English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ O ] / Olacagı

Olacagı traducir español

113,516 traducción paralela
- Aslında evet, olacağız ama kafana takma.
sí. Pero no te preocupes por eso. ¿ Por qué no?
Ama ne yapıyorsa emin ol biz de şahit olacağız.
no creo que nos lo perdamos.
Ben fizikçi olacağım.
Yo voy a convertirme en físico.
- Daha önce de söyledim. Profesör olacağım.
Ya te lo he dicho antes.
Kumarhanem o şehir için dönüm noktası olacak. Bu işte ortak olacağız.
Mi casino va a ir a ese pueblo así que soy tu socio en ese negocio con el municipio.
- Kabul ama nerede olacağını bilmem gerek.
Está hecho. Solo necesito saber dónde será.
Açık artırmada yüzü gülen biz olacağız. FBI 15 bipe bir şey yapamaz. 26 hafta için konuşabiliriz.
Ofertaremos tanto en la subasta los malditos federales nos dejan pasar los 15 y luego hablaremos de las 26 semanas.
Yani hamle yapma vakti. Olacağın kişiye dönüşme vakti.
Lo que significa que es hora de ponerse de pie de transformarte en otra cosa.
Profesör olacağım.
Voy a ser profesor.
Bir an Profesör Weber'in kafatasından patlayıcı bir enerji aktarımına tanık olacağız sandım.
Por un momento creí que veríamos una explosiva transferencia de energía del esqueleto del profesor Weber.
Bunun olacağını biliyordum!
¡ Sabía que esto pasaría!
Aynı zamanda Shandra'yı, yazarlar etkinliğinin olacağı hafta sonunda Six Flags'e götürmemeniz için sizi ikna etmeyi umuyordum.
Pero tambià © n esperaba intentar convencerlo de reconsiderar llevar a Shandra a Six Flags el fin de semana de la actividad.
Aslında kız kardeşimin doğum öncesi bebek partisi için Ohio'da olacağım.
De hecho, voy a ir a Ohio al baby shower de mi hermana menor.
Kızın olacağı için bunu yaptım. Gerçi erkekler de faydalanabilir, değil mi?
Pensà © en eso ya que serà ¡ una nià ± a, aunque los chicos tambià © n pueden sacarle provecho,  ¿ cierto?
Sana işlerimi gösterirsem, ola ki gösterirsem, dürüst olacağına söz vermelisin.
Si es que decido mostrarte mi trabajo, tienes que prometerme que serà ¡ s honesto.
Ama bilmediğiniz bir şey var, o da annenizin kısa zaman önce bir bebeği daha olacağını öğrenmesi.
Pero lo que no saben es que su mamà ¡ acaba de enterarse de que tendrà ¡ otro bebà ©.
Burada olacağını biliyor muydun sen?
 ¿ Sabà ­ as que à © l vendrá ­ a?
Profesör olacağım.
- Voy a ser profesor.
İlk modeli yaptığımda bir iyonlaşma odası düşünmüştüm ama havanın yeterli bir yalıtkan olacağına ikna olmamıştım.
Cuando construí el primer modelo, consideré una cámara de ionización, pero no estaba convencido de que el aire sería un dieléctrico suficiente.
Dün gece evde olacağını söylemiştin.
Dijiste que volverías anoche.
Uranyumdan binlerce kat güçlü olacağına inanıyordun.
Creías que sería mil veces más fuerte que el uranio.
Kimse bir şey diyemez ama ülke çapındaki akademisyenler, ayakkabıların yaklaşık olarak ayakların büyüklüğünde olacağı konusunda hemfikirler.
Nadie lo sabe, en todo el mundo, los académicos coinciden en que los zapatos seguirán siendo del tamaño del pie.
Nasıl olacağını bilmek istiyoruz.
- Sí, sí, sí. Esta boda va a ser la mejor.
Nasıl olacağını özetleyeyim.
Becky se va a casar con el vestido de su abuela. ¿ No es adorable?
Gelinlik provasında kesin olacağız.
