Ların traducir español
90,947 traducción paralela
Güvenliğimizin başı olan mağara adamı isyancıların bu kampta gittikçe geliştiğini görmek için fazla aptal.
Nuestro Neandertal jefe de seguridad es demasiado tonto para verlo, pero se está tramando una rebelión en este campo.
Annem ve babam eşyalarından bazılarını getirdi. Ama bir çok şeyi bırakmak zorunda kaldık.
Mamá y papá tuvieron que mover algunas de tus cosas, pero tuvimos que dejar muchas cosas.
Ama annem ona Bram'in kıyafetlerinden bazılarını verdi.
Pero mamá le dio de la de Bram.
Onun anılarını silmeye çalışmak..... işe yaramaz.
No puedes tratar de borrar su memoria eso... no va a ayudar.
Ve Lockhart'ların bilmesini istiyorum.
Y necesito que los Lockhart lo sepan.
Okul arkadaşlarının bazıları... gardiyanlık için başvurmuştu.
Algunos de sus compañeros de clase se habían postulado para ser guardias.
1'ler ve 0'ların büyüsü sayesinde ilk ve tek aşkıyla tanışmak üzere.
Gracias a la magia de unos y ceros, está por conocer a su alma gemela.
Bu epik orantıların insani bir krizidir.
Esta es una crisis humanitaria de proporciones épicas.
Ve eğer bu saygılarını kazanmak için yeterli değilse, Onların füzeleri var.
Y si eso no es suficiente para ganarnos su respeto, tenemos sus misiles.
Taşıyıcılarını öldürdüler.
Acaban de eliminar su transpondedor.
Seninle tanrıların huzurunda karşılaşmak istiyorum.
Para encontrarme contigo en un combate a solas ante los dioses.
Darth Vader gibi ortalıkta dolanıp, kötüleri dövüyor bu gidişle uzaylıların onu mışıl kılıcıyla öldürmesinden korkuyorum.
Ha estado desfilando por ahí como Darth Vader, golpeando a nuestros villanos, y por una vez no quiero ver que algunos invasores espaciales lo maten con su salvador de luz.
"Köle Ay'ı", "Uzaylı Kaydı", "Uzaylı Dövüş Kulübü" adlı yazılarının hepsi çok güçlü.
He leído tus artículos : "Luna de Esclavos", "Registro Alienígena", "El Club de la Pelea Alienígena".
Kapılarınız bile sökülmüş.
Hasta sacaron las puertas.
Reynard Hedge cadılarını hedef alıyor.
Reynard quiere a Hedges.
- Anılarını saklayabilirsin.
- Puedes guardar tus recuerdos.
Nüfus sayılarının grafiğini yaptık. Kusursuz bir dağıtım eğrisini takip ediyorlar.
Analizamos los números de la población y siguen una curva de distribución perfecta.
Broussard ve ekibi uzaylıların iletişiminin içinde gizli kodlanmış bir geri sayım bulmuşlar.
Broussard y su equipo encontraron... un conteo final encriptado, escondido en las comunicaciones de los raps.
Uzaylıların bizi artık öldürmesi bile gerekmiyor,
Los raps ya ni necesitan matarnos.
Hâlâ buram buram Anderson İstasyonu'nda katlettiği Kuşaklıların kanı tütüyordu.
Un marginado terrícola, aún apestando a la sangre de los cinturinos que masacró en la estación Anderson.
Eros'un çarpma alanının uzun menzilli taramalarını şimdiye dek almış olmalıydılar.
Ya deberían haber conseguido escaneos de largo alcance del sitio de impacto de Eros.
Burada uzun zamandır ders veriyorsun. Bazılarının dediğine göre 50 sene.
Llevas dando clase desde hace mucho. 50 años, dicen algunos.
Anıların sende kalabilir. Şimdi fikrimi değiştirmden çık git!
Puedes conservar tus recuerdos. ¡ Ahora vete antes de que cambie de idea!
Suçların incinmesi nedeniyle, Ve kurbanların çağları, Savcılar ölüm cezasına çarptırmak istiyorlardı.
Debido a lo abominable de los crímenes, y las edades de las víctimas, los fiscales querían presionar por la pena de muerte.
Kaşlarını aramak için köşeye yuvarlandılar.
Que vinieron a la esquina para buscar un amigo.
Belki bazılarını geri almak ister.
Preguntaron si querría algo de esto de vuelta. - ¿ Algo?
Karısı ölünce, atom enerjisine tutkusundan vazgeçti.. .. başarılarını reddetti.
Cuando murió, se retractó de su admiración por la energía atómica y desautorizó sus logros.
Küstahlığımı hoşgörürsen. Sen başkalarının kaygılarını kendi kaygılarından önce düşünen bir adamsın.
Si perdonas la presunción, eres un hombre, creo, más acostumbrado a poner las preocupaciones de los demás por delante de las propias.
