Ore traducir español
176 traducción paralela
Bana borcun çok... 73 kronor 50 ore.
Me debes mucho, 73 coronas y 50 ure.
Ve Tanrı'ya kusursuz olmana yardım etmesi için dua edeceksin.
Y ore a Dios para que la ayude a perfeccionarse.
- Rahibem, benim için dua edin.
- Madre, ore por mí.
75 ore'a bir pul. Toplam olarak 500 kron ediyor.
Y el dinero del sello... en total, 500 coronas.
Onların hepsi derin bir sessizliğe gömülmüş, onun söylediklerini kavrayabilmek için can atıyorlardı.
Comti cuere un mes autentique ore de lébano... Con todos sus deseos...
Ve bastiginda... Polisin onu bizden önce bulmasina dua edecek.
Y cuando lo haga... mejor que ore para que la policía lo atrape antes que nosotros los hagamos.
Dua edin de böyle biriyle yalnız başınıza karşılaşmayasınız.
Ore a Dios para que nunca se encuentre a ese hombre a solas.
Zaten İki Kron ve 10 Ore harcadın şimdiye kadar.
Ya gastaste $ 2 y 10 monedas
- Bana 10 Ore borçlu kalacaksın.
- Me puedes deber ese $ 1.
- Zaten sana 10 Ore ödedim sanırım.
Ya le debo 10 monedas, creo.
Aydınlığın Tanrısı, sana yalvarıyorum.
Dios es la luz. Ore para que Dios orar por ti.
Cehennem Ağzından yayılan ekstra kötülük yüzünden millet daha çok dua ediyor.
Son las malas ondas de la Boca del Infierno. Hacen que la gente ore más.
Ve La-Ore ona para önerdiğinde kabul etmiş.
Y cuando La-Ore le ofreció dinero, ella lo tomó.
La-Ore bir keresinde özgürlüğünü satın almıştı, ben de yüzüğümü bu kadına verdim. Yüzüğü öylece benden aldı ve La-Ore'yi esir tutmaya devam etti.
La-Ore compró su libertad una vez, y creo que si le hubiera dado primero mi anillo a esta mujer ella lo hubiera tomado y continuaría teniendo a La-Ore cautiva.
( Dua ) ona nasıl yakın bildin hemen evden... bırakmalısınız?
Usted debe salir inmediatamente de la casa... ( Ore ) ¿ Qué tan cerca qué le conoces?
Kızımın ehliyetini kaybetmesi için dua edin lütfen.
Quiero que ore para que a mi hija le revoquen la licencia de conducir.
Benimle birlikte dua et.
Ore conmigo.
Şanslı olmamız için dua etmek.
Ore para que tengamos suerte.
Bu Topaline ore.
Eso es mineral de Topalina.
Dua etmemi söylemeyin.
Y no me diga que ore.
Tanrı'nın annesi, Aziz Meryem, biz günahkarlar için şimdi ve ölüm anımızda dua edin.
Virgen María, Madre De Dios ore por nosotros pecadores. Ahora y en la hora de nuestra muerte. Amén.
Kalk, İsa'nın kalkma zamanı gel.
Ore al señor, es casi la hora de que Jesús se levante.
İsa'ya dua edelim.
Ore a Jesús.
Ore Bravo, Delta taraması, anlaşıldı.
Nave minera Bravo. Iniciaremos Delta.
Ore Nebula, Delta taraması başlatıldı.
Nave minera Nebula. Hemos iniciado Delta.
Buraya gelen ilk misafirimizin iyi bir yıl geçirmesi için dua ettim de. Tek istediğim dualarımın kabul olup olmadığını anlamak.
Esta noche oré para que nuestro primer huésped tuviera un buen año, y me gustaría saber si mis plegarias fueron escuchadas.
Sizle geliyorum. Ve ata binen ilk ben olacağım.
Oré con vosotros y en cabeza.
Hayır efendim ben bu sefer gerçekten bir şey yapmadım..
Por una vez, no fui yo. Yo estaba ahí, yo oré.
25 öre.
Veinticinco.
50 öre.
- Cincuenta. - ¡ Así se hace!
Seni kaybetmeyeyim diye dua ettim.
Oré para que nunca te perdiera.
Hep dua ettim onun cehennemde yanması için.
yo oré... Para que él se quemara... en el infierno.
Şimdi de beklediğim farklı şeyler var.
Por años oré para que estuviera sobrio. Ahora no es como esperaba.
- Ben ayık olman için dua ettim.
Cariño... Siempre oré porque estuvieras sobrio pero pedí que eso me incluyera.
Ben zaten dua ettim, ve ikimiz birden kazanamayız.
Yo ya oré, y no podemos ganar los dos.
Dua edin.
Ore.
Onunla konuştum ve hastayken haftalarca onun için dua ettim.
Lo razonamos... Oré por el durante toda su enfermedad...
FBI görevlisinin kız kardeşi için iki gün boyunca dua ettim.
Oré dos días por la hermana de la mujer del FBI.
Ağlardım... ve dua ederdim.
Lloré... y oré.
Biraz daha ağlardım... ve daha çok dua ederdim.
Lloré más... y oré aún más.
Aşk için dua ettim, aşka inandım ve geçen hafta aşık oldum.
Oré por el amor, creí en el amor y la semana pasada, sentí el amor.
Ve fırsat bulduğunuzda söyleyin, dün gece onun için kendim için hiç etmediğim kadar çok dua ettim.
Y cuando pueda, dígale que anoche oré por él... Por favor, dígaselo.
Senin için dua ettim, Max Weinstein. Ve işte buradasın!
Oré por usted, Max Weinstein, y aquí está.
O kadar dua ettim ki dizlerim ağrıyor.
Oré tanto que me duelen las rodillas.
Hayır.
Yo oré.
- Sinek 10 için, dua ettim ve aldığım bu.
- Oré por un 10 de trébol y a cambio recibo esto.
- Bu dua edenin gücüdür. Tanrıma kız kardeşim için dua ettim ve
Ese es el poder de la Oración, pues yo oré mucho por mi hermana
- Onu kurtarmasını istedim çünkü o bir buhran içinde - Bazen ona ulaşamadım ve ona onun adına
Oré por su libertad, pues sé que ella está atormentada..... y es muy difícil para mí que no pudiera alcanzar a decir eso.
- tanrıya dua ettiğimi söyledim
Pero yo oré por ella Señor.
- Dua ettim çünkü onu seviyorum
Oré porque la amo.
Gözlerimi kapatıyorum hatırlıyorum ve... ve bir duayı.
Recuerdo que cerré los ojos y oré.