Olmaz efendim traducir español
351 traducción paralela
Olmaz efendim.
Oh, no, señor.
- Bu gece olmaz efendim.
- Imposible, señor.
Ama uşağınızı yanınızda götürmek yakışık olmaz efendim.
No creo que sea aconsejable que lleve a su valet con Ud., señor
Olmaz efendim.
Vamos a que hagas amigos No, Sr.
Olmaz efendim.
No, señor.
- Cochrane olmaz efendim.
- Cochran, no.
Burada olmaz efendim. Burada konuşmaya korkuyorum.
Aquí no, señor, tengo miedo de hablar.
Buraya pek gelen olmaz efendim.
Nadie viene tan lejos.
- Bir daha olmaz efendim.
no volverá a pasar.
Sonra mantar gibi dışarı fırlasın! Olmaz efendim.
¿ Para que salga a la superficie como un corcho?
- Olmaz efendim.
- No, señor.
- Olmaz efendim! Bu gece cezaevinde uyumayacaksınız!
No señor, no pasará esta misma noche.
- Dünyada olmaz efendim.
- Ni por 100 libras esterlinas, señora.
- Korkarım olmaz efendim.
Me temo que no, señor.
- Evimde kızın biriyle yatacaksın öyle mi? Olmaz efendim!
- ¿ Dorrmir con una niña en casa?
Bu gece olmaz efendim.
Esta noche no, señor.
- Ama olmaz ki efendim.
- Pero, señor, no.
Olmaz, efendim.
Es imposible, señor.
Size sıkıntı olmaz, efendim.
No hay problema, señor.
- Olmaz, efendim.
- Vamos, ¡ pasa!
- Hayır, hayır. Yürü. - Hayır, olmaz, efendim.
¡ No, no, vamos, pasa!
Ama bu hiç uygun olmaz efendim.
Eso es algo difícilmente apropiado
Hayır efendim. Benim müşterim olmaz. Şehre öyle bir giriş yapacak ki bunu geri kalan hayatları boyunca unutmayacaklar.
No señor, es mi cliente y hará una entrada que este pueblo recordará toda su vida.
- Efendim? - Boş verin. Olmaz canım.
No importa.
Masanız hazır olur olmaz size söyleyeceğim, efendim.
Los sentaré apenas esté listo.
Hayır efendim. Bay Cole dışarı çıkana kadar olmaz.
- No hasta que el Sr. Cole salga.
Doğruyu söylemek gerekirse, Majesteleri, sizi uyarmaya çalışmıştım ama siz, efendim, iflah olmaz bir romantiksiniz.
Si me permite, Su Majestad, traté de avisarle, pero usted, señor, es un romántico incurable.
- Bu pek uygun olmaz, efendim.
- Eso no sería decoroso, señor.
Affedersiniz efendim, ama Bay Bush tedavi olmadan uzun yola çıkamaz bu bacakla olmaz.
Perdón, señor, pero el señor Bush no puede ir lejos sin ser atendido con la pierna en ese estado.
Hayır efendim. Bu iş daha bitmedi. Bizim aramızdan biri olmaz.
Nosotros no hacemos eso.
- Hayır efendim, olmaz.
- Que no vuelva a ocurrir.
- Efendim, şimdi hareket etsek fena olmaz.
- Será mejor que se vaya ahora, señor. ¿ Por qué ahora?
Efendim, gittikleri yöne doğru pozisyon alsak daha iyi olmaz mı?
General, ¿ no sería mejor avanzar con ellos?
Hayır efendim, görev sırasında olmaz.
No, señor, no fumo de servicio.
Hayır efendim, Her ikisi de olmaz.
No, mi Señor, eso no.
- Şimdi olmaz, efendim.
- Ahora no, capitán.
Bunun şakası olmaz, efendim.
- Déjese de bromas, señor.
- Hayır efendim, olmaz!
- ¡ No, no lo haré!
Ama efendim, biraz sıradışı olmaz mı?
Señor, ¿ no es un poco irregular?
Cumartesi olmaz, efendim.
No podré ir el sábado, señor.
Ona olmaz diyin, efendim. Onu yapmam.
Dígale que no lo haga, señor, no le imito a él... él... él.
Efendim, şu anda Sparta'nın temsilcisini dinlememiz uygun olmaz mıydı?
Señoría, ¿ no deberíamos escuchar al representante de Esparta?
Efendim, o bayanla olmaz.
Pero señor...
Hayır efendim, olmaz.
No, señor.
Oh, hayır, olmaz, efendim. Siz olmadan nasıl yaparım?
No, no podría irme sin usted señor.
Genel vali olarak Sudan'a giderse köle ticaretini kaldırır onun cüretkarlığıyla ve birkaç sadık teğmenle hiçbirşey olmaz, Efendim, O Mehdi ile baş edemez, Bir kutsal savaşlada, ve 10,000 Remington tüfeğiylede.
Cuando fue en calidad de gobernador general y abolió la trata de esclavos con sólo su audacia y unos cuantos tenientes leales, no se enfrentó al Mahdi, ni a la guerra santa, ni a 10.000 rifles Remington.
- Olmaz mı efendim, var tabii.
- Pues claro que tengo licencia, señor.
- Beklendiği gibi davranırlarsa olmaz, efendim.
- Muy bueno. - No si lo realizan como lo espero, señor.
İki dakika sürmez efendim. Bavulunu alacak zamanı olmaz.
Deme cinco minutos y no tendrá tiempo ni de tomar una valija.
Efendim, Medicine Tail Çukuru'na birlik göndersek daha iyi olmaz mı?
Pero, señor, ¿ no sería mejor mandar un pelotón al cauce?
Shogunluğun, şimdiki darphane üçüncü yöneticisi Efendi Goto Sanyemon senin Goto ailesine damat olan oğlun yada ben öyle duydum ve bu yüzden başka bir avans, diyelim ki, 100-ryo sizin için sorun olmaz değil mi, efendim?
! El actual Funcionario de Acuñación del Shogunato el tercer sucesor, Señor Goto Sanyemon es su hijo, que se casó en la familia Goto y así oí y así calculé, otro avance de, digamos, 100 ryo o ud podría tener muchos problemas, ¿ cierto, señor?