Montana traducir español
9,665 traducción paralela
Kim Montana Eyaletindeki boktan yaşlı bir herif tarfından adına leke sürülmesini ister ki?
¿ Quién quiere manchar su nombre por culpa de un carcamal del gran estado de Montana?
- Montana'da "aranan adam" değil misin?
¿ Eres un "hombre buscado" en Montana?
Kuzey Amerika ticaret bölgesi Montana'da bakımı çok pahalı 22 dönümlük bir çiftlik.
En una granja de nueve hectáreas en Montana, al norte de la zona comercial americana, muy cara de mantener.
Hannah Montana.
Hannah Montana.
- Montana'nın Sığır Kraliçesi filminde sizi çok beğenmiştim.
- Hola. - Me encantó en "La reina de Montana"
- Şu ünlü dağ manzarası. - Evet.
- La famosa vista de la montaña.
Pekala, burada kal, güzelce uyu ve keyfine bak, benim küçük dağ farem.
Quédate aquí y solo hiberna y acurrúcate, mi pequeña bicho de montaña..
Hep dağ havasından böyle sanırdım.
Siempre he creído que era el aire de la montaña.
Bence büyütüyorsun.
Creo que estás haciendo una montaña de un grano de arena.
Yolun az yukarısında yatak-kahvaltı yeri var.
Pero sí hay una pensión subiendo un poco por la montaña.
Hız treni gibi, seni elbette korkutur ama işin heyecanı da burada.
Es como una montaña rusa, de seguro asusta pero esa es la gracia.
Dağlık bölgede kuzenim var.
Tengo un primo en la montaña.
Senin yüzünden dağda olanların benim suçum olduğuna inandım.
Creí que lo que había pasado en la montaña era mi culpa.
Üvez ağacı tozu, değil mi?
Es fresno de montaña, ¿ no?
Hiçbir şey duyamıyorum.
No puedo escuchar nada. Debe ser el fresno de montaña.
Nasıl? Binayı güvenli tutan sadece üvez ağacı değil.
No solo el fresno de montaña mantiene seguro a este lugar.
Ben bir altın dağıyım!
¡ Soy una montaña de oro!
Ne kadar uzun sürerse, o dağın içinde o kadar insanımız ölecek.
Cuanto más tiempo tardamos, más de los nuestros mueren en esa montaña.
Biçiciler deliye dönecek, dünyalılar kaçacak ve dağ adamları onu kontrol etmeye çalışacak.
Los carroñeros se volverán locos, los terrícolas correrán, y los hombres de la montaña tendrán que lidiar con ello.
Hiç kimse dağa girmeye çalışan bir dünyalıya dikkat etmeyecek.
Nadie buscará a un terrícola corriendo hacia la montaña.
Dag adamlari.
Hombres de la montaña.
Sonra bu dagdaki herkesi öldürecegim.
Mataré a todos en esta montaña.
Bu dagda 382 kisi var.
Hay 382 personas dentro de la montaña.
O dagin için koca bir ordu var ve bunun farkinda degiller.
Hay un ejército dentro de esa montaña y ni siquiera se dan cuenta.
Dağın suikastçıları tekrar deneyeceklerdir.
Los asesinos de la montaña lo intentarán de nuevo.
Bu dağın her köşesini, her sırrını bilen bir esir.
Un prisionero que conoce cada rincón de esta montaña cada medida de seguridad.
Dağda benim yüzümden esir.
Está prisionero en la montaña por mi culpa.
Dağ Adamları'nın ölmesini istiyorum. Hepsinin.
Quiero a los hombres de la montaña muertos, a todos.
Dağ bize diz çökecek.
La montaña caerá.
Arkadaşım Lorelai Tsing hâlâ bu dağda bulunan bir yabancı tarafından öldürülmeden önce bir tedavi bulmuştu.
Antes de que mi amiga Lorelai Tsing fuera asesinada por los forasteros todavía en libertad en esta montaña ella encontró una cura.
O dağın içinde bize yardım etmiş insanlar bu savaşla alakası olmayan çocuklar var.
Hay personas dentro de esa montaña que nos han ayudado niños que no tienen nada que ver con esta guerra.
Üçüncüsü şu anda mahkûmları salıyor.
El tercero, adentro de la montaña está liberando los prisioneros Terrestres mientras hablamos.
Dağ adamları kapının dışarıdan açılamayacağını sanıyor o yüzden korunmasız bırakıyorlar.
Los Hombres de la Montaña creen que la puerta no puede ser abierta por fuera por lo que la dejan desprotegida.
Dağın elektriği Philpott Barajı'nda üretiliyor.
La electricidad de la montaña es generada en la Presa Philpott.
Ancak bir pürüz var : Dağ içindeki bir jeneratör.
Sólo hay un problema, un generador de respaldo adentro de la montaña.
Dağ uzun zamandır bu ormanlara gölge tuttu.
La montaña ha sido una sombra para estos bosques durante mucho tiempo.
Gök Halkı'yla olan ittifakımız sayesinde dağ diz çökecek.
Gracias a nuestra alianza con la gente de los cielos la montaña caerá.
Bu dağ ikimizden de çok şey aldı, değil mi?
Esta montaña nos ha quitado demasiado a todos.
Bu dağdaki her insan beşinci katta, askerler dahil.
Cada persona dentro de esta montaña está en el Nivel 5, cada soldado.
Bir Arklı, dünyalı ve dağ adamı bara giriyor. Arklı diyor ki, "Kaçak içki alayım ben."
Un sujeto del Arca, un Terrestre y un hombre de la montaña entran a un bar.
Dağ adamı da diyor ki -
El hombre de la montaña dice- -
Dağları geziyorlar.
Con Lincoln. Explorando la montaña.
Ama dağdaki tüm askerler orada.
Maya tiene razón. Cada soldado de esta montaña está allí.
- Ateşkes şartlarına göre dağı çevreleyen bölgelere girmen yasak.
Bajo los términos de la tregua, las tierras que rodean la montaña están prohibidas.
Herkesi öldürmeden halkımızı buradan çıkarmamız gerek.
Necesitamos una forma de sacar a nuestra gente de esta montaña... sin matar a nadie.
Elektriği kesip size yardım eden insanlar dahil herkesin hayatını tehlikeye attınız.
Cortaste la corriente, arriesgando las vidas de todos en esta montaña... mi gente, incluso los que los ayudaron.
Tamamen saçmalık.
Eso es una gran montaña de basura.
Tarlayı geç ve dağa doğru yürü.
Cruza el campo y camina alrededor de la montaña.
Rakibin dağ olduğunda sen deniz olmalısın. Deniz oluğunda ise dağ olman gerek.
Cuando es el mar, tu debes ser la montaña.
Sana dağda da söylediğim gibi evlat, insan ölümden ancak bir yere kadar kaçabilir.
Como te conté en la montaña, chico, el hombre solo puede evadir la muerte durante un tiempo.
İki ay önce seni bir uçurumdan attı ve kılıçtan geçirdi.
Hace dos meses te arrojó desde la ladera de una montaña y te atravesó con una espada.