English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ O ] / Oluyorlar

Oluyorlar traducir español

2,451 traducción paralela
O kilise yemeklerinde bayağı bekar bayan oluyor. Bayramlarda oldukça savunmasız oluyorlar.
Hay un monton de solteras en ese bingo, y ellas son vulnerables durante las fiestas
Ateş fırtınalarına zehirli gazlara dayanan dinozorlar sonunda kendi dev vücutlarının ihtiyaçlarının kurbanı oluyorlar.
Los dinosaurios que soportan el material expulsado, las tormentas de fuego, y el gas venenoso en última instancia son víctimas de sus demandantes cuerpos masivos.
Zayıf insanların birçoğu Afrika'da yaşıyor,... göz görmeyince, gönülden uzak oluyorlar.
Sé que muchos de los delgados están en África, así que ojos que no ven, corazón que no siente, lo sé.
Ve acaba hala taş monolitlerin yapılmasına zamanımızda bile yardımcı oluyorlar mı?
¿ Y podrían estar aún ayudando a crear monolitos de piedra, incluso en nuestra propia época?
çizim tahtasına geri dönmek ve daha az dayanıklı bir şeyle ortaya çıkmak o şeyleri kuruyorlar, zaman belirliyorlar, sonunda siz onları satın aldığınızda, onlar çoktan tüketilmiş oluyorlar.
Tuvieron que empezar de nuevo para crear algo mas fragil. ¡ Esta calculado! Terminas de pagar algo, y ya no sirve.
Sonunda kredilerini ödeyebildiğinde de bozulmuş oluyorlar!
Terminas de pagar algo y ya no sirve.
Bazen etrafındakileri de toplayıp daha büyük gezegenlere dönüşüyorlardı. Bazen de birbirlerine çarparak, paramparça oluyorlar ve küçük parçalara dönüşüyorlardı.
Algunas veces se aplastarían unos con otros y solo quedaban pequeños fragmentos.
Sivrisinekler yüzünden, köylüler rahat yaşayamıyor, gitmeye mecbur oluyorlar.
Por los mosquitos, los residentes no podían vivir cómodamente y tuvieron que irse.
Bölüm şefleri boynuz kulağı geçti diye deli oluyorlar.
Los jefes de las diferentes secciones se están volviendo locos tratando de que sea su interno.
Kim oluyorlar da başka birinin yemeğinin yanına yıldız koyuyorlar?
¿ Quiénes son ellos para calificar?
Dublörler çok kaba oluyorlar!
Es una cosa de dobles.
Narin oluyorlar.
Son suaves.
Çok anlayışlı oluyorlar.
Son muy comprensivas.
Yeterince yemek götürmezlerse, kendileri yem oluyorlar.
Si no llevan suficiente comida a casa, se los comen vivos.
İnsanları etkilediğim zaman da en sonunda kafaları oldukça karışmış bir halde oluyorlar.
Cuando presiono a la gente, salen bastante confusos.
Kimse aptal yerine konulduğunun farkına varmıyor çünkü aptala gülmek ile çok meşgul oluyorlar.
Todos quedan en ridículo porque haces que se rían del tonto.
Bıçaklama filmlerini severim. Çok korkutucu oluyorlar.
A mí me gustan las películas de "Puñalada", te dan miedo.
Yaşlılar ya hani, her şeyde iyi oluyorlar değil mi?
Los mayores son mejores en todo, ¿ no crees?
Kızların çoğu sevgiye muhtaç oluyorlar.
La mayoría de las chicas necesitan mucho amor.
İyi bir aileden geliyorlarsa kendileri de iyi oluyorlar.
Si él viene de una buena familia, tiene buenos modales.
Kötü bir aileden geliyorlarsa kendileri de kötü oluyorlar.
Si él viene de una familia mal, que tiene malos modales.
Yaşları küçük oluyor. Bu çocuklar genelde nazik oluyorlar.
Estos jóvenes están muy bien educados.
Soylu beyler çok unutkan oluyorlar, değil mi?
¡ Estos caballeros son tan olvidadizos!
Daha sonra da sağır oluyorlar.
Y luego se quedan sordos.
Bu zenci kadınlar beyaz çocukları büyütüyor ve 20 yıl içinde o çocuklar patron oluyorlar.