Peterson'ların evini beraber satacağız.
Venderemos la casa de los Peterson juntos.
Evet, Kartacalıların Sicilya'dan gittiği gibi.
Sí, como los púnicos de Sicilia.
"Kaderimiz önceden söylendi, tanrıların kararnamesiyle, herkes duydu ama kimse kehanete inanmadı."
"Predije nuestro destino, por decreto de los dioses todos oyen y nadie cree".
İnanılmaz yetenekleri var, bazılarını anlamıyorum, ve nereden geldiklerini bilmiyorum.
Tiene habilidades sorprendentes, habilidades que no comprendo y que no sé de dónde vienen.
19 yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış insanlar büyük şehirlere taşınmaya ve bu devasa binalarda altlı üstlü yaşamaya başladığında her gece ve her gece kiracıların, yüzlerce kez komşularının işten gelmesini, oturmasını ayakkabılarından birini çıkarıp yere bıraktığı deneyimini yaşadıkları, değil mi?
Apareció a finales del siglo XIX cuando las personas migraban a las grandes ciudades y vivían unos sobre otros en estos gigantescos edificios de apartamentos, donde noche, tras noche, tras noche compartían esta experiencia en la que los inquilinos escuchaban a sus vecinos, de a miles, llegar a casa del trabajo, sentarse, quitarse un zapato, tirarlo al suelo, ¿ cierto?
Onlardan yardım istedim ve duvarın dışındaki bir çalışma kampına transfer edilmesini sağladılar.
Les pedí ayuda y lograron que lo transfirieran a un campo de trabajo afuera del muro.
Okuldaki bir öğretmeni vasıtasıyla bir direniş hücresine katıldı. Ve duvarın altından geçerken yakalandılar.
Se unió a una célula de resistencia a través de un maestro de su escuela y los atraparon pasando por debajo del muro.
Benim tanrılarımın tek isteği galip olmam.
A mis dioses solo les importa mi victoria.
Londralılar York Hanedanlığını sever.
Los londinenses aman la Casa de York.
Bazıları, Tudor'un Galler ile aldığı yerlerdeki halkın hasta olduğunu söylüyor.
Hay rumores de gente enfermando por donde pasó el ejército Tudor hacia Gales.
Personelden bazıları yakın zamanda gözetleme birimine gönderildi.
Hace poco reubicamos a una parte del personal al anexo de vigilancia.
Tazıları bıraktığınızı belirten bu feragatnameyi imzalayın.
Firme este permiso para soltar a los perros.
Kuşaklılar Fred Johnson'ın bayrağı altında asla birleşmez.
Los cinturinos nunca se unirán bajo la bandera de Fred Johnson.
Kimse neyin başlattığını bilmiyor ama aynalardan biri tahrip edilmiş ve parçalar düşmeye başlayıp kubbemize çarptılar.
Nadie sabe qué la comenzó, pero uno de los espejos fue destruido. Los fragmentos comenzaron a caer. Le dieron a nuestra cúpula.
- Gerçekten kötü yaralanmıştınız. Doktorlar komaya sokmaya mecbur kaldılar ve ben de yanınızda kaldım.
Estabas muy mal herido, los doctores tuvieron que inducirte el coma y yo me quedé contigo.
- Yalnızca bazılarının.
Solo algunos.
Marslılar selamlarımızın hiçbirine yanıt vermiyorlar.
Los marcianos no están respondiendo a ninguna de nuestras llamadas.
İlk ateş açanın Dünya'da doğduğunu öğrenince çok şaşırmış olmalılar.
Deben haber estado encantados cuando se dieron cuenta de que quien disparó primero había nacido en la Tierra.
Tabii ki öğrenebileceğiniz her bilgi için kibirli Marslıları sıkıştırın.
Presiona a los arrogantes polvorientos por todo lo que puedas conseguir, por supuesto.
Bazıları, dışarıda yapacak kadar aptalca bir hapishane dosyası hazırlamasını istiyorlar Bana bir miktar mürekkep püskürtmeyi gösterdikten sonra yazmıştı.
Algún tipo en la prisión demasiado estúpido para trabajar fuera escribió acerca de mí después que me mostró algunas manchas de tinta.
- Daha büyük ayılar taklit etmeye çalışıyorlar Bir arkadaşını aramak için köşeye yuvarlandılar.
Los osos más grandes tratan de fingir que vinieron a la esquina para buscar un amigo.
Ama annem burada hastaydı, huzur içinde yatsın.. .. ve ona çok iyi davrandılar.
Pero mi madre era una paciente aquí, que descanse su alma, y fueron tan buenos con ella, solo quería hacer algo.
Kalıntılar sıkıştırılmış toprağın asiditesi nedeniyle.. .. büyük ölçüde korunmuş.
Restos algo comprimidos pero notablemente bien conservados, debido a la acidez del suelo.