English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Kıra

Kıra traducir español

1,920 traducción paralela
16 Yaş Partimizde şimdi sıra baba kız dansında lütfen Bay Tejada ve kızı Nichole'a hoşgeldin deyin.
es el momento de baile padre-hija de fiesta de los dulces 16 Por favor, una calurosa vienvenida al Sr. Tejada y su hija nicole
Biraz daha bekleyin, kızlar. Sıra neredeyse sizde.
Un minuto, chicas, ya es casi su turno.
Bazı aileler, kızlarının manastıra kapanması fikirlerini benimsemiyor.
Algunas familias no están de acuerdo con la decisión de enclaustrarse.
Sıra sende. Turtacı'nın kıymetli yaşam hediyesi ancak bir dakika sürüyordu, hayatının kadını Chuck ile memnuniyetle paylaştığı bu bir dakikanın ; Chuck'ın uzun zaman önce kaybettiği babası ile sohbet edebilmesi için ancak yarısını verebiliyordu.
El don de la vida del Pastelero duró sólo un precioso minuto, un minuto que compartió ávidamente con la Chuck de su vida, para darle sólo medio minuto para recuperar toda una vida con un padre desaparecido tiempo atrás.
Bunun yanısıra sen oyununla meşgulsün ve şu kısa filmde... rol alacak olursan aylarca Los Angeles'ta olacaksın.
Además tú estás ocupado con tu obra y el corto y si consigues el papel, estarás en Los Ángeles durante meses.
Ya bana gördüğün her şeyi anlatırsın ya da o üzgün kıçını on saniye içinde sınıra giden ilk otobüse bindiririz.
Si no me dices todo lo que viste en los próximos 20 segundos o mandamos tu lamentable trasero en el próximo autobús a la frontera.
Artık sıra çocuklarıma gelecek.
Ahora empezaron a afectar a mis hijas.
Artık Springfield'ın birinci ayaklarda ilk şehir olmasından dolayı, sakin şehir, adayların gazetecilerin, danışmanların, yazar bozuntularının, sahtekarların, Russert'ların Blitzer'ların ve ara sıra dışarıdan gelen oyverenlerin bile akınına uğradı.
Nuestra humilde ciudad se ve invadida por, candidatos, cazadores de noticias, perdedores, Blitzer e incluso algunos votantes. ¿ Señor usted tiene alguna preferencia?
2 milyon dolarlık füzeyi 10 boş çadıra fırlatıp bir deve vurmak istemiyorum.
No quiero dispararle un misil de dos millones de dólares a un camello.
Kıyıya geldiğimizde şafakta dalgalara karşı yüzen sıra sıra sörfçüler gördük.
Y nos aparecimos, vimos filas y filas de tablistas golpeando la encrespada al amanecer.
Güney Afrika kıyılarında, rüzgarın süpürdüğü soğuk bir ada kertenkele arıyorsanız gideceğiniz ilk yer değildir. Ama burası, Dasseo Adası, penguenler ve deniz martılarının yanı sıra yeryüzünün her yerinde bulunan kara kaplumbağalarının en yoğun olduğu yerlerden biri.
una pequeña isla azotada por el viento en la costa sudafricana no es el lugar al que se iría a buscar reptiles pero aquí en la isla Dassen entre pinguinos y gaviotas hay una de las mayores concentraciones de tortugas que se pueda encontrar
Yeni arkadaşlığımı öyle kıskanmışlar ki ; Mike'a uydurma kahve partisi gibi birşeyden bahsetmişler, akılları sıra onunla daha fazla vakit geçirebilecekler.
Están tan celosas de mi nueva amistad que tuvieron que mentir acerca de un falso café de la tarde sólo para pasar tiempo con mi amigo Mark.
Siviller uzun bir sıra halinde kamptan çıkıyorlardı.
Los civiles fueron llevados afuera de los campos en una larga linea.
Bomba sıfıra doğru çalışmaya başlayınca, yerimizde kaldık.
Mientras la bomba se acercaba a cero... mantuvimos nuestras posiciones.
