Kuzenim traducir español
3,471 traducción paralela
Sonra kuzenim birkaç gün kalmaya geldi. Sonra birkaç arkadaş da katıldı.
Luego vino mi primo, y luego algunos amigos más se unieron a la fiesta.
Süper hızlı olan kuyumcu kuzenim...
Mi primo el joyero que es rapidísimo...
Kuzenim Mark da orada.
Y mi primo Mark está allí.
Bir kuzenim var... Adrianna. Halamın kızı.
Tengo una prima, Adrianna, es la hija de la hermana de mi padre.
Chris cankurtarandı. Kuzenim ona abayı yakmıştı.
Ella se enamoró de él.
- Tamam, hiç hakaret bile etmeyeceğim çünkü Tucson'lu bir kuzenim var ama bu sadece onun ne yaptığı hakkında hiçbir fikrin yok demektir.
- Sí. - No quiero ser ofensivo porque tengo un sobrino de Tucson...
Leda, sana sürekli anlattigim kuzenim var ya, o iste.
Leda, este es mi primo del que te he estado hablando.
- Sen rahat ol, o benim kuzenim.
- Tranquilo. Es mi prima.
Long Beach'de uyku apnesi makinesi satan bir kuzenim var.
Tengo una prima en Long Beach que vende máquinas para la apnea de sueño.
Benjamin benim kuzenim falan mıydı?
¿ Era Benjamin como un primo o algo así?
Şimdi, eğer patronunun vereceği bir cevap varsa kuzenim Johnny'nin barındayım.
¡ Jesús! Dile a tu jefe que si tiene algo que decir como respuesta estaré en el bar de mi primo Johnny.
Aslında Şerif Napier, kuzenim Johnny'ye ait ama buna rağmen sen ve yardımcılarının başımın üstünde yeri var. Mooney.
De hecho, sheriff Napier, pertenece a mi primo Johnny pero usted y sus oficiales son más que bienvenidos.
Kuzenim şef Alejandro için çalışıyor Bella Plata restoranında.
Mi primo trabaja para el chef Alejandro en el restaurante Bella Plata.
Kuzenim Dinho, bizim bölgenin araba hırsızı.
Mi primo Dinho es el ladrón del barrio.
En sevdiğim kuzenim sensin.
Eres mi prima favorita.
Asıl kuzenim Mose usta yemcidir.
Soy un acosador decente. - Mi primo Moose es el masturbador. Mi primo, Mose, ese sí que es un maestro acosador.
Antwep'deki kuzenim Naydler'dan telefon gelmişti geçen gün.
Recibí una llamada de mi primo Naydler en Antwerp.
J.R. ve kuzenim, hafta sonuna kadar petrol pompalamaya başlayacak.
¡ J.R. y mi primo van a bombear al final de la semana!
Kuzenim DVD'yi buldu.
Mi primo encontró el DVD.
Kontun yarasını kapatmadan önce içine gübre koymalıydın kuzenim.
Deberíais haber puesto estiércol en la herida del Conde antes de cerrarla, prima.
Gerekli olan şey, daha az din ve daha çok ilaç bilgisi kuzenim.
Lo que hace falta, primo, es menos teología y más artes curativas.
Sen daha iyi bilirsin kuzenim.
Bueno, tú lo sabrías, primo.
Her zaman yarı kardeşim yarı kuzenim olsun isterdim.
Siempre he querido un medio-hermano, medio primo.
Kuzenim Westershire haberi almış. Ona yalan söylemek zorunda kaldım.
Mi primo Westershire escuchó algo por ahí y me vi obligado a mentirle.
Pekala, kuzenim Manny var ya?
Mira, tengo un primo, Manny, ¿ vale?
Bunu sormam biraz hıyarca olacak ama.. Tommy Fitzgerakd diye bir kuzenim var.
Me siento un poco tonto solo por preguntar, pero tengo a este primo, Tommy Fitzgerald.
Ginuwine benim kuzenim.
Ginuwine es mi primo
Kuzenim Brian, New York'u gezdiren bir limuzin şoförü. Ve bil bakalım bu hafta kimi gezdirecek?
Mi primo Brian, conduce una limo por Nueva York, y adivina a quién está llevando esta semana.
Kuzenim Brian bu hafta Mario Lopez'i gezdirecek.
Mira, mira, no estaba pensado, ¿ si? Mi primo Brian está llevando a Mario Lopez por ahí esta semana.
Hadi ama Chels, kuzenim Brian'ın Mario Lopez'i getirmesini nasıl sağladın?
Bueno, descubrí lo que él quería y le ayudé a vivir su fantasía.
Vera. Uzaktan kuzenim.
Una prima lejana.
Kuzenim bile yapsa.
Ni siquiera de mi primo.
Benim de tıpkı Stuart gibi özel ihtiyaçları olan bir kuzenim var.
Tengo un primo con necesidades especiales como Stuart.
Hatta yaz kampı bile açabilirim. Kuzenim ve Stuart gibi insanlar için. Bak dostum.
De hecho, he estado esperando para montar una fundación, tal vez empezar un campamento de verano para gente como mi primo y Stuart.
Kuzenim Theresa'nın yanına taşınacağım.
Voy a mudarme con mi prima, Theresa.
Kuzenim kemoterapi görmüştü. Öyle gibi görünse de aslında hayatını uzatmaya yardımı olmadı.
Mi primo recibió quimio, y eso no prolongó su vida, pero hizo que pareciera más larga.
Elbette kuzenim biliyor.
Por supuesto que mi primo sabe.
Kuzenim diri diri derinizi yüzecek, sonrada benimkini.
Mi primo los desollará vivos, y despues hará lo mismo conmigo.
Hayır, çok inançlı bir kuzenim var, ve manastıra katılmayı çok istiyor da.
No, tengo mi prima que es muy devota y también quiere unirse al convento.
Kuzenim Franco.
Mi primo Franco.
Kuzenim Franco teknede büyüdü.
Mi primo Franco creció entre barcos.
Kuzenim Lefty güneyden üç, dört adam buldu.
Sí, mi primo Lefty, tiene tres, cuatro hombres viniendo del sur.
Hayır, o kuzenim.
No, esa es mi prima.
Her şeyden önce, o kuzenim değil annelerimiz kuzen, akraba bile sayılmayız.
Doctor, para empezar no es mi prima. Su madre y la mía son primas. No somos casi familia.
Kuzenim barbeküde çok sever.
Mi primo los prepara asados.
Kuzenim?
¿ Tu primo, ese con el acento loco?
Kuzenim benim başarılarımı hep kıskanır.
Allá en casa, el primo estaba siempre celoso de mi éxito.
Buna inanmıyordum ama bu yaz ben ve kuzenim imkansız olayları bilen bir hayaletle iletişime geçtik.
Yo no creía en eso tampoco, pero este verano, mi prima y yo contactamos con un fantasma. Que sabía todo tipo de cosas imposibles.
Ben de buraya kuzenim Katie Holmes'i ziyaret etmek için gelmiştim.
Vine a visitar a mi prima, Katie Holmes.
Evet, Katie Holmes benim tek kuzenim, ama en az kızkardeşler kadar tutkunuzdur.
Sí, Katie Holmes y yo somos primas, pero somos tan coquetas como hermanas.
O benim kuzenim.
Vamos, pervertido, es mi primo.