Kı traducir español
2,019,262 traducción paralela
Ergenlik dönemindeki bir kız çocuğuysanız bu sizde bir etki bırakır.
Cuando eres adolescente y eres mujer, eso se queda contigo.
Kısa sürede birçok insanın hayatına etkisi olmuştu.
Ella logró influenciar a mucha gente en poco tiempo.
45 yıllık, çözülmemiş bir dosya ve galiba hakkındaki bilgimiz polis ve dedektiflerinkinden daha çok.
Es un caso de hace 45 años, y creo que tenemos más información que cualquier oficial de policía o detective haya tenido antes.
Kız kardeşine bir nişan hediyesi alacakmış.
Iba a ir a comprar un regalo de compromiso para su hermana.
Cuma gecesiydi ve bir kız arkadaşımla dedik ki
Era un viernes en la noche, y una amiga y yo dijimos :
Eğildik, kıkırdamamaya çalıştık.
Nos agachamos y tratamos de no reírnos.
Kız kardeşine bir nişan hediyesi alacakmış ve henüz eve dönmemiş.
Que no había vuelto de comprar un regalo de compromiso para su hermana.
Şu merdivenlerden çıkıp bu daireye girdik.
Subimos por esos escalones y entramos a este departamento.
"Joyce Helen Malecki, 20 yaşında, Lansdownelı bir genç kız."
" Joyce Helen Malecki, bella joven de veinte años de Lansdowne que vivía a menos de 3 km...
Kız kardeşimin alışverişe çıktığı o gece, yerel haberler Rahibe Cathy'nin kayboluşunu bildiriyordu.
El día que mi hermana fue de compras, esa noche, la desaparición de la hermana Cathy estaba en las noticias.
Lansdownelı Kız Kayboldu Terk Edilmiş Aracı Boom Town'da Bulundu
CHICA DE LANSDOWNE DESAPARECE ENCUENTRAN AUTO ABANDONADO
Ama başlarda birçok isim ortaya çıkınca bilgileri kaydedip tekrar bulabilmek için sistemim olması gerektiğini anladım.
Pero fue claro desde el principio, cuando aparecían tantos nombres, que debía encontrar el modo de guardar la información y tener acceso a ella.
Ama yine de kız kardeşim olduğu anlaşılıyordu.
Pero supe que era mi hermana.
Kız kardeşimi her andığımda aklıma o örtüyü çektikleri an geliyor.
Si se trata de mi hermana, lo único que puedo ver es lo que vi cuando quitaron la sábana.
Bir rahibe kaybolmuş, manşetlere çıkıyor.
Una monja desapareció y estaba en primera plana.
Sırtüstü yatıyordu ve kıyafeti beline kadar soyulmuştu.
Estaba allí, boca arriba, sin ropa de la cintura hacia arriba.
Çıkıp "Hiçbir şey öğrenemedik" deseler hiç olmazsa konuşmuş olurlar.
Así dijeran que no saben nada, al menos dirían algo.
Birinin çıkıp onların aramızdan bu şekilde ayrıldığını alenen kabullenmesi lazım.
Alguien tiene que aceptar el hecho de que así fue como nos las quitaron.
Kızlarının duvağını takıp İlk Komünyon'una gittiği muhteşem anı dört gözle beklerler.
Ellos viven para ese glorioso momento en que su hija se pone un velo y toma su primera comunión.
Üç oğlan, ben, sonra üç oğlan, iki kız ve bir oğlan şeklinde doğmuşuz.
Eran tres varones, luego venía yo, después otros tres varones, luego, dos niñas y un varón.
Abbie ve ben birbirimizi bulduk çünkü mezun olduğumuzdan beri birbirimizle konuşmamıştık.
Abbie y yo nos encontramos de nuevo, porque no habíamos estado en contacto desde que nos graduamos.
Birkaç tanık, gazetecilere ve polise rahibenin kesinlikle otoparktaki aracına döndüğünü söylemiş. Ama kimse dairesine geri döndüğünü kanıtlayamamış.
Varios testigos les dijeron al periódico y a la policía que no dudan de que la monja volvió al estacionamiento, pero nadie pudo comprobar que volvió a su departamento.
Ve zemin kattaydık.
Y estábamos en el primer piso.