Çırılçıplak dışarı çıkıp, güneş tanrısı Ra'ya... doğaçlama ve keyifli bir dans sundum.
Salí afuera sin ropa y actué un alegre... baile improvisado... al Dios Egipcio del Sol Ra.
- Kırmızı şamandıra.
- ¡ La boya roja!
İlk hatıra albümümüzü o zaman yapmıştık.
- Sí. Fue cuando hicimos el primer libro de recuerdos.
Flanders kırlarında iki yol arasında sıra sıra gelincikler açardı.
En los campos de Flandes las amapolas florecen Entre los cruces de surco en surco.
Senin annen sinemada dört sıra arkanda bir yavru kurtla "dry-humping" ( kıyafetli sevişme ) yapmazdı.
Tu madre no estaba cuatro filas detrás de ti en el cine, jugueteando con un niño explorador.
Ama Guizhou Eyaletindeki Caohai Gölü'nde çok daha sıra dışı bir balıkçılık endüstri gelişmiştir.
Pero en el lago Caohai cerca de la provincia de Guizhou una muy inusual industria pesquera esta trabajando del todo bien.
Ancak Çinlilerin çevrelerindeki doğa ve hayvanlarla olan ilişkileri aslında çok derin, karmaşık ve sıra dışıdır.
Pero la relación de los Chinos con su ambiente y sus criaturas... son de hecho profundos, complejos y extraordinarios.
Bu karmaşık inanç, doğayla olan sıra dışı bir ilişkinin de temellerini atmıştır.
Esta religión híbrida forma la base de una relación extraordinaria con la naturaleza.
Bu sıra dışı yerde insanlar ellerindeki kıt kaynakları muhtaç durumdaki hayvanlarla paylaşmaktan çekinmiyorlar.
En este lugar extremo, las personas con pocos recursos están preparadas para compartir con sus compañeras las criaturas necesitadas.
Ben de saç kestirecektim. Her yerde sıra var, telefonunuzu verin, uzayınca tanıdık diye size geleyim.
Qué bien, sin filas, deberías dejarme tu número, y volveré cuando crezca de nuevo.
Herkes durumu öğrenmeden önce sınırı geçmek için ahıra hastalık izni alacağımı söyleyeceğim.
Llamaré y diré que estoy enfermo, y cruzaré la frontera antes de que se den cuenta.
Artık sıra bizde.
Ahora es nuestra oportunidad.
Ara sıra konu dünyevi meselelere, okula ambara ve okula gelince görüşlerimiz farklılık gösteriyor.
De vez en cuando nuestras opiniones difieren cuando se trata de asuntos mundanos, La escuela y la tienda.
Bir aralar Jake'le çıkmıştınız. - Ara sıra. - Bir iki partiye katıldık.
Oye, ¿ qué pasó con ese chico, Ben?
Bu daireden çıkıp bir daha gelmeyen peşi sıra adamlar gördüm.
Veo hombre tras hombre marchándose de tu departamento y nunca regresar.
O tamamen vahşi saç boyası, mide gazı, burun karıştırma, tükürme, kusma, ara sıra rastgele seks ve daha sık sarhoşlukla ilgili
B : Tiene el cabello exageradamente teñido tiene flatulencia, se hurga la nariz y escupe vómitos explosivos, sexo ocasional y más que ocasionales borracheras.
Sırada, sıra dışı inisiyatif ve mükemmeliyet için verilen Övgüye Layık Sivil Hareket Ödülü var.
El próximo reconocimiento es el Premio al Mérito Cívico por demostrar una inusual iniciativa y ser modelo de excelencia.
- Sayın müşteriler, lütfen... Tek sıra halinde merkeze doğru sakince ilerleyin, kısa sürede sizleri bırakacağız.
- Compradores, por favor... calmadamente caminen a la zona central y formen un sola línea, y les dejaremos salir en breve.
Hevesle beklediğim tek şey, şık bir parti için, ara sıra gelen davetler. Ve onlar için de kıyafet param yok.