Esas mujeres de color crían a niños blancos y 20 años después. esos niños se convierten en Ios jefes.
- Âşık oluyorlar!
- ¡ Se están enamorando!
Ya bir komşu oluyorlar, ya bir arkadaş, ya da bir arkadaşın arkadaşı.
Son vecinos, amigos o amigos de amigos.
Artık öyle bir yaşa geldi ki, kabul edelim, en iyileri bile yaşlandıkça daha sevimsiz oluyorlar.
Y se acerca a la edad en que, francamente incluso los mejores van perdiendo encanto al crecer.
Okulumdaki çocuklar hergün bundan da kötü oluyorlar
A diario se pelean en mi escuela y mucho peor.
işte, biliyorsun zamane çocukları çok tembel oluyorlar.
Bueno, ya sabes cómo son estos niños hoy, son tan maldito perezoso.
Ama onların bir ülkeleri yok. Oraya gidiyorlar ve bağımlı oluyorlar.
Y vienen desde el otro lado del Atlántico con el objetivo de ser... un buen soldado, de trabajar por el país.
Daha iyi bir hayatın tadıyla benim oluyorlar.
Y por esa gota de una vida mejor, soy su dueño.
İzlerden bir kısmı batıya gidiyor. Ana otoyola geldiklerinde yok oluyorlar.
Unas huellas van al oeste hasta la autopista y desaparecen.
Kocalarımız da yanımızda olunca yardımcı oluyorlar, değil mi?
Está bien tener a los maridos por aquí para ayudar, ¿ verdad?
- Uyudukları zaman çok tatlı oluyorlar.
- Son tan monos cuando duermen.
İnsanlar kaybettikleri şeyler bulunduğunda oldukça minnettar oluyorlar.
La gente te está muy agradecida cuando encuentras algo que ha perdido.
Bir kumru, diğer bir kumruyu görüp tüylerini birbirlerine değdirdiklerinde,... bir ömür boyu beraber oluyorlar.
Cuando una paloma ve a otra paloma con la que quiere chochar sus plumas, boom, están juntas de por vida.
Mâni oluyorlar.
No me dejan.
Bu ülkede ki yarı babalar başarısız oluyorlar.
La mitad de los padres del país fracasa.
Yas tuttuktan sonra birbirlerine destek oluyorlar aile kendini toparlıyor ve bunu geride bırakıyorlar.
Después de llorar, se unen a los demás en la causa la familia se vuelve a ordenar y siguen adelante.
Altlarına işemek üzere olunca epey tatlı oluyorlar, değil mi?
Son lindos cuando están por mearse encimas, ¿ no es así?
- Şimdi ben rebounlarken NBA oyuncularıyla yapmayı severim çünkü hem hoş bir kelime oyunu, hem de kötü oluyorlar.
¡ No! Cuando yo estoy despechada, me gusta hacerlo con un jugador de la NBA porque, es un divertido juego de palabras y son malvados.
Korkarım ki bazı komşularınız rahatsız oluyorlar.
Me temo que algunos vecinos se han quejado del ruido.
Bu kadar süre kayıp olurlarsa, genelde ölü oluyorlar.
Si están perdidos tanto tiempo, están usualmente muertos.
Televizyon izlerken de oyalanmış oluyorlar.
Y ven la tele, va todo bien, los tiene ocupados.
Bir tanesini hep bırakıyoruz, yoksa çok gergin oluyorlar.
Siempre nos quedamos con uno. Para que no se pongan nerviosas.
Üç akor çalıp hayatlarından şikayetçi oluyorlar ve kalabalık çıldırıyor.
Tocan tres acordes, gimotean sobre sus vidas y la gente se vuelve loca.
Sam ile Fi, hayatta kalanlara yardımcı oluyorlar.
Sam y Fi están ayudando a los supervivientes
Sam ile Fi, hayatta kalanlara yardımcı oluyorlar!
¡ Están ayudando con los supervivientes!
... bunlar, telif hakları kendine ait olan ZODIS sistemin açılış adayları oluyorlar.
Que ellos se conviertan en los ingresados inaugurales en su SIAZO protegido contra copias.
Onlar mı sebep oluyorlar?
¿ Son ellos la causa?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]