Muhteşem traducir español
24,149 traducción paralela
Isabella, görünüşe göre annen düğününün muhteşem olmasını istemiyor.
Isabella, parece que tu madre no quiere que tu boda sea perfecta.
Fakat bizimkimiz gibi muhteşem bir kaderimiz yoktu.
Pero ninguno tenía un destino tan glorioso, como el nuestro.
duffman205 demiş ki, " Rakibine Sıç bezleri muhteşem, biraz daha almaıyım.
Este tipo Duffman205 dice "Pequeños Rivales son increíbles. Tengo que comprarlos."
Sör Galavant, böyle muhteşem bir babayla büyümek nasıl bir şey anlatsanıza. - Anlatın!
Sir Galavant, cuéntenos como es crecer con un papá increíble.
Sen iki muhteşem bacak üzerinde duran en zeki şey değilsin de ne?
Si no eres las más inteligente sobre dos increíbles piernas... Podríamos abrir un pequeño bar en Buenos Aires. - Dios...
Bu aralar bir gün, ikiniz karşılaşacaksınız ve muhteşem bir buluşma olacak.
Un día de estos, ambos se conocerán... y será... una reunión de los mil demonios.
- Şuradaki muhteşem varlık.
Esa hermosa criatura de allí mismo.
Ben iş bitiriciyim. Şimdi dostum bir zahmet kenara çekil de bu muhteşem kartal, şu boğanın hakkından gelsin.
Soy un hacedor, ahora amigo, amablemente hazte a un lado y deja a esta gran águila lanzarse, a la parte posterior de ese toro.
Pekâlâ, artık Brock'a muhteşem kartalı takdim etme zamanın geldi.
Bueno, creo que es hora de que presentemos a Brock a esa gran águila.
Muhteşem karım için ılık bir kahve.
Un café tibio para mi bella esposa.
Çünkü dizisi muhteşem görünüyor. Ama ya ben...
Porque el programa suena increíble.
Muhteşem değilsem?
¿ Y si yo no lo soy?
BoJack, sen muhteşem birisin.
BoJack, eres asombroso.
Muhteşem bir sesi vardı, güçlü bir baritondu.
Tenía una gran voz. Barítono.
- Kotum şu an muhteşem hissettiriyor.
- Mis jeans se sienten increíbles.
Çünkü uyuşturucuyu bir süre bırakırsan tekrar başladığında muhteşem oluyor. Ne?
Oí que si dejas las drogas por un tiempo, cuando vuelves a tomarlas es genial.
Pegasus ekibini BoJack'i istemediklerine ikna etmek yerine BoJack'i Pegasus'u istemediğine ikna etsek? Muhteşem.
En lugar de convencer a los de Pegaso de que no quieren a BoJack, convenzamos a BoJack de que no quiere a Pegaso.
Ne de olsa sen muhteşem bir menajersin.
Se supone que eres una agente genial.
Önemli olan tek şey şimdi, şu an... birlikte paylaştığımız bu tek muhteşem an.
Solo importa el presente, este momento. Este momento espectacular que estamos compartiendo.
Ana ağ etkisini göstermeye başladığında muhteşem olacak.
Cuando funcione la red neuronal, va a ser lo máximo.
Emily Chang, seninle birlikte burada San Francisco bayrağı altında Embarcadero Merkezi'nin nefes kesici manzarasında tarihi Pier Three'de olmak muhteşem bir şey.
Emily Chang, es un gusto estar aquí contigo... en el histórico Pier 3, con una maravillosa vista... del Centro Embarcadero y la bandera de San Francisco.
Platformu ve neyin bu kadar muhteşem olduğunu açıklıyor. Anlamamış belli ki. Bu insanların hiçbiri anlamamış.
Está describiendo lo bueno que tiene, pero no la entiende, ninguno la entiende.