Y está claro que en la prueba del vestido.
Tüm gece orada olacağım ve ayrılamayacağım. Ama ben burada kalıp seninle Shark Tank izlemek istiyorum.
Estaré atrapado allí toda la noche, sin poder irme, y lo que me apetece hacer de verdad es quedarme contigo
- Gönderdiğimiz e-postada konuşmaların 3 ila 5 dakika olacağını yazdığımıza eminim.
- Estoy convencido de que en el email ponía que los discursos tienen que durar entre tres y cinco minutos.
Birazcık şansla, Josh'ın en iyi arkadaşı olmakta başarılı olduğum gibi beyzbolda da başarılı olacağım.
Con suerte, lograré tanto en béisbol como hice siendo el mejor amigo de Josh.
Artık nasıl arkadaşın olacağımı bile bilmiyorum ben.
Es que ya no sé cómo ser tu amigo.
Gerçi hiçbir yerde mutlu olacağını sanmıyorum.
Pero no sé si puede ser feliz en algún lado.
Öyle küçük bir baş belasının büyük bir bilim insanı olacağı kimin aklına gelirdi?
¿ Quién habría imaginado que un pequeño revoltoso se convertiría en un gran científico?
Gördüğün en iyi baba olacağım.
Voy a ser el mejor padre que hayas visto.
Bu sefer hazır olacağız.
Pero esta vez estaremos preparados.
Bu durumu idare edebilmek için ne kadar agresif olacağımız konusunda Kyle'la aynı fikirde değiliz.
Kyle y yo no nos ponemos de acuerdo en qué tan... agresivamente manejar la situación.
Ama bu evde tekrar iyi olacağız.
Pero estaremos bien en esta casa.
Ben de mekânda bir kaç tur atıp kızının üzerinde birinin gözü olmamasından emin olacağımı düşündüm ama sınırlarımı aştım. Özür dilerim.
Pensé barrer este lugar para asegurarme que nadie pusiera sus ojos en tu hija, pero sobrepasé mis límites.
Hiç burada olmazsan nasıl destek olacağım?
Y no he recibido apoyo de tu parte desde que llegamos a Berlín.
- Ne olursa olsun, yakında olacağım. - Şimdi bile yakında değilsin.
- Estaré cerca sin importar nada.
Çünkü her öğle yemeği istediğinde Dino'nun bir adam koymasının çok çılgınca olacağını söylemem gerek.
Porque tengo que decir que tener a Dino aquí golpeando a un tío cada vez que quieras almorzar es superexclusivo.
- İyice içli dışlı olacağız.
- Parece que iremos a la quinta base.
İrtibatta olacağız.
Estaremos en contacto.
Sonunda öfkemden yanıp kül olacağım.
Al final la ira me consumirá y me convertiré en polvo.
Dışarıda her şeyin daha iyi olacağına inanmalıyım.
Quiero pensar que las cosas serán mejores fuera.
Siktir, acayip ünlü olacağım.
Joder, voy a ser famosa.
Hayatın tek amacı gelecekte neler olacağını beklemek ama ben hayatımın nasıl geçeceğini zaten biliyorum.
El objetivo de la vida es esperar a ver qué pasa después pero yo ya sé exactamente cómo va a ir la mía.
Ruhlara bulaşırsan olacağı bu.
Es lo que pasa cuando te metes con los espíritus.
Ne olacağı belli.
Eso fue dos más dos.
İçeri kasıla kasıla girse de herifin iki metre boyunda ve Devriye filminden fırlamış gibi olacağı için anında fark ederiz.
Aunque Piscatella entre pavoneándose, mide más de dos metros e irá vestido de cuero negro.
- Her şey olacağına varır.
- Lo que pase, pasará.
Ne olacağını sanıyordun Kızıl?
¿ Qué creíste que pasaría, Roja?
Keşke iki gün önceki hâlimize gidip burada olacağımızı söyleyebilseydik.
Ojalá pudiéramos volver a como éramos hace dos días y decirnos que acabaríamos aquí.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]