu hissediyorum.
A pesar de que el desastre ya había comenzado Cuando tomé el control como CEO, personalmente me siento responsable.
Anladım, edebiyat işte, çok kişisel bir zevk.
Bueno, sabes, la literatura es un gusto muy personal.
Pekala, hepsi kişisel bir anlaşmazlığın sonucu diyelim.
Está bien, bueno, todo se reduce a una disputa personal.
Bir grup yabancının, kişisel belgelerini didik didik edeceği düşüncesiyle her birimiz gibi onlar da korkuyor. Nitekim bu bilgiyi paylaşmaya zorlamayarak da savunma açık bir şekilde davadan çekilmekten başka açık kapı bırakmıyor.
Tienen miedo, como nos pasaría a cualquiera, de que un puñado de extraños cotilleen sus archivos personales y si les obligamos a revelar esa información, la defensa se la jugaría a que simplemente abandonen el caso.
Her soruya, her endişeye verecek bir cevabım vardı ve HHM'i de kötülemedim hiç. Ama yani, coşkuluydum anlıyor musun? Kişisel hizmetten girdim, değerli bir şey sonuçta.
Tenía respuesta para cualquier pregunta, cada detalle, y no hablé mal de HHM, para nada, pero estaba como, muy entusiasmada, y lo del servicio personal, eso tiene que contar.
46 yıl boyunca, Mesa Verde Bankası'nda çalışan erkek ve kadınlar olarak sunduğumuz emsalsiz kişisel hizmet ve ayrıntıya verdiğimiz özen ile gurur duyuyoruz.
Por 46 años, los hombres y mujeres de Mesa Verde Bank and Trust han enorgullecido de servicio personal y atención al detalle insuperable.
Kişisel bilgilerimi almanızı istemiyorum.
En realidad no quiero que tengas toda mi información personal.
Soruların çoğu kişisel fikirlere dayalı da.
Bien, sí, ¿ sabes qué? Muchas de las preguntas - son basadas en opiniones.
Bizimle kişisel bir fotoğraf albümü mü paylaşmak istiyorsun?
¿ Es alguna carpeta personal sobre mí la que compartirás?
- Dinle, Billings'de kişisel yaralanma avukatı tanıyorum.
- Mire, conozco un abogado de lesiones en Billings.
- " Bay Fuller'in kendi kişisel ihmalinin
- " Fallo para llegar a la conclusión con respecto a
Mevzu kişisel öyleyse?
Entonces, es algo personal.
Öyleyse neden şimdi, aradığımızı da öğrendiklerine göre kişisel mücadelelerini bu rejimin yıkılmasına adayacaklarını ve tahmininizin iyimserlikten uzak olduğunu hissetmeye başladım?
¿ Por qué me temo que, ahora que lo saben, ahora que ver este régimen caer es su cruzada personal vuestra estimación será poco menos que optimista?
Sana ortak demem hususunda endişelerimi anlıyorsun. Londra'da hücrene ilk girdiğim andan beri Nassau'nun cazibesine ya direnecek ya da kendini kaptıracaktın. Kişisel geçmişinin büyüklüğü küçük düşmanlıklarını sürdürmeye hatalarının en büyüklerini tekrar etmeye zorlayacaktı seni.
Compréndelo mi preocupación sobre hacerte mi socia fue, desde que entré en tu celda en Londres si serías capaz de resistirte a la tentación de Nassau a lo grave de tu historia personal que te empuja a reanudar rivalidades ruines y a repetir errores e impide que avances hacia el futuro que yo deseo construir en lugar de gravitar hacia tu pasado.
Şimdi senden istiyorum ki geçmişini, düşmanlarını ve kişisel davanı bırakıp ikimizin geleceği için de önem teşkil eden şu anda odaklan.
Ahora, te pregunto si podrás olvidar lo ruin y lo personal y centrarte en lo que ahora es de vital importancia para el futuro de ambos.
Bunu kişisel algılama, Harlee.
No te lo tomes personalmente, Harlee.
Evde onlara ait tek bir kişisel eşya bulamamışlar.
No encontraron ningún objeto personal en la casa.
Son ve en önemli olarak da kişisel isteklerim.
Pero maldita sea, voy a tratar. Y finalmente, y más importante mis demandas personales.
Sayın milletvekili, LeAnn'den bu toplantıyı ayarlamasını istedim çünkü size kişisel olarak sunmak istediğim radikal bir önerim var.
Diputada, le pedí a LeAnn que organizara esta reunión porque tengo una propuesta radical y quería hacérsela en persona.
Kişisel olarak, kendi kampanyamı o inanılmaz- -
Personalmente, yo no sería capaz de hacer mi campaña sin el increíble...
Ezberden bileceğin bir kişisel geçmiş de yazıyor orada.
Allí hay una historia personal que debes saber de memoria.
Kişisel hesaplarında... Bir yönetici koydum, muhafazakar özel eşit kollu nefis bir şekilde çalışsın diye.
En lo personal invertí en un portafolio moderado, conservador y privado que ha resultado de maravilla.
Herhangi bir akrabasına ulaşamadık.. ... telefon numaranız onun kişisel işlerindeydi.
No pudimos localizar a ningún familiar, pero su número telefónico estaba entre sus cosas.
Görünüşünle alakalı bir durum yok, kişisel algılama.
No lo tome como algo personal. ¿ vale?
Günlük programda saat 8-9 arası kahvaltı var. 9-10 arası kişisel bakım. Yıkanma, giyinme, çamaşır ve yatak toplama.
La programación diaria es desayuno de 8 a 9, de 9 a 10 tareas de cuidado personal, lavado, vestimenta, lavandería y tendido de camas.
Onunla kişisel olarak ilgilenmeni istiyorum.
Quiero que la acompañes para instruirla personalmente.
Bu da kişisel temaslar ile gerçekleşir. Yani güven olmazsa olmazdır.
La confianza es esencial debido al contacto interpersonal que hay.
O otomatın üreticisi firma kişisel bilgilerimizi başka şirketlere satıyor.
La expendedora vende los datos personales a grandes anunciantes.
Bir fikrin önemini kavrayabilmem için illa kişisel bir tecrübem olması gerekiyor sanki.
Como si viera los méritos de un argumento solo si me afecta en lo personal.
Sakın ola ne Bay Khan'ın gömlekli ve kravatlı mülayim görünüşüne ne de avukatlarının kurbanın kısa hayatındaki kişisel mücadelelerine takılmalarına kanmayın.
Que no los distraiga la benigna apariencia del Sr. Khan aquí sentado de camisa y corbata ni por los intentos de sus abogados de persistir en las luchas personales de la víctima durante su corta vida.
İşte böyle, çekirdekten yetişme kişisel antrenör çekirdekten denebilirse artık, şansı yaver giderse de yılda 30 bin kazanıyor ve Evelyn'le evlenir evlenmez çalışmayı bırakıyor. Ondan sonra da bir daha çalışmıyor.
Ahí lo tienes entrenador personal de oficio, si puedes llamarlo así que gana 30 mil al año y se retira cuando se casa con Evelyn.