Kızgınsın traducir español
2,086 traducción paralela
Kızgınsın.
Estás enojado.
- Bana kızgınsın. - Hayır.
-... y perdieron.
Kendime ait bir hayatım olduğu için kızgınsın.
Tú estás jodidamente furioso porque tengo una vida.
Kendime ait bir hayatım olduğu için kızgınsın.
pareces un vagabundo
Max, kızgınsın.
Max, puedo ver cuan enfadado estás.
Bana mı kızgınsın, Sam'e mi?
- ¿ Estás enfadada en serio con Sam o conmigo?
Bana kızgınsınız ve üzgünüm.
Estás enfadado conmigo y lo siento.
Burada ne işimiz var? Lisbon'ın açığa alınmasından dolayı bana kızgınsın.
Sigues enojado conmigo por la suspensión de Lisbon.
- Reuben, kızgınsın.
- Reuben, estás alterado.
Bay Cyr yüzünden bana kızgınsın.
Estas enojada conmigo por lo del Señor Cyr. Por estar saliendo con tu profesor.
- Öğretmeninle çıktığım için kızgınsın. - Bununla alakası bile yok.
Por favor, eso no tiene nada que ver con esto.
Sırf bana kızgınsın diye hayatını ellerinle mahvetme.
No arruines tu vida así, sólo porque estás enojada conmigo.
Hala terapi olayı yüzünden mi kızgınsın?
¿ Todavía estas enojada por eso de la terapia?
Yani annene kızgınsın, öyle değil mi?
Entonces, entiendo que dices que estás enojado con tu madre.
Kızgınsın.
Te has vuelto loca.
yalan konuşuyorsun... aslında bana aşık oldun... sana karşılık vermediğin için bana kızgınsın
Mentiste... te enamoraste de mí... y pagué por no darme cuenta por eso estás furiosa
Bana kızgınsın biliyorum ama sana üç tane soru sormam gerek.
Se que estás enojado, pero tengo tres preguntas que hacerte.
Bir şeye mi kızgınsın, Şef?
¿ Te molesta algo, Jefe?
Yardımcı olabilir miyim? Hâlâ kızgınsın.
¿ Puedo ayudarles? Todavía estás loca.
Bana, benden bir masaj istemeyecek kadar mı kızgınsın?
¿ De verdad sigues enfadada conmigo y no quieres que te de un pequeño masaje?
Şey, biliyorum kızgınsın.
Te conozco, pelirroja.
Kızgınsın.
- ¿ Estás enojada?
Kızgınsın.
Estás furioso.
- Kızgınsın demek.
- nada de esto habría pasado. - Bueno, entonces estás enfadado.
Kızgınsın.
Estás enfadado.
Aslında kime kızgınsın, Larry?
¿ Con quién estás realmente enfadado, Larry?
Tamam biliyorum kızgınsın, ama topun sana çarpmasıyla bizleri nasıl cezalandırmış oluyorsun anlamadım.
Vale, entiendo que estés enfadado, pero no estoy seguro de a quién castigas dejando que te pegue la pelota.
Bu resimde neden kızgınsın?
¿ Por qué estás tan enojado en esta fotografía?
Neden bana bu kadar kızgınsın?
¿ Por qué estás tan enfadada conmigo?
Dramatik mi? Seni koruduğum için mi bana kızgınsın?
Dramat... estás enfadada conmigo por defenderte.
O yaz Göl Evi'nde olanlara kızgınsın anlıyorum fakat biliyor musun?
Entiendo que estés enfadado por lo que pasó ese verano en la casa del lago. ¿ Pero sabes qué?
Bebeğim biliyorum kızgınsın...
Pequeña, sé que estás disgustada...
Sanki döndüğümden beri, bana kızgınsın.
Desde que llegué estás enojado conmigo.
Yüzme kulübüne giremediğiniz için hâlâ kızgınsınız diye mi çıktı bu iş?
¿ Es porque siguen enojados por no poder entrar en ese club de natación?
- Neden bu kadar kızgınsın?
- ¿ Por qué estás tan enfadado?
- Bana kızgınsın.
- Estás enojado conmigo.
Jeff, neden bu kadar kızgınsın?
Jeff, ¿ por qué eres para calefacción, el hombre?
Neden Ariel'e kızgınsın baba?
¿ Por qué estás enojado con Ariel, papá?
Niye bu kadar kızgınsın?
¿ Porqué estas tan enfadado?
Bekle biraz, karını aldattığım için mi bana kızgınsın?
Un minuto, ¿ estás enfadado conmigo por salir con tu mujer?
Bak, muhtemelen kızgınsın biliyorum ama açıklayabilirim.
Ahora, mira, sé que probablemente estés enfadado pero puedo explicarlo.
Kızgınsın biliyorum.
Sé que estás mal.
Hala havuz olayı yüzünden mi kızgınsın?
¿ Aún estas enojado por la maldita alberca?
Kafanı indir şimdi kızgınsın
Mantén la cabeza. Estás loca.
Kızgınsın.
Estás loca.
Neden bu kadar kızgınsın?
- ¿ Porqué estás tan enfadado?
Kızgınsınız.
Están molestos.
Kızgınsınız.
Estás enfadado.
Açıkçası, İmparatorluk'a karşı da hâlâ kızgınım. Bana niye kızgınsın?
¿ Por qué estás enojado conmigo?
- Neden bu kadar kızgınsın bana?
¿ Por qué estás enojada?
Geldiğinden beri kızgınsın.
Has estado enfadado desde hace un rato.