Üç saat önce dönmüş olması gerektiği için "Bence artık polisi aramalıyız" dedim.
Y... como eran tres horas más tarde de lo esperado, dije : "Creo que es hora de llamar a la policía".
Üçümüz bir masanın etrafında toplandık.
Los tres nos sentamos alrededor de una mesita.
Bir ayin yaptık.
Y oficié una misa.
Ekmek ve şarap paylaştık, dua okudum, kutsama ayini yaptım.
Partimos pan y vino, e hice la misa, una consagración.
Ve komünyon ekmeğinin birazını Cathy için ayırdık.
Y guardamos un poco del pan de comunión para Cathy.
Birkaç saat sonra Peter'la oradan ayrıldık ve şu merdivenlerden inip bir yürüyüşe çıktık.
Después de una o dos horas, Peter y yo nos fuimos, bajamos esos escalones y salimos a caminar.
Bu araba kesinlikle bir bataklık bölgesine götürülmüştü.
El auto había estado en un área pantanosa, sin duda.
"Rahibe Cathy kaçırıldığında olanları daha iyi anlayabilmek için" araştırma gezisine çıktık.
" Hicimos un viaje para entender mejor los eventos de la noche en que la hermana Cathy fue secuestrada.
"Şehir polisi kayıp rahibeyi arıyor, 26 polis memuru K-9 köpekleriyle bölgeyi araştırdı."
"La policía busca a la monja desaparecida. Unos 26 oficiales revisan el área con perros buscadores de cadáveres".
Soruşturmanın devam ettiğini biliyorduk ama artık bunu alenen yapmıyorlardı.
Sabíamos que se llevaba a cabo una investigación, pero ya no podíamos verla.
Hayatımın çok karanlık bir dönemiydi.
Ese fue un periodo muy difícil en mi vida.
Artık...
Ahora...
Artık ona ne olduğunu öğrenmeyi beklemeyecektik.
Ya no teníamos que esperar para saber qué pasó.
Alan Horn çok yardımsever biri, bize Facebook'taki herkese açık adalet sayfamız aracılığıyla ulaştı.
Alan Horn es un hombre muy habilidoso que nos contactó a través de nuestro sitio público en Facebook.
Buradaydık.
Aquí estuvimos.
Bütün gün suç mahallini araştırdık.
Trabajamos en ese lugar todo el día.
Evet, Rahibe Cesnik dosyasında ceset iki ay sonra bulundu. O süre içinde birçok kişinin ifadesini aldık, onunla iletişimde olabilecek herkesin.
En el caso de la hermana Cesnik, hasta hallar su cadáver a los dos meses, durante ese tiempo, investigamos a muchas personas, a cualquiera relacionado con ella.
"Bu hâlâ açık bir dosya, bunu sizinle tartışamayız."
"Es un caso abierto, y no podemos hablar del asunto".
Sık sık röportaj yaptığım, bu dosya üzerinde çalışan emekli bir dedektif bana hep şunu der :
Un detective retirado que entrevisté frecuentemente, quien trabajó en el caso, a menudo me dice :
Artık bu işin peşini bırakamayacağımız bir noktaya geldik.
Estamos en un momento en el que no vamos a olvidarlo.
Diğeri de bir görgü tanığı, gizli tanık.
La otra es la testigo, la estudiante anónima.
Gizli tanık olan öğrenci rahibenin cesedine götürüldüğünü söylüyor.
ESTUDIANTE ANÓNIMA DICE HABER SIDO LLEVADA HASTA EL CADÁVER DE LA MONJA
Gizli tanık herhalde tam olarak ne olduğunu biliyordu ve içindeki bu korkuyla yavaşça yüzleşmesi 45 yıl sürdü.
Esa estudiante probablemente sabe exactamente lo que pasó, y le ha tomado 45 años enfrentarse gradualmente al horror.
Gizli tanık kimdi?
¿ Quién es la estudiante desconocida?
Gizli tanık mı?
¿ La estudiante desconocida?
Gizli tanık olarak kalmam çok önemliydi.
Para mí, ser la estudiante desconocida era primordial.
Hepimiz rahip yardımcısıydık.
Todos éramos monaguillos.
Rahip yardımcılığının büyük bir şeref ve ayrıcalık olduğu söylenmişti.
Nos decían que era un honor y un privilegio ser monaguillos.