Lo más que puedo anhelar es una invitación a una fiesta elegante y ni siquiera puedo costear un vestido para asistir.
Senin ayrılık mektupları konusunda hiç iyi olmadığını biliyorum ama benim bir kaç tane yazmışlığım var. Nasıl alıştıra alıştıra yapacağımı biliyorum.
Sé que, sobre cartas de rompimiento, tú sólo las has recibido pero yo he escrito unas cuantas, y sé cómo decepcionarlo fácilmente.
Ara sıra ortadan kaybolup daha sonra saklandığı yerden çıkıp gelen ve üniformasını giyince önemli biri olan o pis herifin metresi oldu.
Se trata de aquel tipo abominable, que desapareció por un tiempo, y que luego salió de la clandestinidad, vistiendo el uniforme y convirtiéndose en un pez gordo.
Artık sıra sende.
Ahora es tu turno.
- Dümeni sıfır-beş-sıfıra kırın.
- Dirija el timón cero-cinco-cero.
Sıra kızlarıma gelecek diye korkuyorum.
Temo que luego vengan por mis hijas.
"Ajan Booth, çok seviyeli... " disk hastalığı ile L4-5'de fıtık oluşmasından ki bu kök-s-el... "
"El Agente Booth sufre de una enfermedad de discos con hernias en los discos L4-5 produciendo dolor ra-di-cu- -"
Bunu sorduktan sonra, mektubun tercümesinin yanı sıra alttaki imzaların sahiplerinin de belirlenmesi için deşifre edilmesi emrini verdim. Bir tanesine ulaştık bile Michal Janicki.
Ya que pregunta, ordené no sólo que tradujeran el contenido de la carta, sino además las firmas en cuestión para poder identificar los autores.
Dördüncü çeyrekte, % 32 kar artışını bildirmekten memnunum bunun yanı sıra şubelerin yıllık gelirlerinde de % 16 artış var. Bu, artan rekabet ve yüksek işçilik maliyetlerine rağmen böyle.
Me alegra anunciar un aumento del 32 % en las utilidades del cuarto trimestre así como un aumento del 16 % del ingreso anual en las subsidiarias a pesar de la mayor competencia y los costos laborales más caros.
Cesaretini ispatladın artık sıra bilgeliğine geldi.
Ya probaste tu coraje... -... pero debes probar tu sabiduría. - No me retiraré.
Ev sahibim ve ara sıra yardımcılığımı yapan Bay Rugg ve kızı Bayan Anastasia Rugg.
Mi arrendador y socio ocasional, Mr. Rugg, y su hija, Miss Anastasia Rugg.
İşte..... kötü kız kardeşinden... küçük bir hatıra.
Aquí... un pequeño detalle, de tu perversa hermana.
Venezüella - 2002 [5] * Ekonomik Tetikçilerin her geçen gün daha da becerikli olmasının yanısıra, bu sistemin senelerdir benzer şekilde devam etmesi hakikaten bana da ilginç geliyordu ki, bir süre önce Venezüella olayıyla karşılaştık.
Es interesante para mí cómo este sistema ha continuado de la misma forma por años, y años y años, salvo que el asesino económico se ha vuelto mejor y mejor y mejor. Entonces nos las vimos con, muy reciente, lo que pasó en Venezuela.
Bu yüzden artık Ra Im-shi, senin sahibin benim.
Así que tú eres mi posesión.
Ra Im'le bu günler biraz uzaklaştık.
Estoy un poco distante con Ra Im en estos días.
Atom altı sınıra öncülük eden ünlü parçacık avcısı, Leon LEDERMAN.
Y liderando el camino hacia la frontera de lo subatómico estaba el renombrado cazador de partículas : Leon Lederman.
Neredeyse sınıra vardık sayılır.
Estamos cerca de la frontera
Hatıra olarak topladığımız şeyler, kanlı eklemler ve kırık kemiklerdir.
De aquí sólo te llevarás nudillos sangrientos y huesos rotos.
Şimdi de sıra, işin zevkli kısmında.
Ahora, la parte divertida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]