Adı, Freja Ollengaurd. Danimarka'nın ulusal gururuydu. Meme kanseri farkındalığı üzerine muhteşem bir web sitesi vardı, ve bir... troll ağzına sosis montajlamaya karar verdi.
su nombre fue Freja Olllengaurd ella era el tesoro nacional de Dinamarca ella tenia un sito web sobre concientizacion del cancer al ceno y algun... troll decidio fotoshopear salchichas en su boca
Amerika yeniden muhteşem olacak. Siz de heyecanlı değil misiniz, tayfa?
E.U sera grande otra vez no estas emocionada, mina?
'Mal dudaklarım'üstünde çok iyi bir iş çıkardılar. Muhteşem bir dönüşüm. Şimdi, işleri elime almak ve asıl gerekeni yapmak için kendimi hazır hissediyorum.
ademas, hicieron bien mis labios apestosos es una transicion sorprendete ahora, estoy listo para ocuparme de la politica y hacer lo que importa en un minuto usare mas rayos UV de lo normal
Özür dilerim, baba, sanırım kafam bombok olmuş Muhteşem. Bu yaptığın her şeye değecek, tamam mı?
lo siento, pa', estoy jodid * por dentro fue increible, mihijo sera valioso, Ok?
Birlikte muhteşem işler yapacağız.
Vamos a hacer grandes cosas juntos.
Bu muhteşem.
- Increíble.
Harika, gerçekten muhteşem.
Es bueno, es muy bueno.
Muhteşem bir gün senin olsun.
# En este hermoso día #
Muhteşem. Baksana annene!
Preciosa. ¡ Mira tu mamá!
Muhteşem Lucia Hala.
La sensacional tía Lucia.
Araştırmanız için muhteşem bir sunu hazırlamışsınız.
Uh, su terreno de juego investigación suena impresionante.
İçkili olmadığı zamanlar muhteşem bir kadındı.
[Voz entrecortada] Y cuando estaba sobria, ella... Era la mujer más increíble.
Cassie muhteşem biri.
Cassie increíble.
Konuşman çok iyi geçecek çünkü çünkü çok zeki ve muhteşem birisin.
Bueno, usted va a ser grande, porque... Porque eres brillante y eres preciosa.
Hayatınızı kurtarmanın en küçük muhteşem bir yolu da olsa... Hemen bulurdum.
Si hubiera una manera menos espectacular de salvar su vida, yo... debí encontrarla.
Muhteşem.
Maravilloso.
Muhteşem bir ev.
Un hogar maravilloso.
Açıkçası, Muhteşem Katherine'den bir şeyler öğreneceğim için heyecanlıyım.
Sinceramente, me entusiasma la idea de aprender de Katherine, la grande.
Muhteşem bir iş teklifi aldı.
Le ofrecieron un muy buen trabajo aquí.
Bu akıllı, duyarlı, muhteşem bir evlat, ve onu bu çöplükte mahvediyorsun!
Es un niño inteligente, sensible y maravilloso ¡ y tú lo arruinas con esa basura!
Yani sana baktığımda bilmeni isterim ki, muhteşem bir larva görüyorum.
Quiero que sepas que cuando te miro veo una larva maravillosa.
Nah, muhteşem bir larva değilim.
No soy una larva maravillosa.
Burası muhteşem bir yer.
Este lugar es extraordinario.
Aşağısı muhteşem Jenny.
Se está genial aquí abajo, Jenny.
Muhteşem.
Es magnífico.
Ne halt dondugunu hic anlamadim ama muhtesem bir sey bu.
No sé qué demonios pasa aquí pero estoy maravillada.
Muhteşem.
Genial.
Bu ülkeyi tekrardan muhteşem yapacağım. Böyle olmaması gerekiyordu. Mr. Garrison :
hare de este pais grande otra vez esto no se suponia que ocurriera todos mis esfuerzos la semana pasada han sido pagados y ahora, comenzemos... violemosles a todos hasta la muerte!
On saat araba kullandıktan sonra nihayet, olabilecek en muhteşem yapıyı gördüm.
Después de 10 horas de conducción, finalmente vi el lugar más glorioso.