Nefes alamıyor traducir español
420 traducción paralela
Nefes alamıyor.
No puede respirar.
Nefes alamıyor musun? Bir yerin ağrıyor mu?
¿ Malherido?
Galiba nefes alamıyor.
Pareciera que no respira.
Tasmamı sıkıyor, nefes alamıyorum. Korkuyorum.
Me tiene tan atada que no me deja respirar.
İnsan soğuktan nefes alamıyor.
No puedes respirar aire puro.
O da nefes alamıyor.
- Él tampoco puede respirar.
Kızcağız nefes alamıyor.
Atrás, atrás. ¡ Fuera del camino!
Nefes alamıyor.
No tiene ni aliento para poder respirar.
Bacakların ağrıyor, doğru dürüst nefes alamıyorsun.
Cuando te duelen las piernas, no puedes respirar bien.
- Nefes alamıyor musun?
- No puedo respirar?
Çok iyi nefes alamıyor değil mi?
No respira muy bien, ¿ no, señora?
Nefes alamıyor!
¡ Está sofocado!
Nefes alamıyor!
No puede respirar!
O nefes alamıyor. Atmosfer yoğunluğundan.
No puede respirar, es la densidad atmosférica.
Geldiğinden beri komadan çıkamadı ve dış müdahale olmadan nefes alamıyor.
Ha estado en coma desde su entrada... y es incapaz de respirar por sí sola.
İnsan nefes alamıyor.
Es difícil respirar.
Nefes alamıyor. Zatürree olabilir. Hemen hastaneye götürmeliyiz.
Y su respiracion, hay que llevarlo al hospital de inmediato.
Afedersiniz, oğlum nefes alamıyor.
Disculpe, mi hijo tiene problemas para respirar. ¿ "Propiedad"?
- Nefes alamıyor.
- No puede respirar.
Bu berbat yalan yüzünden yaşayamıyor ya da nefes alamıyorum.
Ya no puedo vivir. Esta mentira me ahoga.
- Nefes alamıyor. - Neyi olduğunu anlamadım.
No puede respirar.
- Nefes alamıyor.
- Vamos. No puede respirar.
Nefes alamıyor! suni teneffüs torbasını getir.
Traigan el respirador manual.
Çocuk nefes alamıyor ve morlaşıyor.
No respira bien, se está poniendo azul.
- Bence iyi nefes alamıyor.
- No creo que respire bien.
Nefes alamıyor gibi oluyorsun ve adam sana bıçağı doğrultmuş bekliyor tetikle dalga geçmemeye çalışıyorsun.
No puedes recobrar el aliento frente a un tipo con un machete... apuntas al medio y tratas de no errar el tiro.
Nefes alamıyor musun?
¿ Y no respiras?
Kahretsin, nefes alamıyor.
Maldición, no puede respirar.
Nefes alamıyor!
¡ No puede respirar!
Kayış yüzünden nefes alamıyor.
La sangrante rienda esta asfixiandola.
Doğru dürüst nefes alamıyor.
No puede respirar apropiadamente.
Adam nefes alamıyor, açılın!
No puede respirar, tiene retortijones.
Nefes alamıyor. Aferin.
Así, inhala fuerte.
- Yardım lazım. Bay Arden nefes alamıyor!
- ¡ El Sr. Arden se está ahogando!
"Bazen bu botlar gibi senin hatıran da... "... kalbimi çok acıtıyor. Nefes alamıyorum.
A veces, tu recuerdo, como estos botines, me oprime el corazón hasta impedirme respirar. "
Kendi başına nefes alamıyor.
- Servicios Sociales? - Mm-hmm?
Mesas nefes alamıyor!
¡ Tyldus! ¡ Mesas no puede respirar!
Çabuk olun, nefes alamıyor.
De prisa, se ahoga.
Nefes alamıyor ve motor rölantide çalışamıyor.
Le falta aire y la marcha al vacío es rápida.
Soluk borum kapanıyor ve nefes alamıyorum.
Soy alérgica a los perros. Se me cierra la garganta y no puedo respirar.
O nefes alamıyor!
¡ No puede respirar!
Orada nefes alamıyordum, anlıyor musun?
No podía respirar allí, ¿ sabes?
- Pek iyi nefes alamıyor...
- No respiraba muy bien...
Nefes alamıyor.
Está sin aliento.
- Bırak onu! Nefes alamıyor!
¡ Déjala ir, no puede respirar!
Nefes alamıyor!
¡ no puede respirar!
- Acıtıyor mu? - Evet. Nefes alamıyorum.
- No consigo respirar.
Kendi başına nefes alamıyor.
No puede respirar por sí mismo.
Durup dururken sıkıştırıyor, nefes bile alamıyorum.
A veces tengo espasmos y noto que me asfixio.
Ne oldu, nefes alamıyor musun?
¡ Sepárense! ¿ Qué ocurre, cariño?
Nefes alamıyor!
- ¡ No puede respirar!