Ofis traducir español
3,868 traducción paralela
Bu binada hükümetten kiralanan birden çok ofis var.
Estas instalaciones en particular albergan un cierto número de contratistas del gobierno.
Ormanda ofis mi var?
¿ Una oficina en la jungla?
Gezici bir ofis.
Es una oficina... móvil.
Belçikalılar bize Filistinli kadınların gelişimiyle ilgili bir ofis açmamız için bize biraz para gönderdiler.
Los Belgas nos enviaron algo de dinero para abrir una oficina para el fomento de las mujeres palestinas.
Ofis becerileri : Mükemmel.
Posee unos dotes de oficina excelentes.
Koca bir ofis yok olup gitti.
Todas estas oficinas perdidas.
Hey, burada ofis olduğunu bile bilmiyorum.
Oye, ni siquiera sabía que había oficinas aquí abajo.
Biri Oval Ofis'teki, diğeri ise sahte ölümü düzenlenmiş olan.
Crisis constitucional grave. Dos presidentes.
Ofis politikalarından hiç yorgun düştüğün oluyor mu Joan?
¿ No te cansas de las políticas de oficina, Joan?
16 yaşındaki bu çocuksa Oval Ofis'i dinlemeye çalışırken yakalandı.
Tienes a uno de 16 años, capturado tratando de marcar la Oficina Oval.
Başsavcı kurnazca davrandı. Ofis yerine annenizin evine gönderdi.
El fiscal se puso simpático y lo mandó aquí.
- Şimdiye sana ofis vermeleri gerekiyordu.
Nuestra oficina. No deberías seguir compartiendo la oficina.
Bir ofis.
Es un despacho.
Bu, İdarî Ofis'ten elde edilen "Bakir Erkek İdrarı".
Se consiguió de la oficina de Administración. "Orina Virgen de Macho".
- Bu ofis iğrenç.
Esta oficina apesta.
Eminim Fi onu ofis dışına çıkmaya ikna eder.
Estoy seguro de que puede hacer que salga de la oficina.
Böyle bir ofis partisi hiç uygun değil.
No es apropiado en una fiesta del trabajo como ésta.
Ofis işini hiç özledin mi Warren?
¿ Echas de menos alguna vez el trabajo de oficina, Warren?
- Bildiğimiz ofis ortamı.
El ambiente normal de una oficina.
Los Angeles'ta kaç tane ofis var?
¿ Cuántas oficinas hay en la ciudad?
- Merkez ofis santraline giriş yolun var mı?
¿ tienes acceso a los interruptores de la oficina central?
Ofis de demiz.
La oficina está vacía también.
Başkan adayı, Oval Ofis'te Katolikliğin ona yol göstereceğiyle ilgili kaygılara yanıt veriyordu.
El candidato presidencial estaba respondiendo a las inquietudes sobre si su catolicismo sería su compás en la Oficina Oval.
Solun çılgın insanları ofis için bile zorla yarışıyor. Ve yarıştıklarında da kazanamıyorlar.
Los locos de la izquierda casi nunca se postulan para un cargo, y cuando lo hacen, no ganan.
Ama suçlu olan ofis eşyanız ve müvekkilimin fiziksel ve psikolojik stres yaşamasına sebep oldu.
Pero el mobiliario de su oficina es defectusoso y ha causado un dolor inexplicable y sufrimiento a mi cliente.
Ofis penceremden şehri bir süzdüm sokaklarda milyonlarca işkence görmüş ruh olduğunu biliyordum. Ona yardım edemedim ama bu ruhlara yardım edebilirdim.
Así que miré por la ventana de mi oficina hacia la ciudad, y supe que había millones de almas en la calle, tormentadas, que yo podría ayudar de maneras que no pude ayudarle a él.
Pekâlâ, önce bana güzel bir ofis alanı sağlayacak yatırımcılar buldun sonra Page Six'i hazırlayan adamın bizimle çalışmasını sağladın.
Bueno, primero me buscas suficientes inversores para poder permitirme una bonita oficina. Y luego el hombre que hizo Page Six está interesado en trabajar con nosotros.
Sabah 9, akşam 5 ofis işine benzemez.
No es un empleo de 9 : 00 a 5 : 00.
Merkez Ofis makaleyi okumuş.
El artículo sobre Mateusz nos ha generado un problema.
Nasil oldu da ben ofis maymunu olarak kalakaldim?
¿ Cómo es que he acabado siendo yo el último mono de la oficina?
Ofis binası, 56. sokak.
Edificio de oficinas, calle 56.
Burası güzel bir ofis.
Ésta es una buena oficina.
O ofis bir süredir boş duruyor ve sen oraya çok yakışırsın.
Esa oficina ha estado vacía por un tiempo y tú te verías bien ahí.
Sadece 3 yatak odası var ama güzel çünkü ofis için ayrı bir odam var demektir.
Quiero decir, es solo un 3 dormitorios, pero eso es genial porque entonces tengo espacio para una oficina.
İşin doğrusu, onu ofis dışında pek görmüyorum.
- No mucho. De hecho, creo que nunca lo he visto fuera de la oficina.
Şu an işimin başında olmalıydım... Ofis yöneticisinin verdiği kampanya bütçelerinin hesaplamalarıyla ilgilenmeliydim. Biliyorum çok saçma ve sıkıcı geliyor ama benim işim buydu...
I deberán estar dirigidos a la Colina en estos momentos, para la oficina del orador al picadillo detalles No del proyecto de ley de financiamiento de campañas, que, lo sé, suena muy aburrido, pero está lleno de ideas -
Yeni idarecim olması için ofis dışından birini seçiyorsun.
- Es un chico. Elijes a alguien de fuera de la oficina para ser mi nuevo supervisor.
Bu güzel bir ofis.
Esta es una buena oficina
Hayır. Sıradan bir ofis binası.
No, solo es un edificio de oficinas cualquiera.
O ofis metin için yardımını almamız adına kurduğumuz bir şeydi.
Esa oficina fue sólo una tapadera para conseguir tu ayuda con el Códice.
Sırf bana yalan söyleyebilesiniz diye sahte ofis mi yarattınız?
¿ Preparaste una oficina falsa para mentirme?
Bunların ofis malzemeleri için olduğunu biliyorsun, değil mi?
Sabes que esto es para material de oficina, ¿ verdad?
- Ben ofis yöneticisiyim.
Soy la directora de la oficina.
Ofis dışında olduğumu söyle.
Dígale que estoy fuera del despacho.
Aklıma geldi de, ofis dedikodularından hoşlanmam ama öğrenmek zorundayım. Briscoe ve Linhart çıkıyorlar mı?
Ahora que lo pienso, no soy de las que le gustan los cotilleos de oficina, pero tengo que saberlo. ¿ Están saliendo Briscoe y Linhart?
Ofis yerimiz yok.
No conseguimos el lugar para la oficina.
- Bir ofis grubu mu?
- ¿ Es un conjunto de oficinas?
Çok güzel bir ofis grubu.
Una conjunto muy bonito de oficinas.
Üst katta boş bir ofis var.
Hay una oficina vacía espacio arriba.
Güzel ofis.
Niza oficina.
Bu güzel bir ofis ama yandakinin manzarası daha iyi.
Esta es una buena oficina.